Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Daldan Dala...

Cumhur Bandakçıoğlu

    30 Mayıs 2005

    18-23 Mayıs 2005 tarihleri arasında Türkiye?nin en büyük fuarlarından olan ev tekstili fuarını, İstanbul CNR Fuar Merkezi?nde bir kez daha icrâ ettik. Almanya - Frankfurt Fuarı?ndan sonra dünyanın kendi sektöründe 2?nci büyük fuarı olan ev tekstili fuarını bir numara yapmayı hedeflediğimiz ve hayal ettiğimiz dönemde, maalesef hafif bir hayal kırıklığına uğradığımızı itirâf edebilirim. Son 2 yıldır ziyaretçi rekorları kıran fuar, bu yıl geçen yılın rakamlarına ulaşamadı. Geçtiğimiz yıllarda fuarda oldukça yoğun bir şekilde bulunan gelişmiş ülkelerin alıcıları (ABD, Kanada, Almanya, İngiltere, Fransa, İskandinav ülkeleri) yerlerini Doğu Avrupa ve Ortadoğulu alıcılara bırakmıştı. Yine yoğun olarak gelen Rus ve İsrailli alıcılar da ortalıklarda pek gözükmedi. İşin Türkçesi Çin gerçeği çok daha belirgin bir şekilde karşımıza çıktı.

    Devletimizin acil önlemlerle, üreteci ve ihracatçıları Çin ile rekabet edebilecek düzeye taşıması ve ekstra imkânlar sağlaması artık kaçınılmaz bir hâl almıştır. Fuarda bizi her yıl ziyaret etmeden geçmeyen hemşehrimiz Cenk Yanardağ ile bir kez daha buluştuk. Cenk, ev tekstilinin önemini oldukça uzun süreden beri kavramış bir arkadaşımız. Hayat pahalılığının her geçen gün arttığı ülkemizde insanların düşen gelir seviyeleriyle orantılı olarak dışarıya daha az çıkmaları (yemek-eğlence) kendi evlerini daha yaşanacak zevkli mekanlar haline dönüştürme eğilimine sokmuştur. Bu gerçeği yakalayan Cenk de Bolu'ya çok güzel bir müessese kazandırmış bulunuyor. İzzet Baysal Caddesi?nde (Eski Gerede Caddesi) Linens Ev Güzellik Merkezi?nin bir şubesini açmış bulunuyor. Sektörü yakından takip eden Cenk?e başarılar diliyorum.

    Hazır üretim-ihracat demişken geçen hafta Yurdaer Amcamızın Boluca Köşesi?nde, Bolu'dan yapılan 2004 yılı ihracat rakamlarının 14.552.000 USD olduğunu ve Düzce ile arasındaki farkı vurguladığını okumuştuk. Gerçekten üzücü bir rakam. Bolu'daki firmaların ihracat işine daha profesyonelce eğilmeleri gerektiğine inanıyorum. Bir Bolulu olarak başında bulunduğum ihracat şirketinin de Bolu'ya eşit bir ihracata imza attığımı gururlanarak burada beyan ediyorum.Tabii diğer taraftan Bolu'da üretim yapan firmaların ihracat ve pazarlama şirketlerinin Bolu dışında olmasından dolayı Bolu ihracatının düşük çıkması gerçeğini de atlamamız gerekir.

    Yeşil Bolu mu? Yeşil Almanya mı?

    Fuarın bitiş tarihinin bir gün sonrasında iş görüşmesi için Almanya?dayız. Almanya 2005 yılının en sıcak günlerini yaşıyor. Doğa ve bilinçli toplum kusursuz bir güzelliği adeta gözümüzün içine sokuyor. İşimizi bitirdikten sonra yakın arkadaşlarım Kristina-Andrea Stiwie çiftini ziyaret için Paderborn?a gidiyoruz. Paderborn Münster şehri ile birlikte Almanya Katoliklerinin önemli merkezlerinden. Bir çok kiliseyi içinde barındırıyor. Ayrıca Almanya?nın en kısa nehri olan (8,5 km.) Paderborn?un doğduğu, kaynadığı yer. Şehrin birçok köşesinde su kaynıyor. Yani düşünün! Bolu Belediye Meydanı ile Hükümet Konağı arasında bir çok yerden su kaynıyor, küçük dereler şehrin ortasında parkların içinden geçiyor. İnsanlar etrafında. En ufak bir kirlilik söz konusu değil. Yerde bir çekirdek kabuğu yok. Zaten çekirdek yok burada alasın. 2. Dünya Savaşı?nda % 80?i yıkılmış, fakat aslına uygun olarak tekrar yapılmış geçmişle günümüz mimarisinin enfes kombinasyonu bir şehir. Havanın da güzelliğiyle, her yer cıvıl cıvıl insan kaynıyor. Şampiyonlar Ligi Finali kimsenin umurunda değil. Üzülerek ifade etmeliyim ki, ülkemizin o medeniyet seviyesine gelme şansı yok. O yeşili Bolu'da yakalama şansımız var ama, çevre bilinci ve yapılaşmayı asla. Paderborn, son seçimlerde Başbakan Gerhard Schröder?in kaybettiği Kuzey Vestfalya?da bulunuyor. Buradaki arkadaşlarımız, Schröder devrinin artık biteceğini kulağımıza fısıldadı.Yani Türkiye?yi AB macerasında daha da zorlayacak bir CDU (Hıristiyan Demokratlar Birliği) iktidarı yolda gibi.

    Bolu Ayısı

    bolununsesi internet okuyucularının bildiği gibi, bir okuyucumuz, Bolu ve Boluspor?un ambleminde ayı da olsun diye bir teklifte bulunmuştu. Bazı okuyucularımızda buna şiddetle karşı çıkmıştı. Teklifi sunan arkadaşımızın niyetini bilemiyorum ama, ben ayıyı bu kadar hor görmemiz gerektiğine inanıyorum. Avrupa, Amerika ve Kanada?da bir çok şehrin simgesi ayıdır. Zannediyorum, adına film festivali düzenlenen, hayvanlar aleminin tek canlısı yine ayıdır (Berlin Altın Ayı). Dünyadaki en zeki hayvanlardan bir tanesidir. Bir karacayı yakalayabilecek kadar hızlı ve çevik, suda balık yakalayabilecek kadar iyi bir avcı, kış aylarında kaybettiği kaloriyi tamamlamak için yakaladığı balığı ilk önce sağıp havyarlarını yiyecek kadar uyanık ve sosyetik, balın ve armudun lezzetini tadabilecek kadar iyi bir gurmedir.Yani hiçte aşağılanacak bir hayvan değildir. Türk insanın kendine özgü cahilâne yakıştırmaları, daha doğrusu ruhundaki acayipliğin bir yansımasıdır.

    İstanbul?un Fethi

    İstanbul?un fethinin 522 yılını kutluyoruz.Yaşadığım şehri, yani dünyanın en güzel toprak parçasını bize hediye eden Fatih Sultan Mehmet Han?ı sevgiyle ve rahmetle, o güzel İstanbul?u bugünkü şekline sokan çapsızları da lanetle anıyorum.(Aslında ben bunu her gün yapıyorum!)

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak