Halkın vicdanının SESİ olmak SUÇ değildir

23 NİSAN KUTLU OLSUN

Murat Gücüm

    26 Nisan 2004

    Türkiye'de; kimsesiz çocuk sayısı 800 bin civarında, her beş çocuktan biri çalışıyor, 6-14 yaş grubunda çalışan çocuk sayısı 1 milyon 70 bin civarında, 12-19 yaş grubundaki 3 milyon 639 bin kişinin işgücü içindeki oranı %17.2, sokak çocuklarının en kötümser tahminlere göre sayısı 6 bin civarında, evden kaçan çocuk sayısı 2003 yılında 2002 yılına göre %158 artış göstermiş. (Kaynak: www.çocuk.vakfı.org.tr.)

    Ve Bolu'da 24 Nisan gece yarısı şehir içinde bir aile ve yanlarında 9-10 yaşlarında bir çocuk uykulu gözlerle çöplerden bir şeyler bulmaya çalışıyor. Ve yine Bolu'da geçtiğimiz haftalarda ilköğretim okullarından birisinde çocuğu olan bir anne; Milli Eğitim'in katkı paylarını kesmesi, (katkı payı neyse?) Okul Koruma Dernekleri'nin parasal faaliyetlerinin durdurulması, ödenek ve personel olmaması yüzünden okul tuvaletleri ve diğer alanların temizliğinin yapılamadığını, çocukların her an hastalıklarla yüz yüze olduğunu gazetemiz anlatmıştı. Gördüğünüz gibi örnekleri çoğaltmak mümkün.

    Zamanında gerekli önemi vermeyip aldırmadığımız, görüp de görmediğimiz, daha da açıkçası EĞİTMEDİĞİMİZ yarınlarımız olan çocuklarımız ile ilgili tablolar işte böyle. Ne yazık ki, çocuklarımız sistem dışına çıkıyorlar ve suç işliyorlar. Yarınlarımız olan çocuklarımıza nasıl bakarsak onlar da bize (bugüne) öyle bakarlar. Bu insanoğlunun çok eskilerden beri bildiği bir doğrudur. Ama, hırslarımız yüzünden ihmal ettiğimiz de bir doğrudur. Bir bilim adamımızın söylediği gibi "Talimatlarınız ve tembihlerinizin dışında en son çocuğunuzla ne konuştunuz?"

    Bundan sonrası malum. Çocuklarına önem vermeyen bir toplumda; gazete ve televizyon haberleri hırsızlıklar, arsızlıklar, cinayetler ve bunun gibilerle dolup taşar. Bolu'da da eskiden seyrek rastlanan bu olumsuz eylemler artmaya başladı. Geçtiğimiz hafta bir dostumun koca kamyonu sırra kadem bastı. Çalındı.

    Çocuklarla ilgili gördüğümüz kötü tabloları anlatmaya devam edelim mi? Bence hayır. Çünkü bütün bunları hepimiz biliyoruz.

    Evet... 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın kutlandığı bir hafta bu anlatımlar hiç hoş değil ama, gerçeğin ta kendisi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ilan edildiğinden bu yana hem bağımsızlığımız, hem de çocuklarımızın eğitiminde sorunlar boyumuza aşar hale geldiyse bunda dahli olanlar son elli yılda liyakat yerine sadakati öne çıkaranlardır.

    Bolumuz başka illere göre (ehven-i şer) daha sakin, daha özgür yaşanabilir bir kentti. Bizler, gelecekte daha huzurlu bir kent istiyorsak, çocuklarımıza iyi bir miras bırakmak ve onlarla daha coşkulu 23 Nisanlar kutlamak istiyorsak öncelikle Milli Eğitim Müdürlüğü alarma geçmeli. Ve diğer kurumlar; okul öncesi çocuklar, çöp toplayan çocuklar, dilenen çocuklar dahil bütün çocuklar için projeler üretip bunları hayata geçirmelidirler. Bolu'da çocuklarımız, yani yarınlarımız masaya yatırılmalı, kavga edilecekse çocuklarımız için kavga edilmeli diyoruz.

    Daha endişesiz ve mutlu ve adaletli ve barış dolu günler çocuklarımız olsun.

    NOT: Eğitimde özelleştirilmeyi savunmak geleceğimizi karartmaktır. Bunu tartışmanın zamanı hiç geçmedi. Hep beraber tekrar tekrar tartışalım. Biz hazırız.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Milli mücadelelere şahsî hırs değil, milli ideal, milli onur sebep olmuştur.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Sincan Hurdacı