Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Özür

Esra Yıldız

    26 Nisan 2009

       Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyet'le berber giriştiği devrimlerde, savaştan çıkmış, bitkin, yoksul ama bir o kadarda inançlı halkı için en iyisini yapmak üzere tüm çıkarılan yasaları ve kuralları ince ince dokuduğunu görürüz.

     

    Bunlardan o çağda en dikkat çekicilerden biride Beden Eğitimi derslerinin tüm dünya ülkelerinin tersine, ilk defa Türkiye Cumhuriyeti'nde zorunlu ders olarak ilk ve orta öğretim müfredatına konmasıdır. Amaç; sağlam kafa sağlam vücutta bulunur söylemine ve onun getirdiği disipline olan inançtır.

     

    Günümüzde bu çağdaki çocuklarımız ve okullarımızın halini gördükçe ne onları, ne okullarımızı, ne de öğrencilerimizi suçlayabiliyorum. Artık dışarıdan görülmemesini istediğimiz ve bu yüzden yükselttiğimiz okul duvarlarının arkasında, sanki yarattığımız eserlerimizi birilerinden saklıyoruz. Sabah saatlerinde okula giden gençlerimizin kılık ve kıyafetlerini, hareket ve tavırlarını gördüğümde, karnımın sancı ile ağrıdığını, nefesimin kesildiğini hissediyorum.

     

    Ben ve benim çağımdakiler çok iyi bilirler ki, bizde okula gitmenin hem kılık kıyafet olarak, hem de saygı ve koordinasyon olarak çok özel bir yeri vardı. Çünkü biz ailemiz tarafından öyle yetiştirildik. Okulumuza gitmeye hazırlanırken tüm ayrıntılara dikkat eder, en ufak bir eksikliğin o mabette saygısızlık olacağı bilinci ile hareket ederdik. Öğretmenlerimiz birer eğitmen değil, birer ekol, birer model, bizim için ailemizle beraber çok özel yerleri olan varlıklardı. Ben ve benim gibiler yaşları ne olursa olsun, herhangi bir öğretmenlerini yolda gördüklerinde hala üstlerini başlarını toparlar, içlerinde hala o eski heyecanı azalmadan hissederler.

     

    Biz İlkokul beşinci sınıfta arkadaşlarımızla beraber mezun olduğumuzda, sevinçten değil, öğretmenimizden ayrılıyoruz diye katıla katıla ağladık.

     

    Hele Bayramlara hazırlık.

     

    O tam bir ritüeldi.

    Aylar önce hazırlıklara başlanır, tüm eksikliklerin en aza indirgenmesi için uğraş verilirdi. Kusursuz bir tören geçidi için gururla, tam bir takım ruhu içinde çalışır, ter döker, bayram gününü iple çekerdik. O takım çalışmasının bu günkü hayatımdaki faydasını halen gözlemlerim. Bayram için gösterilen bu özenin bazı değerlere olan saygıyı yansıtması ise diğer dikkat çekici bir özeliktir.

     

    Şimdi basından öğreniyoruz ki, diğer değerlerimizi birer birer kaybettiğimiz gibi, merasim geçitçinin de değiştirilerek asilime edildiğini görüyorum. Yine karnım kasılıyor, yine nefesim daralıyor.

     

    Bırakın saygıyı, beden eğitimini, şirketlerin bile takım çalışmasını öğretmek için çalışanlarını dünyanın paralar dökerek eğitime gönderdiği bu çağda, bizler çağdaşlık adında bir ananemizi daha terk ediyoruz.

     

    Özür dileriz Mustafa Kemal Atatürk, önce Beden Eğitimini ve onun getirdiği disiplini terk ettiğimiz için.

     

    Özür dileriz efsane öğretmenler; Cahit Sinan, Mustafa Sönmez, Hikmet Manaz, Hüseyin Kabadayı, Yaşar Eyüpoğlu, Sedat Başboyacı, Yücel Kırmızaoğlu, Cahit Abak, Mustafa Gürtan ve niceleri.

     

    Sizlerin bize öğrettiklerini, biz çocuklarımıza aktaramadık. Biz çocuklarımızı serbestlik çağdaşlığın bir ölçüsüdür diye kurban ettik. Ne sağlam vücut kaldı, ne sağlam kafa.

     

    Çok özür diliyoruz.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Türk Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak