BolununSesi; Halkın Gazetesi

Bazı şeyler unutulmaz

Kamuran Alagözoğlu

    29 Ocak 2010

     

      

      Köyün birine yeni atanan imam, camide yatsı namazı kıldırırken seslice osuruvermiş. İmam bundan çok utanmış. "Aman ha, bu olayı sakın evlerinizde anlatmayın!" diye cemaate sıkı sıkı tembih etmiş.

    Lakin ertesi gün camiye giderken evlerin önünden geçtikçe, kadınların ve çocukların kıkır kıkır gülmesinden, bu olayın çoktan bütün köye yayılmış olduğunu anlamış.

      Hoca bakmış ki kendisini çocuklar bile alaya almaya başladı, bu köyde artık durulmaz deyip, başka yere tayinini çıkartarak o köyden ayrılmış.

      İlerleyen zaman içinde hoca evlenmiş ve olayın üzerinden epey bir zaman geçmiş. Hoca bu istem dışı hareketi yaşadığı köyü bir türlü unutamamış. Bir gün hanımıyla konuşurken, geçmişte yaşadığı bu olayı anlatarak; "Hanım bu köyü ben pek sevdim. Bu köyde kötü bir anım da var ama olsun aradan zaman geçti unutmuşlardır. Benim canım bundan sonra bu köyde yaşamak istiyor. Beraber gidelim bir bakalım" demiş.

      Hoca ve karısı beraberce köye varmışlar. Hoca, köyün girişinde oyun oynayan bir çocuğa yaklaşarak, "Evladım, sen kaç doğumlusun?" diye sormuş.

      Çocuk; "Valla amca doğum tarihimi bilmiyorum ama o tarihte bizim köyde bir imam varmış. O imamın camide osurduğu gün dünyaya gelmişim" demiş.

    Bunun üzerine Hoca, hanımına dönerek, "Yürü hanım, gidelim biz bu köyden. Demek ki bazı şeyler hiç unutulmuyor" demiş.

     

      Ahmet Baysal'ın söylemediği cümleleri, söylemiş gibi yazarak, önce Ahmet Baysal'ı istismar eden ve bu şekilde beni kamuoyu önünde küçük düşürmeye çalışan Süha Alparslan'ın bu çirkin davranışı, bumerang gibi döndü geldi kendi kafasına çarptı.

      Okurlarımız gerek mesaj defterine, gerekse haber altı yorum bölümüne yazdıkları mesajlarla, kendisine en güzel cevabı vermişler.

      Yukarıdaki fıkra ve okurlarımızın yazdığı mesajlar kendisine güzel bir ders olmuştur umarım.

      Demek ki bazı şeyler hiç unutulmuyormuş.

     

       Okurlarımızdan özür dileyerek birkaç konuda herkesin daha ayrıntılı bilgilenmesini istiyorum;

      Süha bey gazeteme reklam verdiğinden falan sözederek, zamanında bana iyilikleri dokunduğunu yazmış. Yapılan iyilikleri yüze vurmayı hiç sevmem.

      Ama madem öyle Süha Alparslan'a kamuoyu önünde soruyorum;  Piyangodan çıkma Boluspor başkanlığın döneminde 1993 yılında seni borç batağından, Boluspor'u yönetici tefeciden kim kurtardı hatırlayalım istersen. Atv ve Sabah Grubu'nun sahibi Bilgin Ailesi'nden, Boluspor'un gelmiş geçmiş tarihinde en büyük bağış olarak, bugünün parası ile 1 trilyon lira gibi bir parayı bağış olarak alıverdiğimi yazmayı nasıl unutursun. Bu para unutulacak bir meblağ mı? Benim sayemde başta sen ve o günkü yönetim kurulu üyeleri içerdeki alacaklarınızı alır almaz acilen kongreye gitmiştiniz, hatırlasana!  

     

      Sen işine gelen üç kuruşluk işleri hatırlayıp, işine gelmeyen trilyonluk bağışları unutursan, hocanın fıkrasındaki gibi Kamuran'da böyle kafana vura vura bunları bu şekilde hatırlatmak zorunda kalır.

     

      Ama herşeye rağmen, birşeyi iyi beceriyorsun. Sabetaycı diye diye bıkıp usanmadan yazdığın kişinin, geçenlerde bir baktım ki gazetende reklamı var. Bu konuda seni takdir etmemek elde değil(!)

     

      O gün senin gazetende Ahmet Baysal´ın demecini ses kaydından, senin bütün personelin de dahil hep beraber dinledik. Ahmet Baysal'ın ağzından benimle ilgili bölümün başında senin uydurduğun "...Ben sözlerimin çarpıtılmasına çok üzülüyorum. Onun için güvenilir insanlarla konuşmak istiyorum" diye bir söz çıkmadığını hep beraber dinledik. Ahmet Baysal gibi karıncayı incitmemeye özen gösteren beyefendi bir insanı, sırf beni ve gazetemi kötülemek adına istismar ediyorsun. Orada ses kaydını dinledikten sonra bir özür dilesen, yine kabul edeceğim. Ama sen personelinin önünde mahcup olmayı kendine yediremeyip, bana karşı hem suçlu hem güçlüyü oynamaya kalkıyor, arkamdan cam bir nesne fırlatıp sonra üzerime yürüyerek yakamdan yapışıp, terbiyesizliğini had safhaya taşıyorsun.

     

      Üstelik hakkımda hala daha karalama yapmaya devam ederek;

    "Kamuran gazetesini kapattıktan sonra internet sayfasını Atilla Kılıç´ın tekrar rektör olarak seçilmemesine adadı" demişsin.

    Bizim koskoca üniversitede seçilecek rektörü biz belirleriz gibi bir iddiamız hiçbir zaman olmadı. Ama geçmişten beri biliyoruz ki, bu üniversitede bazı basın(!) organlarının 'danışmanlık ücreti' veya 'temizlik ürünleri' adı altında kesilmiş 25 milyarlar, 23 milyarlar gibi meblağlarda faturaları gırla gidiyor.

      Benim gazetemin o üniversiteye, taaaa kurulduğu yıldan bu yana, yani 1992´den beri ilan bedeli olarak bile kesilmiş bir tek faturasını göstersinler, o kişiyi alnından öperim. Bu konuda sen ve senin gibi kişilerin, laftan öte gidemeyecek iddialarıyla beni karalamaya çalışmalarına, topunuza birden HODRİ MEYDAN diyorum.

      Son zamanlarda yine bazı gazetelerin üniversiteyi peş peye kestikleri faturalarla, fatura yağmuruna tuttuklarını hep biliyoruz.

      Sen gazeteci olduğunu iddia ediyorsan, bırak rektöre seçim kazandırmaya soyunmayı da, bunları ortaya çıkart. Tüyü bitmedik yetimlerin hakkını koru. Tutumluluk Abidesi İzzet Baysal'ın kurduğu bu üniversitede paraların çarçur edilmesinin önüne geçmeyi dene.    Böyle yaparsan, gerçek gazetecilik görevini bir nebze olsun yerine getirerek okurlarına ve Bolu'ya daha iyi hizmet etmiş olursun Süha Bey!  

      Gazetemi okuyan biliyor ve görüyor. Üniversiteden servis edilen haberlerin tamamını aynen yayınlıyorum. Bunun dışında Atilla Kılıç'ı yıpratacak aleyhinde yapılmış bir haber dahi gösteremezsiniz. Bu konuda da sizin yalancı ve iftiracı olduğunuzu ispatlamaya hazırım.

    Mesaj defterine gelince; bu konuda üniversite camiası sanırım güvendikleri için ve bu yüzden de en çok okunmakta olan gazete olduğumuz için bizi tercih etmişlerdir. Mevcut yönetim yanlısı veya karşıtı tüm üniversitemiz camiası, suç içermediğine inandığım bütün mesajları yayınladığımı gayet iyi biliyor. Bu ithamında da buram buram kıskançlık kokuyor Süha Bey.

      Bu yüzden 'Kılıç'ın tekrar atanmaması için' şeklindeki yine beni itham eden cümlen, boşlukta kalıyor. Bunun böyle olmadığını en başta Atilla Kılıç biliyor.  

      Evet Süha Bey, umarım bunlar sana kamuoyunun önünde iyi bir ders olmuştur.

      İmamın fıkrasını da bundan böyle hiç unutmaman dileğiyle...

    • ilhan taşdelen6 Şubat 2010 . 18:34

      BEN 1999 YEREL SEÇİMLERİNDE ÖDP BOLU BELEDİYE BAŞKAN ADAYI İLHAN TAŞDELEN. 50 YAŞINDAYIM VE EMEKLİ MAAŞIM İLE GEÇİNİYORUM. HALA SOSYALİSTİM VE BU DEĞERLERE İNANIYORUM. ÖDP Yİ YEREL SEÇİMLERDE DSP SSYI YÜKSEL CEYLANA PEŞKEŞ ÇEKEN KİŞDİR AYNI ZAMANDA SÜHA ALPARSLAN. ŞİMDİLERDE DE KALKMIŞ BİRGÜN GAZETESİNDE HAMASİ DEVRİMCİ NUTUKLAR ATIYOR UTANMADAN. SEÇİMİ KAZANDIKTAN SONRA YÜKSEL CEYLAN BU HAİN KİŞİLERE BOLU BELEDİYESİNİN MEZBAHA İŞİNİ ULUFE OLARAK VERMİŞTİR.
    • mehmet konuksever30 Ocak 2010 . 00:40

      buraya gönderdiğim mesajları neden görmezden geliyorsunuz? Editörden: Muhatabım sen değilsin bu birrr, ikinciside bahsettiğin gazeteyi hiç okumuyorum. Bu nedenle kaale almam söz konusu olamaz.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Milli mücadelelere şahsî hırs değil, milli ideal, milli onur sebep olmuştur.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak