Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Bayramın ardından...

Cumhur Bandakçıoğlu

    1 Aralık 2009

       Kurban Bayramı sebebiyle rotamızı bir kez daha memlekete çevirdik. Mevsim dolayısıyla sevimsiz bir Bolu klasiğini yaşadık diyebiliriz. Bayramın ilk günü Kurban Bayramı'nın kendine özgü yoğunluğu ile geçti. Daha sonraki günlerde, İstanbul'dan gelen misafirlerimize kentimizi gösterme telaşına düştük. Bilindiği gibi Bolumuz'u yabancılara Paris gibi anlatıyoruz. Ama bu güzel tasvirimiz onların ilk ziyaretiyle tabii ki son buluyor. Maalesef şehrimiz her yanıyla ışıl ışıl parlamıyor.

       Olmuyor, Bolumuz yıllardır şehir gibi bir şehir olma konusunda, çevresinin ve doğasının güzelliğini merkeze yansıtma konusunda başarılı olamıyor. Bu kötü görüntünün arkasında tabiki yöneticiler ve daha kötü yerleşim birimlerinden göçen halk var. Açıkçası şehirde, giydirme yapılarak tekrar düzenlenen elektrik trafoları dışında ve birkaç ayrıntı hariç (Gülezler Konağı) en ufak bir estetik mevcut değil. Hoş, Başkan'a yakın iş adamlarımız ki içlerinde turizmci olanlarda var, şehrin durumundan hiçte şikâyetçi değiller. Sürekli olarak katı atık projesindeki başarıyı dile getirip, Bolu'nun muhteşem bir şehir olduğu imasını yapıyorlar.

       Tabiki biz bunu yemiyoruz. Bolu'nun ne durumda olduğunu biliyoruz. Daha bugüne kadar hiçbir yabancının ağzından ne güzel bir şehir dediğini duymadık. Yani kaymak, tereyağı, peynir ve köy ekmeği durumu kurtarmaya yetmiyor. Ben Bolu Belediyesi'nin yerinde olsam, radikal bir karar alırım ve değişime mimarlık harikası alt geçidi yıkarak başlarım.

       Yerele ara verip birazda genele  bakalım..

       Son günlerin en bomba haberi Dubai'nin iflas bayrağını çekmesi oldu! 23 Şubat 2004 tarihinde yaklaşık 6 yıl önce bu satırlarda 'Bir Dubai Masalı' başlıklı yazıma, Başlık sizi yanıltmasın aslında 'Bir Dubai Balon'u daha iyi olurdu diye düşünüyorum..' diyerek giriş yapmışım. Bayram süresince ülkemizin önde gelen bütün gazeteleri, DUBAİ BALONU PATLADI, DUBAİ BALONU ASYA BORSALARINI VURDU başlıklarıyla işlediler. Gerek 23 Şubat 2004'teki yazımda gerekse '27 Şubat 2006 da Dubai'den selam var' başlıklı yazımda Dubai gerçeğini açıklamaya çalışmıştım. Tamamen emitasyon kandırmaca bir yerin, insanlara şaklaban medya ve köşe yazarları ile gittiği yerin havasını atma derdinde olan görgüsüz insanlarımızın dillendirmesiyle nasıl pompalandığını paylaşmıştım. Bildiğiniz gibi İstanbulumuz da bu yalan dünyadan nasibini alacak birçok yetimin hakkı yenecekti. Bu konudaki duyarlılık dolayısıyla Mimarlar Odası ve Danıştay'a teşekkür etmemiz gerekiyor.

       Biliyorsunuz , bu balon ekonomisi sevdalılarının ve rantçılarının Bolu şubeleri de Kızılay Meydanı'nı betonlaştırma derdine düşmüşlerdi bir ara. Bir de geçmişte Bolu'daki iş adamlarına Yelken Otel projesi gazlayanlar vardı. Orman şehrinde yelken!!! 

     

       Yelken demişken bir eleştirimizde Yeniçağ Belediyesi'nin amblemine! Göl, sazlıklar ve yeşilin işlendiği amblemde yelkenli tasviri bence pek olmamış. Yeniçağ Gölü'nde bir ambleme konu olacak kadar yelkenli görüldüğünü zannetmiyorum. Bune benzer bir eleştirimizde Bolu'nun en güzel noktalarından olan belediye meydanındaki Yakamoz Restoran adlı işletmeye. İsmine  itirazım var. Yakamoz ve Bolu isimleri de bana pek alakalı gelmiyor. Hele hele Bolu'nun en görünen noktasında yer almış bir müessese için. Biraz yapmacık olmuş gibi. Hâlbuki Bolu ve çevresinden çok daha ilgi çekecek, yöreye uygun isimler bulunabilir.

     

     

       Kurban manzaraları ve güzel ülkemin acı resmi.

       Her Kurban Bayramı'nda olduğu gibi bir kez daha ülkem dünya âleme rezil oldu. Özellikle, 2010 Avrupa Kültür Başkenti muhteşemdi. Boğaz kan gölüne döndü. Kurbanlıklar akla hayale gelmeyen işkencelere maruz kaldı. Ve bütün dünya bu vahşet manzaralarını izledi.

    Böyle bir toplumu bırakın Avrupa Birliği'nde, Orta Afrika Birliği içinde bile istemezler. Bu vahşetin sorumlusu, bakamayacak kadar çocuk yapan cahil ana babalar ve onlara en az 3 çocuk yapın diye fetva verenlerdir.

    Bu güzel ülkeyi bu manzaralara itenlere, İstanbul gibi kültür deryası bir şehri, dünyanın en büyük cahiller metropolü haline getiren gelmiş geçmiş bütün politikacılarına yazıklar olsun.

     

        Beşiktaş

        İstanbul kulüpleri içinde sempati duyduğum takım Beşiktaş'tır. Sezon başında alınan kötü sonuçlar, başta Kulüp Başkanı olmak üzere Teknik Direktör Mustafa Denizli'ye çok zor anlar yaşatmıştı. Şarlatan medya ve şarlatan Tv yorumcuları camiaya hançer üzerine hançer sokarak, taraftarı sokağa dökerek ceplerini dolduruyorlardı. İşler tersine döndü ve Beşiktaş ligin ilk yarısının sonlarına doğru en gözde ekip oluverdi. Ne acı ve ders alınması gereken durum.

     

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Cehaletle deha arasındaki gerçek fark nedir biliyor musunuz? Dehanın sınırları var cehaletinse hiçbir sınırı yoktur.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak