BolununSesi; Halkın Gazetesi

Hoca'ya sabotaj

Muharrem Demirel

    9 Kasım 2009

    m.demirel1071@hotmail.com

     

    Bizim ne padişah gibi fermanımız var, nede Lokman Hekim gibi dermanımız...
    Yalnızca, aktan karadan alana, sazdan sözden anlayana mesajımız var o kadar.
       

     

     

    Futbolcularımız Çanakkale maçına çıkarken "ELİNİ YIKA, GRİPTEN KORKMA!" pankartı ile sahaya çıktılar.

    Aklıma Coşkun Hocamızın, yanılmıyorsam Kocaelispor maçından sonra yaptığı "Bunu bir iş kazası olarak değerlendiriyorum. Nezle ya da grip olduğumu söyleyebilirim" açıklaması geldi.

    Demek oluyor ki grip ya da nezle basit bir hastalık olarak değerlendirilmemeli. Federasyon bile bu konu da kamuoyunu aydınlatmak için takımların eline pankart tutuşturup çıkarıyorsa, bizlerinde zamanında bu tedbirleri almamız gerekiyordu.

    Mesela "SİSTEMDEN DEĞİL SİSTEMSİZLİKTEN KORK"

    Mesela "FUTBOLCUYU AŞAĞILAMA, BUNALIMA SOKMA!"

    Mesela "ÖĞRENEN İYİ ÖĞRENEMEMİŞSE, ÖĞRETEN İYİ ÖĞRETEMEMİŞTİR."

    Mesela... Mesela, mesela, meselalar bitmez.

    İşte biz o zamanlarda yöneten tarafında olanlar olarak, antrenmanlara bu sloganlarla çıksaydık. Ne zaman kaybımız, ne para kaybımız, ne de bu kadar puan kaybımız olurdu.

    Ama ne yapıldı?

    Gülündü geçildi. Hem de kahkahalarla...

    Sonra bugünlere kadar geldik. Grip'in basına, taraftara, yöneticiye ve futbolcuya yayılmasından sonra basit gibi görünen bu hastalığın, "Domuz gribi," olabileceğinden şüphe edip, tedbirleri alamayan hocamızı da hasta edip yollarımızı ayırdık.

    Geldik Çanakkale maçına...

    Kadroda aman aman değişiklikler var mı?

    Yok!

    Yönetimde değişiklikler var mı?

    O da yok!

    Seyirci aynı seyirci, basın aynı basın.

    Tek değişen şey İMPARATOR'un yerine geçici olarak gelen AKINCI BEY'İ CÜNEYT Hocamız o kadar.

    Peki, oyunda değişen bir şey var mı?

    O da yok!

    Gol dakikasına kadar canla başla mücadele eden bir takım izledik, sonra...

    Rakibin üzerimize gelmesi ile oyundan düşen ve geniş alan zafiyeti yaşayan bir Boluspor...

    Hatlar arasında kopukluk, bireysel becerileri ile rakibi zorlamaya çalışan bir Adem BÜYÜK ve zaman zaman ortaya çıkarak tehlikeler yaratan bir lika ve "ben her yerde en iyi şekilde oynarım" diyen bir İBRAHİM ve de canla başla oynayan bir ÖMER CUĞ...

    Sonra yenilen bir gol.

    İkinci yarı ise rakip kalede bolca gözüktük. Oyunu rakibe 35-40 metre de oynamaya zorlattık. Ataklar yaptık ancak ceza sahası içersinde yine istediğimiz gibi olamadık.

    Ya Çanakkale?

    Onlar ikinci yarı hiç yoktular. Koskoca 94 dakikada attıkları bir golleri ve girdikleri bir tek gol pozisyonları var o kadar.

    Bu maç futbolcu açısından çok zor bir maçtı. Çünkü "Hoca'yı istemiyorlar onun için oynamıyorlar" iddiaları ortalıkta geziyordu.

    Eğer eze eze Çanakkale'yi yenselerdi, "Hoca'ya sabotaj" yaptıkları doğrulanacak ve büyük bir zan altında kalacaklar ve tetikçilik yaptıkları ortaya çıkacaktı.

    Maç berabere bitmiş olsaydı bu seferde transferleri yapanlar ve de futbolcular sorgulanacaklardı.

    Alınan galibiyet sevindiricidir. Ancak oynanan oyunun İMPARATOR'suzda  vasatın üzerine çıkmamış olması da ayrıca düşünülmelidir.

    Çünkü Boluspor'un şimdiye kadar oynamış olduğu oyunun ve alınan olumsuz sonuçların sorumluluğunun tek başına Coşkun Hoca'ya ait olmadığı ortaya çıkmıştır.

     Boluspor'un sıkıntısı kondisyon gibi görünse de, esas sıkıntı futbolcuların kendilerine has olan futbol karakterleri, geniş alan futbolu ile doğru orantılı değildir.

    Futbolcularımızın pek çoğu teknik özelliklere sahip futbolculardır.

    Futbolcularımızın, şu ana kadar oynamış oldukları maçlardaki durumları, dar alan futboluna uygun futbolcular olarak görünmeleridir. Bireysel yetenekleri fazla olan lika, Serdar ve Adem gibi futbolcularımız oyunu dar alanda oynadıklarında başarıları artmakta, ancak oyun geniş alana yayıldığında aynı başarıyı gösterememektedirler. Bu da bizleri, "kondisyon sorunu var" yanılgısına düşürmektedir.

    Eğer bu maçı seyreden yeni hocamız da aynı yanılgıya düşer ve verilen bu arada takıma yeniden kondisyon yüklemeye kalkarsa, Konya maçında bu takımın yürümesi kaçınılmaz olur diye düşünmekteyim.

    Onun için Mustafa Hocamız Boluspor'un hastalığının tespitini her gelen yeni hoca gibi "çalışmamışlar yatmışlar" da değil başka yerlerde de aramalıdır.

    İlk önce yapması gerekende, KİMLİK KAYBI sorunu yaşayan futbolcularımıza, ÖZGÜVENLERİNİN tekrar kazandırılması, ardından da futbolcuların oyun karakterlerine uygun bir sistem anlayışını yerleştirmek olmalıdır.

    NOT: Yeni hocamız Sayın Mustafa UĞUR Hocamıza hoş geldiniz diyor, başarılar diliyorum.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Bolu Oto Lastik