Bodrum- Bolu- Avrupa...

Eylül?de Bodrum bir başka güzel oluyor.. Yoğun bir yaz döneminin ardından Ege ve Akdeniz?in sıcak sularının buluştuğu, çağlara tanıklık etmiş bu güzel yarımadada 3 günlük bir tatil bile sizi buraya aşık etmeye yeterli diyebilirim. Eylül?de deniz daha bir güzel. Geceler daha bir hüzünlü. Güneş daha bir sevecen. Rüzgar daha bir vurdumduymaz. Yoğun kalabalığın yarımadayı terk etmesiyle birlikte Bodrum çok daha heyecan verici. Gördüklerimiz, sağdan soldan duyduklarımız Boluluların da Bodrum?u artık iyice keşfettiği yönünde. Bir zamanlar Akçakoca-Yalova-Kumla üçgenindeki Boluluların popüler yazlık mekanları şimdilerde Bodrum yönüne kaymış durumda. Her an her köşeden bir Bolulunun karşınıza çıkma olasılığı yüksek!

Önümüzde uzun bir kış var, diyor ve 3 günlük sürede Bodrum?u dolu dolu yaşamaya çalışıyoruz. Geçtiğimiz Pazartesi sabahı kahvaltıdan önce İnternet aracılığı ile Bolununsesi?ni okuyor ve memleket haberlerini bakıyorum. Manşetteki haber ilgimi çekiyor, kafama takılıyor. Daha sonra tekrar Bodrum?u yaşamaya devam. Akşam GÜMBET PLANET YUCCA?da en güzel şarkılar bizim için çalıyor. PLANET YUCCA ile ilgili daha önce bu köşede yazmıştım. 100 % Made in Bolu işletmesidir. Salı sabahı istemeyerek de olsa Bodrum?dan ayrılıyor ve İstanbul keşmekeşine dalıyoruz.

Hafta içinde takip ettiğimiz kadarıyla Bolu; ?Atatürk?ü ve Bayrağımızı İstemediler!? haberiyle çalkalanıyor. Niyet nedir bilmiyorum ama, gördüğüm kadarıyla yanlışlar zinciri, olayı bu hale getiriyor. Kötü niyetlilere güzel bir koz veriyor. Bu talebin Belediyece baştan reddedilmesi gerekirdi ama, biliyoruz ki siyasi idarenin vermiş olduğu hava, böyle bir talep karşısında kalan kişilerin doğru karar vermesini engellemektedir. Bu mesuliyetin altına girdiğinizde de, vereceğiniz kararın sizi nereye sürükleyeceğini bilmeme hissi, o resmin ve Türk Bayrağı?nın aşağıya indirilmesine yol açmıştır. Dileğimiz her şeyin bir yanlış anlaşılmadan kaynaklandığı ve herhangi bir art niyetin olmaması yönündedir. Bugün Sn. Başbakanımızın çocuklarının düğününe bile çeşitli devlet başkanları şahitlik etmektedir. Bu devlet adamları büyük bir olasılıkla tarih içinde sıradan devlet adamı niteliğini geçemeyecek veya tarihe damgasını silik bir mühürle vurmuş olacaklardır. Değil dünyada, kendi ülkelerinde bile belli bir süre sonra unutulup gideceklerdir.

Mustafa Kemal Atatürk gibi tarihi değiştiren, tarih yazan, bütün dünyanın saygısını kazanmış büyük bir şahsiyetin resminin bile bir nikaha tanıklık etmesi onur ve gurur vericidir.

Ödüllere taktım bir kere,

Ödülün adı: Avrupa Barış Ödülü

Ödülü alanlar: T.C. Başbakanı Sn. Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis.

Ödülü veren: İsviçre Merkezli (Avrupa Birliği tarafından destekleniyormuş) Avrupa Kültür Vakfı!

Not: İsviçre Avrupa?nın ortasında olmasına rağmen Avrupa Birliği üyesi değil. Bildiğim kadarıyla girmekte istemiyor. Girerse Avrupa?nın Tahtakalesi nasıl idare edilecek?

Bu ödülün yanında birkaç ödül daha var...

Avrupa Bölgeler İşbirliği Ödülü: İstanbul ve Köln Belediyeleri ve Başkanları

Not: İstanbul da yaşıyorum. Köln?e de ara sıra gidiyorum. Nasıl bir işbirliği var merak ediyorum!!! Kaldı ki, İstanbul Belediye Başkanı koltuğuna oturduktan sonra bu kadar hızlı bir işbirliğini nasıl sağladı?...

Avrupa Ekonomi Ödülü: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Not: Acaba ne yaptı? Yoksa bu organizasyonu mu finanse ediyor?

Bir de çok merak ediyorum geçen yıl bu ödülleri kim aldı?

Nerden çıktı bu zina olayı !

Tam bize müzakere günü vereceklerken şunun şurasında Avrupa?ya 5 kala (15 mi 25 mi?) bilemiyorum. Nereden çıktı bu zina olayı. Neredeyse TBMM?de Avrupalı parlamenterler grup kurduracakken kim çıkardı bu yasa teklifini. Başka çıkartacak bir şey kalmadı mı acaba? Yapmayın kardeşim hazır Avrupa ve Amerika tarafında paylaşılamayan bir ülke olmuşken. Ne gerek var böyle şeylere. Yok tabana biz sizi unutmadık mesajı veriyorsanız. Bence çok geç. Onlar sizi unutmaya başladı!