BolununSesi, yazılmayanları ve yazılamayanları yazdığı için OKUNUYOR

Al basması, mor basması

Ümmügül Kırca

    21 Temmuz 2011

    Herkesin zaman zaman inandığı batıl inançları olabilir. Nazara inanan çok kimse var mesela çevremde. Ama inanın ilk oğlumu doğurduğum zaman annem ve kayınvalidemden duyduklarım inanılır gibi değildi.

    Aslında çoğunu daha önceleri duymuştum ama ilgi alanıma girmediği için kulak arkası etmiştim. Ama daha hastaneden çıkmadan başladı ikisi birden. "Bebeğin ilk kakalı bezini atmayalım. Kapının altına koyalım. Ne olur ne olmaz."

    Nasıl yani? Bebeğin kakalı bezi mi? Ne alaka?

    İkisi birden yanıt verdi. "Kızım belli olmaz. Abdestsiz gelen olur. Bebeğin yüzüne yara düşer."

    Gerçekten de annem tüm itirazlarıma rağmen kakalı bezi aldı. Çantasına koydu ve eve götürdü. Ben hastaneden çıkıp eve geldiğimde kapının zor açılmasına neden olan kakalı bez kapının hemen önündeki halının altındaydı. Her kim abdestsiz gelirse onun üzerinden geçeceği için bebeğe zarar veremeyecekti.

    Ben tabi ilk fırsatta onu oradan alıp çöpe attım. Mikrop yuvası şeyin orada ne işi olabilirdi. Ama oğlumun giydiği bir giysinin biyesi çenesini tahriş ettiğinde eşim bunu telefonda annesine söyledi. Aldığı yanıt: "Ben Nefise Hanımdan duydum. Atmışsınız kakalı bezi. Bak gördün mü bebeğin yüzüne yara düştü."

    Annem hemen dünürüne yetiştirmişti kakalı bezi attığımı.

    Ayvacık'taki evimiz iki katlıydı. Bebeğimizin odası yukarıdaydı. Ben kısa süreli de olsa aşağıya indiğim için yine iki annem başladılar "Al basar bebeği" demeye.

    Bu al meselesini çok duymuştum. Ama ben böyle şeylere inanmıyordum. Ama annem benden sonra doğan erkek bebeğini bir sabah yatakta morarmış bir şekilde ölü bulduğu için çok inanıyordu. "Al beni basacaktı ama oğlumu basmış" diye anlatırdı olayı.

    Doktorların nedensiz bebek ölümleri hakkında çeşitli açıklamaları var tabii. Bazı bebekler nefes almayı unuturmuş. Emdiği sütü kusarken ölen bebekler de var. Ama annem bunlara kesinlikle inanmazdı.

    İki annem bebeğin beşiğine koyduğum Kuranı Kerim'i yeterli bulmamışlardı. Alı kovalamak için babasının ceketini, süpürgeyi ve bir bıçağı da oraya koymamı istediler. Asla kabul etmedim. Ne alaka. Bebek kalkıp bıçak ve süpürgeyle, babasının ceketini giyip alı mı kovalayacaktı.

    Lohusaların yüksek ateş altında gördüğü kabusları bana al basması diye anlatıyorlardı. Hepsine kulak tıkadım. Annem, "Babamın kardeşi Gül Ayşe Halam, Turgut abimi doğurduğunda evde yalnızmış. Şevket Eniştem kahveden bir gelmiş. Al Pencereden atlayıp kaçmış. Yetişmese al basacaktı onları" diye anlatıp duruyordu.

    Dayanamadım sonunda. "Aman anne Allah iyiliğinizi versin. Hırsız girmiş eve" dedim.

    Ben böyle her şeye mantığımı yürüterek yanıt verdikçe annem, bana sürekli başka öyküler anlatıp durdu. Ben artık dinlemeyince de vazgeçti.

    Son olay gelen misafirleri uğurlama konusunda çıktı. "Annem gidenlere güle güle deme. Sütün de gider" deyince ben koptum artık.

    "Anne süt kanalları sıcakta genişleyen, soğukta daralan bir yapıya sahip. Hatta ilk günlerde sütün bol gelmesi için ılık banyolar önerilir annelere. Kadının biri misafir uğurlarken dışarı çıkmıştır. Soğuk rüzgardan süt kanalları daralmıştır. Sütü o yüzden azalmıştır. Yanındakiler de bu durumu misafirin uğurlanmasına bağlamıştır" diye anlatmaya başladım.

    Annemin bu mantıklı açıklamayı kabullenmesini beklerken, annem döndü dünürüne, "Ah Zehra Hanım ah, siz bilmezsiniz benim kızımı. Her şeye verecek bir yanıtı vardır" diye başladı. İki annem oturup beni çekiştirdiler.

    40'ı çıkmadan bebeğin dışarı çıkarılmaması, kırk uçurması gibi olaylar ise ayrı konu. Hele bir de yakınlarda doğum yapmış biri varsa onların görüşmesi de engellenirdi. "Aaa olmaz. Görüşemezsiniz. Kırk basar sonra." Nasıl bir şeyse bu kırk. Gelip basıyordu birde.

    Bebeğimle benim kırkımız çıkarken eşimle yalnızdık. Annesi eşime ne yapılacağını detaylı anlatmış. Eşim de "Hadi yapalım. Ne olacak ki" dedi. Temiz bir kaba kırk tas su koydu. İçine kırk da taş atılırmış ama onu yapmadık. Alyanslarımızı koydu. O suyla oğlumu yıkadık. Aynı şekilde bana su hazırladı. Ben banyo yaptıktan sonra o suyu döktüm başımdan. Sonra bebeğin odasına girince oğlumuzu bana yüksekten verdi ki, kırk birbirimizi de basmasın. Valla işte böyle karışık karışık bi şeyler. Ben bir yandan yapıyor, bir yandan da halimize gülüyordum.

    Eşimin, oğlumuzun kulağına ezan okuyarak ismini koyması da bana ilginç gelmişti ama hoşuma gitmişti. Üç oğlumuzun ismini de eşim o şekilde koydu.

    Bu konularda inanın eğitimlisi, eğitimsizi o kadar çok insandan garip davranışlar duydum ki. Yörelere göre değişmekle beraber aynı şeyleri yapan çok insan var. Mesela regl döneminde yeni doğan bebek ziyareti yapılmazmış. Eğer gitmen şartsa bebeğin kulağına eğilip, "Ben de annen gibiyim" diyecekmişsin. Annem bunları anlatırken bir de ciddi tavır takınıyordu ki, ben gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

    Nazar, kötü bakış yani beni de etkiler ama lütfen yeni anneleri garip hikayeler ile korkutmayın. Onlara moral verin, destek olun, Yalnız bırakmayın. Herkes benim gibi mantık yürütemeyebilir. Kötü doğum hikayeleri kadar, anneanneler zamanından anlatılan hurafeler de anneleri üzebilir. Kötü şeylere yol açabilir. Bırakın anneler bebeklerinin keyfini çıkarsın. Çevresindekiler de onların mutluluğunu izlesin yeter.

     www.ailemveben.eu

     

    • Meryem21 Mayıs 2022 . 02:42

      Çocuğun kulağına ezan ve kamet okunup güzel islami isim verilmesi,çocuğun ana baba üzerindeki haklarındandır, nazar haktır kur,anda geçer, ,
    • Meryem21 Mayıs 2022 . 02:35

      Dinimizde yenidoğan çocuğa yapılması gereken vazifelerden biride kulağına ezan ve kamet okuyup islami bir isim verilmesidir,kur,anda nazar ayeti geçer ,çocuğa güzel isim vermek çocuğun ana baba üzerindeki haklarındandır
    • Ümit9 Şubat 2021 . 22:53

      Anneannemler anlatirlar. Derlerki ; "Eskiden köyde inegimiz vardı Ben annene doğum yaptım. Sonra aynı gün ahırdaki inek doğurdu. Ardından annen hastalandi çok hastalandı. Eskilerden köyün kadınları dediki sen doğum yapınca ardından ard arda önemde dogum yapınca kızına al bastı ya kızın ölür ya ineğin diyerek kendilerince bu durumu ineğe çevirmek için anneni kundakta ineğin altından üstünden 3 defa geçirdik ve annen iyileşti inek öldü" diye anlatırlar. Peki
    • Sümbül 3 Nisan 2019 . 12:57

      Eskilerin yaptıklarını yapmadığımız için insanlar şeytanlaştı kuşağa ezan okunarak isim koyulur tabiikide Müslümanlığın ve İslamiyetin gereği budur Nazar da dinimizde vardır Alaya alınacak dalga geçilecek konular değil yeni nesil çok bilmiş ve ukala keşke eskiler gibi saf ve temiz kalabilselerdi YAZIK
    • Gülşen6 Aralık 2018 . 01:32

      Evet hepsi heryerde olan seyler ama isim konulurken ezan okunması zaten en normal olani cunku elhamdulillah muslumaniz
    • Sule3 Kasım 2018 . 13:51

      Yanı çocuğun kulağına isim sence nasıl okunmaliydi????biz müslümanız tabiki ezan okunacak yazık sana bu nasıl tuhaf geldi

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Yüksel Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak