33 senedir Bolu halkı bu gazeteyi okuyor. Gazetemizdeki mesaj ve yorumlar, ne kadar çok okunduğumuzun KANITIDIR

Batı Karadeniz ve Bolu'nun tanıtımında ambalaj etkisi

Fırat Oktar

    8 Temmuz 2012

        En bilinen tanımı ile ambalaj; herhangi bir ürünün, saklanmasını, korunmasını ve taşınmasını sağlayan ve aynı zamanda ürünün tanıtımını yapıp, satışa sunulması için gerekli olan bir malzemedir.
     
        Son yıllarda özellikle reklam ajanslarının gelişimi ile birlikte artan ve reklamlardan tutunda, marketlerdeki reyon dizilimlerine kadar bir ürünün satılabilir olmasının tüketici üzerindeki psikolojik etkisi son derece önemli bir hale gelmiş durumdadır. Bunun yanısıra iyi bir ambalajın ürünün satışına doğrudan olan pozitif etkisi tartışmasız bir gerçektir.

        Bir ürünün başarılı bir dış görünüşe sahip olması, reklamını izlerken bize dokunan bir yanı bulunması, bir markette gezerken göze çarpan bir yerde konuşlanması, bizim o ürünü almamızı kolaylaştırmaktadır . Bilimsel çalışmalarla ve deneylerle ispatlanan bu pazarlama modelinde, genel hatları ile fiziksel ürünler, yani malzemeler söz konusu iken, benim bu noktada sizlere bahsetmek istediğim konu,  aynı psikolojik etkinin bir bölgenin tanıtımında kullanılabilir olduğuna olan inancımdan kaynaklanıyor.  Tabi bu noktada Bolu'yu janjanlı bir pakete saralım demek istemiyorum.

         Kentimizi, mesire alanlarımızı, kültürel değerlerimizi, ilçelerimizi ve doğası ile meşhur bölgemizi doğru şekilde ambalajlayabilirsek, çok yakınımızda yaşayan 30 milyon insana sunabileceğimiz sürdürülebilir ürünler ortaya çıkartabilirsek, dikkat çekici tanıtım ve reklam yapabilirsek ve eğer pazarlama noktasında doğru yerlerde, görülmeye elverişli reyonlarda yer alabilirsek; başta ilimizin ve bölgemizin bütününün hak ettiği ilgiyi görebilir, umutla gelişmesi beklenen turizm alanında fark yaratabiliriz.  

         1900'lü yılların başlarında Coca-Cola yöneticileri rakiplerinden farklılaşmak istemiş ve "ürünü öyle bir ambalajda satmalıyız ki, insanlar karanlıkta bile ellerine bu şişeyi aldıklarında ya da şişe kırıldığında bunun bir Coca-Cola şişesi olduğunu fark etsinler." görüşünde birleşmişler. Bunun üzerine yeşil ve bombeli şişeyi tasarlamışlar. Coca-Cola'nın ambalajı da en az markası kadar değerli. Dünyada ilk patent alan bu ambalajı ile 100 yıldır rakiplerine üstünlük sağlayan firmanın yarattığı bu şekil, yumurtadan sonra en fazla tanınan ambalaj olma özelliğine sahip.

         Farklı olmalıyız ve mantığa değil duygulara hitap edebilmeliyiz.

          En önemli unsurlardan biriside yapılan tanıtımlarda iyi metinler kullanılması, insanlara dokunabilecek hikayelerin olmasıdır. Köroğlu Destanı gibi motiflerin sıklıkla işlenmesi ve çoğaltılması çok önemlidir. Görsel olarak karmaşık olmayan ve kullanıcı dostu bir portal, önceki ziyaretçilerin görüş, şikayet ve önerilerini, kısaca hikayelerini anlatabilecekleri bir platformun varlığı, bu ambalajın önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Son yıllarda dizi film çılgınlığı yaşanan ülkemizde, Yaşar Kemal'in "Üç Anadolu Efsanesi" adlı yapıtının birilerinin aklına gelip diziye dönüştürülmesini beklemek yerine, doğru kurum, vakıf ve kimselerce, doğru kişilerle temasa geçilerek, bu konuda ilimizde kaliteli bir dizi çekilmesi sağlanmalıdır. Bu süreç sonunda ortaya çıkabilecek başarılı bir dizi, sadece insanların duygularına hitap etmekle kalmaz, Bolu'nun görülmesi ve ziyaret edilmesi için de ciddi bir merak uyandırabilir. Benzer alternatif fikirler de oluşturulabilir.  

         Aslında genele bakıldığında, bölgemizdeki çoğu turistik ve ilgi çekici yer, en az bir defalığına yakın metropollerdeki gezginler tarafından zaten ziyaret edilmiş durumdadır. Burada üzerinde durmamız gereken konu, bu sayının artırılması, makro rakamlara ulaşılmasının nasıl mümkün olacağı ve daha da önemlisi gelen kişilerin bize nasıl faydalarının dokunduğu hususundadır.
    Özetle, bölgede servisi ve hizmeti sağlayanlar neler kazanır, resmi kurumlara nasıl etki eder, yerel esnaf para kazanır mı, halkın yaşam standartları ve gelir seviyesinde ne artıları olur gibi etkenler ön plana çıkacaktır.  

         Kısaca sıralamak gerekirse; Safranbolu, Yörük Köyü, Devrek, Amasra, Harmankaya, Güzeldere ve Samandere Şelaleleri, yine yakınlarda son yıllarda büyük değişim yaşayan Beypazarı, Mudurnu, Göynük, Abant, Yedigöller, Kartalkaya, Ilgaz, Gölcük ve daha aklıma gelmeyen onlarca doğa harikası, turist çekim merkezi (destinasyon) ile bu bölge, Ankara-İstanbul arasında, Bursa ve Kocaeli gibi nüfus potansiyeli yüksek şehirlere yakın bir mesafede yer almaktadır. Ürün paketleri oluşturulurken, çekim gücü yüksek bir bölge olmanın ve bu yakınlığın avantajlarını yakalamalıyız.

         Büyükşehirlere yakın olmak hem avantaj, hem de dezavantaj oluşturabilir. Kısa süreli veya günübirlik bir ziyaret için yakın olması avantajken, geçiş yolu üzerinde olmak ve arada kalmışlık dezavantaja dönüşebilir. 

         Bölgemizdeki görülebilir yer çeşitliliğinin, güney kıyılardaki Datça'dan Alanya'ya dek uzanan doğal ve tarihi güzellikler ile bile turistik açıdan mukayese edilebilecek düzeyde olduğunu söyleyebiliriz. Ancak gelen turiste vakit geçirtmek söz konusu olunca açık ara sınıfta kalıyoruz. Tabi en büyük etken deniz-kum-güneş üçlüsünün getirisi kitlesel turizm yapılma imkanı olmaması, haliyle binlerce yatağı olan otellerin bölgemizde yer almamasıdır. Üretmemiz gereken en akılcı çözüm ise alternatif turizm çeşitleri ile bu açığı kapatmamızdır. Ulusal pazarda 3.yaş turizmini (65 yaş üstü), uluslararası pazarda ise tam aksine genç turisti, sırtçantalıları (backpackers) hedef almak bu kapsamda başlangıç için doğru bir tercih olacaktır.   

          Öncelikle "arka bahçe"yi düzenlemeliyiz.

         Bugüne dek Bolu için pek çok tanıtım görmüşümdür. Genellikle, "Ankara'nın veya İstanbul'un arka bahçesi" şeklinde bir tabir kullanılır. Fakat ne yazık ki, bu arka bahçe bakımlı olmazsa, hazır olmazsa kimse gidip orada vakit geçirmek istemez. Burada sözü edilen her şey, altyapı oluşmadıktan sonra beyhude olmaktan öteye gidemez.
     
          O yüzden bu yazıyı belki de 2015 yılında, küçük bir ihtimal, pek çok eksiğimizi giderdikten sonra yazmalıydım. Ancak talebi oluşturacak arzı üretme işi kimi zaman eş zamanlı da gelişebilir. Sanırım bizim yolumuzda bu şekilde açılacak...

           Saygılarımla.

     

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Öğretmenler! Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak