BolununSesi; Halkın Gazetesi

Ben de sizi seviyorum..

Cumhur Bandakçıoğlu

    27 Ağustos 2007

    Evet gerek dizüstü bilgisayarımızın iflas etmesi ve tamirinin hafta sonuna yetişmemesi, gerekse, Bolu'dan çok ağır misafirlerimizin (Yener ağabeyimiz ve Aygün ablamızın) İstanbul?da bulunması ve oldukça yoğun bir programlarının olması bu haftaki yazımızı zor duruma sokmuştu. İşte bu sıkıntılı haftada imdadıma genelde beni seven, beni okuyarak onurlandıran dostlar, ağabeyler ve arkadaşlarımızla, beni eleştiren bazı okurlarımızın telefon ve mailleri yetişti. Sırasıyla başlayalım. Daha önce tanımadığım, hiç adını duymadığım, bu yüzden de kendimi çok suçlu hissettiğim Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Turizm Meslek Yüksek Okulu Müdürü Profesör Dr. Mustafa Çakır hocamızdan bir mesaj aldım. Uzun mesajından anladığım kadarıyla, gerçek bir Bolu sevdalısı olan hocamızın kalbide sürekli Bolu'yla çarpıyor. O yüzden o da Bolu'yu hep güzel hep daha iyi görmek istiyor. Üzülerek insanlarımızın özellikle Bolu'nun vitrini olan Hükümet Meydanı ve İzzet Baysal Caddesi?nin çok daha temiz ve bakımlı tutulması gerektiğini vurguluyor. Çekirdek tüketimi ve bu tüketimin ortaya çıkarttığı kirlilik hocamızı da çok üzmüş durumda. Bu konuda herkesin üstüne düşen görevi yapmasını istiyor. Malumunuz hocamızın kariyeri ile Bolu çok alakalı, o yüzden de kendisinin Bolu için bir şans olduğuna inanıyorum. Yetkililerimize de hocamızın affına sığınarak adresini veriyorum. Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Turizm Meslek Yüksek Okulu Müdürü Profesör Dr. Mustafa Çakır?dan, birçok konuda faydalanabiliriz. Çünkü o gerçek bir Bolu sevdalısı! Buradan kendisine bir kez daha saygılarımızı iletiyoruz. Hafta içinde yine bolununsesi ve internet sayesinde tanıştığımız Düzceli bir ağabeyimiz, Sn. Veysel Bağcı?dan bir telefon aldım. 2005 yılından beri çeşitli konularda yazıştığımız Sn. Veysel Bağcı ile özellikle Güney Afrika üzerine oldukça sık yazışmıştık. Girişimci ruhlu Düzceli bir hemşehrimiz olan Veysel Bağcı inşallah yakın bir gelecekte Güney Afrika?da bir yatırım yapacak. Konuşmamız sırasında, Düzce?nin teşvik kapsamına girmesiyle birçok şeyin değiştiğini ve ilin kabuk değiştirdiğini belirten Veysel Bağcı, adeta Bolu'nun teşvik alamamasının Bolu için büyük bir kayıp olduğunu bir kez daha söylüyordu. bolununsesi mesaj defterinde de adımıza gelen mesajlar vardı geçtiğimiz hafta. Sn. Emir Kara adlı okuyucumuz ?ÇAM KOKUSU ? başlıklı geçen haftaki yazımızda, Beyaz et sektörüne cephe almış olarak gösterdiği Bolu Belediyesi?ni eleştiriyor, bana da madem Bolu'yu bu kadar çok seviyorsunuz neden Bolu dışında çalışıyorsunuz, Bolu'da iş imkanı olsa çalışıp çalışmayacağımı soruyordu. Bende kendisine; Beyaz et sektörünü karalamadığımı ve karalamayacağımı, aksine o firmalarımızı ülkenin her noktasında görmek, bana ve her Bolulu?ya doğal olarak gurur verdiğini, ama bu gururun pis kokular içinde yaşamanın önüne geçemeyeceğini ve istenildiği takdirde geri dönüşümle, arıtmalarla bu kokulara engel olunabileceğini düşünüyorum dedim. Sadece istemek, biraz duyarlı olmak gerekiyor dedim. Bolu'da yaşamaya gelince, benim zaten Bolu'dan pek ayrı olduğum söylenemeyeceğini, önüme iyi bir fırsat geçse seve seve yaşayacağımı, kuzey yarım kürenin en rezil metropolü İstanbul?da yaşamanın inanın artık en ufak çekilir tarafı kalmadığını yazdım. İşte burada İstanbul?la ilgili kelamlarımıza Sn. Arif Hasan Yiğiter?den şöyle bir mesaj geldi; ?İstanbul için ?kuzey yarım kürenin en rezil metropolü? tanımı kullanan okuyucuya not: Bolu'yu göklere çıkarmak için İstanbul'a çamur atmanıza gerek yok. Aşağıdaki linki bilginiz için gönderiyorum; www.patronlardunyasi.com/news_detail.php?id=31084)

    Haberde İstanbul'un dünyanın en güzel 8'inci şehri seçildiği belirtiliyor. İstanbul'la kişisel bir sorununuz olabilir, o zaman yorumunuzun başına ?bence? ifadesi ilave ediniz. Zira İstanbul'un ?rezilliği? objektif ve bilimsel bir veri değildir. Bu arada merak etmedim değil tabi: Güney yarımkürede hangi metropol(ler) İstanbul'u ?Dünyanın en rezil metropolü? tahtından etti acaba, bir de onları yazıverseniz.? diyordu. Bizde kendisine cevaben; ?İstanbul için kullandığım kuzey yarım kürenin en rezil metropolü tanımlamama itirazı olan okuyucuya cevabımdır; Öncelikle birçok gazete, birçok dergi özellikle son dönemlerde internetin sağladığı kolaylıklarla en iyileri seçmektedir. Mesela her sene, her oto dergisi ?yılın otomobili?ni seçer! Bütün iş çevreleri, dergileri, ?yılın iş adamları?nı seçer! Hiçbirinin bilimsel bir veri ve objektifliği yoktur. Vermiş olduğunuz örneğin de hiçbir değeri yoktur. İstanbul?un birçok konuda rezilliği ise tescillidir. Mesela trafik, toplu ulaşım, temizlik, park ve bahçeler, magandalar! Muhtemelen kuzey yarım kürenin hiçbir metropolünde kutlama amaçlı havaya açılan ateşle kimse ölmemiştir. Maalesef dünyanın en güzel coğrafyasındaki şehir, beceriksiz iktidarlar, yerel yönetimler ve cahil vatandaşlarca katledilmiştir. Katledilmeye de devam edilmektedir. Dünyanın en güzel 8 şehrinden biri olan İstanbul?a gelen turist sayısı kaçtır? İlk 10?a girebiliyor mu? Birçok medeniyeti üstünde barındırmış, iki kıta arasında eşi benzeri olmayan İstanbul sıralamada kaçıncıdır? Macaristan?ın Başkenti Budapeşte?ye yılda 30 Milyon turist geldiği söylenmektedir! İstanbul?un yerini de siz sorgulayın. Demek ki İstanbul?un cazibesini bozan rezillikler mevcuttur. Güney yarımkürede manevi anlamda Rio İstanbul?dan çok daha kötüdür!? Yorum sizlerin. Bu yazışmaların ardından ?Uzaklar? köşemize uzaklardan Almanya Münih?den bir mesaj daha geldi; ?Cumhur sen beni tanımasan da ben seni tanırım, insan nedense güzel şeyleri üretmek için beynini zorlamıyor. Nedense görünce yapıyor acaba kurnaz mı dersin. Ben altı ay Türkiye?de, altı ay Almanya da duruyorum. kalp krizi geçirdim geriye döndüm acaba Sedat abim neden o yolu seçti bizler kurnaz değil zavallıyız, derdimi deştin be Cumhur, selamlar?? Paşazade ağabeyimize de kucak dolusu selam sevgi gönderiyoruz. Kendisine çok geçmiş olsun diyoruz. Rahmetli Sedat ağabeyi de bir kez daha rahmetle anıyoruz. Bu haftanın başka bir sürpriz ise yine uzun zamandır haberleşemediğimiz, bizim tayfanın tamamının dostu, arkadaşı, benim çok samimi çocukluk arkadaşım Onursal Özbek?den geliyordu. Onursal yaklaşık 2 yıldır İngiltere?de yaşıyor. Onunla tekrar irtibata geçmek ve ondan haber almak çok güzel. Zannediyorum bundan sonra daha fazla görüşeceğiz ve onun haberlerini buradan dostlarına ileteceğim. Şimdilik iyi olduğunu ve bir sıkıntısı olmadığını, fast food sektöründe başarılı bir yönetici olduğunu söyleyebilirim. Evet, bu haftayı bu şekilde tamamlıyoruz. Mesaj yoluyla telefon yoluyla ve maillerle bana ulaşan ve iyi ya da kötü bene bir yerlere koyan herkese çok çok teşekkürler. Ben de sizleri seviyorum!

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Bir milletin büyüklüğü, nüfusunun çokluğu ile değil, akıllı ve fazilet sahibi adamlarının sayısı ile belli olur.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak