BolununSesi; Halkın Gazetesi

GEÇEN HAFTAYA DAİR

Cumhur Bandakçıoğlu

    16 Şubat 2004

    Geçtiğimiz haftaya Beylerbeyi maçını üzüntüsüyle başladık. Çok güzel bir oyunu sahaya yansıtmamıza rağmen, gurubumuzun en kişiliksiz takımı olan, Galatasaray kulübünü artık takımı Beylerbeyi'nden kat kat üstün bir oyun sergilesek de uzatma dakikalarında yediğimiz golle sahadan yenik ayrıldık. Yenilginin iki önemli faktörü Galatasaray Kulübü'nde geçmiş dönemlerde başkanlık ve yöneticilik yapan kişilerin türbinde bulunması, maçın orta hakemi tarafından bunun tespit edilmesi bu kişilere kendini göstererek bir yerlere gelmek istemesidir ve bizim oyuncularımızın profesyonelliğin hakkını vermemesidir.

    Haftanın ilerleyen günlerinde Beyaz Afet uyarıları ve İstanbul Valiliği ve Belediyesinin Büyük başarı öykülerini dinlemek mecburi bir zaruretti. İstanbul ili yöneticileri topun ağzında oldukları için bu sefer işi çok sıkı tuttular ve Beyaz Afete karşı iyi bir ders verdiler! Aslında geçen seferden tek farklı olan şey, Perşembe sabahı okulların tatil olması ve vatandaşların araçlarını çıkarmamasıydı onun dışında Garp Cephesinde değişen bir şey yoktu. Aldığımız son bilgilere göre Bolu'da Beyaz Afet den nasibini almıştı.

    Haftanın ülke genelinde geyiği ise, Bolu Dağı'nın karını temizlemekle görevli araçların yakıtının bitmesiydi.

    KIBRIS VE AVRUPA BIRLİĞİ

    Avrupa Birliğine girmek için hükümetimiz her türlü yolu deniyor. Medya holdinglerin geniş tabanlı desteğini de arkasını alarak bol keseden atmaya devam ediyorlar.

    Avrupa Birliği ilgili diğer bir öngörü de Victor Hugo'nundur.

    Takvimlerin 1849 yılını gösterdiğinde, "Sefiller" romanıyla belleklerden silinmeyen ünlü Fransız yazar Victor Hugo'nun 150 yıl önce dile getirdiği şu ifadeler, aslında Avrupa coğrafyasında yıllar boyu yaşanan katliamların bir başka yüzünü de ortaya koyarken, O'nun, bu günün Avrupa Birliği çabalarını daha o günlerden kestirebildiğini de göstermektedir.

    Ne demişti 1849'da Victor Hugo " Bir gün gelecek ve..." başlıklı tarihi söyleminde?

    "... Bir gün gelecek, silahlar sizin de elinizden düşecek. Bir gün gelecek, Paris ile Londra, Petersburg ile Berlin, Viyana ile Turin arasındaki bir savaş, bugünün Rouen ile Amiens, Boston ile Philadelphia'sı arasındaki bir harp kadar anlamsız ve imkansız olacak. Bir gün gelecek, tıpkı Normandiya, Bretanya, Burgund, Lothringen, Alsas ve bütün diğer kentlerimizin Fransa içinde kaynaştığı gibi, Siz, evet Siz; Fransa, Rusya, İtalya, İngiltere, Almanya, kıtanın bütün ulusları, varlıklı bireyler özelliğinden vazgeçmeksizin, kendinizi üst bir ayrıcalıklı toplulukta bir araya getirecek ve büyük Avrupa kardeşliğini kuracaksınız.

    Bir gün gelecek, katliam alanları kalmayacak, ticarette açık pazarlar ve fikirlere açık ruhlar oluşacak. Bir gün gelecek, kurşun ve bombalar yerine, oy hakkı, milletlerin birlikte oy kullanması, İngiltere için parlamento, Almanya için ulusal meclis, Fransa için yasama meclisi ne ifade ediyorsa, Avrupa için de o anlama gelecek bir büyük konseyin onurlu bir mahkemesi ikame olacak.

    Bir gün gelecek, müzelerde tanklar, bugün işkence aletlerinin gösterildiği gibi "bunlar da varmış" diye teşhir edilecek.

    Bir gün gelecek, ABD ve Avrupa Birleşik Devletleri, büyük ülke grupları, yüz yüze karşı karşıya olacak, denizi aşarak ellerini birbirine uzatacaklar, yerküreyi medenileştirmek için, kullanılmayan alanları kolonileştirmek için, yaratılmışı, Yaradan'ın gözleri önünde daha iyi hale getirmek için, her iki sonsuz gücün birlikte etkilemesi için, insanların kardeşliği ve Allah'ın hakimiyeti için, herkese saadet getirmek için, ürünlerini, ticaretlerini, sanayilerini, sanatlarını, dahilerini mübadele edecekler.

    Bugüne ulaşmak için asla 400 yılın geçmesi gerekmiyor. Çünkü biz zamanın hızlandığı bir çağda yaşıyoruz. Milletlerin geride bıraktığı deneyimlerin sarsıcı cereyanı içindeyiz ve çağımızda bir yıl çoğunlukla bir yüzyılın eserine sahip oluyor.

    Fransızlar, İngilizler, Belçikalılar, Almanlar, Ruslar, Slavlar, Avrupalılar, Amerikalılar bu güne mümkün olduğunca hızla varabilmek için ne mi yapmalıyız?

    BİRBİRİMİZİ SEVMEK!....

    Victor Hugo'nun bu sözleri, günümüz Avrupa'sının geldiği noktanın, daha 150 yıl öncesinden görülebildiğini de ortaya koyuyor. Maalesef bu öngörüde Ülkemizin adı geçmiyor.

    Birbirimizi sevmek ! Ben Avrupa'nın bizi sevmediğine inanıyorum bundan dolayı Avrupa'nın bizi kolay kolay içine alacağını hiç zannetmiyorum...

    Ve Kıbrıs... Medyaya bakılırsa NOBELE Aday olduk bile...

    Değişik bir açıdan:

    İSTANBUL'U VE KIBRIS'I SEVMEK İMANDANDIR. İslam'da Yahudilik ve Hıristiyanlık'ta olduğu gibi Tanrının vaadettiği toprak parçaları yoktur. Peygamber efendimizin İslam coğrafyasına katılmasını arzu ettiği yerler vardır. İSTANBUL VE KIBRIS gibi.. (Ben İstanbul için bu konuda bir çok yorumu dinlemiştim ama Kıbrıs'ı bilmiyordum )

    Kıbrıs'ın Manevi sahibi ilk deniz şehidi sahabiyye. Hala Sultan ya da Ümmü Haram Binti Milhan:

    Peygamber efendimiz tarafından Kıbrıs'a ilk gidecek birliğin içinde bulunma onuru verilmiştir.

    Hz. Osman devrinde Kıbrıs'a gönderilen fetih ordusunun içinde bulunan Ümmi Haram Binti Milhan karaya çıkan birliklerin içinde Kıbrıs'da şehit olmuş..

    Geldiğimiz yer çok düşündürücüdür...Tarih sorumluları unutmayacaktır.

    Güzel sıcak bir hafta dileğiyle..

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Sadelik, iyilik ve doğruluk olmayan yerde büyüklük yoktur.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak