BolununSesi; Halkın Gazetesi

Bütün Kabahat Gözlerimin!

Cumhur Bandakçıoğlu

    10 Eylül 2012

          Bolu'da geçirmiştik bayramı. Eş dost meclisinde çok sevdiğim Bolu'nun büyük esnaflarından bir kardeşim; Abi tespitlerin çok doğru ama her hafta eleştiri yazıyorsun bu da insanların senin yazılarını okumadan ön yargılı yaklaşmasına sebep oluyor, inandırıcılığınızı kaybediyorsunuz diyerek beni uyardı.      
          Aslında haksız da sayılmaz, her hafta eleştiri yazmak sadece olumsuzlukları görmek, çok da doğru bir yaklaşım değil. Ben de kendisine kısmen haklı olduğunu ama doğru ve başarılı çalışmaları da es geçmediğimi bilmesini söyledim. 
          İşte bu noktada,  sıkça kullandığım meşhur deyimin aslında ne kadar gerçekçi olduğu ortaya çıkıyordu; 'Tuvalette uzun süre kalan o malum kokuyu duymazmış.' Yani bunun Türkçe meali; Olumsuzluklara o kadar çok alışıyorsunuz ki, bir noktadan sonra kanıksıyorsunuz. Adeta bir tür Stockholm Sendromu yaşamakta Bolulular.
           Bolu ilçelerinden ve köylerinden çok göç almakta. Bu vatandaşlarımız belki görmediklerinden, belki bilmediklerinden, kendilerine sunulan yaşam alanlarının iyi olduğuna, daha önce yaşadıkları yerlere göre daha iyi şartlara sahip olduklarına inanabilirler ve bu inançla da yönetime ortak olabilirler.
          Çok kısa bir süre önce Bolu'da çocukluk arkadaşım, ağabeyim Murat Ayhan  bir motosiklet kazsı geçirdi. İş bilmez, vurdumduymaz kurumlar tarafından açılıp daha sonra mucurla kapatılan ve hiçbir uyarı işareti olmayan yol üzerindeki bir çukura motosikletiyle girerek düştü ve ciddi kırıklarla kazayı atlattı. Nerdeyse bir haftadır hastanede. Dün akşam D-100 karayolu eski Tekel binası önünde refüj üzerinde bulunan çim ve çiçekleri sulama sisteminden taşan ve yolun zemininde meydana gelen su birikintisi nedeniyle aynı yerde ikinci kez yine bir araç takla atmış. Yola yayılan ve zemini kaygan hale getiren su birintisi imiş kazanın tek sebebi. Kupkuru yolda giderken aniden bir su birikintisine girerek kazasız atlatarak bu tecrübeyi yaşadıysanız, bilirsiniz ve bana da hak verirsiniz. Eminim ki bu ve buna benzer Bolu'da sadece ihmal tedbirsilikden bir dolu bir sürü kaza oluyordur. Ve sorumlular ortada gönül rahatlığıyla dolaşabilmektedir.
         Bir göreve seçilmeden ya da atanmadan önce görev tanımınız iyi bilmek zorundasınız. Ben ihracat yapan bir firmanın müdürüyüm. Hiçbir zaman benden önceki müdür bunları yapmamış diye bugüne kadar ortaya çıkmadım.  Görevimi yerime getirmekle mükellefim. Bu bütün meslekler için geçerlidir. Fakat politik mesleklere sahip olanlar, kendilerine yanlış bir savunma geliştirerek; 'Benden önceki ne yaptı ki' gibi bir geçiştirmeyi kendilerine marş edinebiliyorlar. Bu ancak. Türkiye gibi henüz gelişimini sağlayamamış ülkelerde olmakta ve yaşanmaktadır. Daha önce söylediğim gibi, artık suyundan mıdır, havasından mıdır bilinmez, Bolu'da yapılan siyaset BOLU'ya minimum faydayı sağlayabilmektedir. Çünkü Bolu'da siyasetin adı 'Dar alanda kısa paslaşmalardır.' Az olsun benim olsun mantığıdır. Bu mantıkla da Bolu'ya kim gelirse gelsin o malum kokuyla bizleri yaşatmaya devam ettirecektir.
          Evet, Karaçayır Parkı güzel olmuş demiştik. Güzel ama yetmez demiştik. Onun da Türkçe meali, 'Keçinin olmadığı yerde Abdurrahman Çelebi' dir.
          Şehrimizden birkaç kesiti sizlere sunuyorum; 
    1- Doldurma hafriyat topraklar tam oturmadan zemin yükseltilerek yapılmaya başlayan Karaçayır Parkı'nda bir kış mevsimi geçtikten sonra inşallah çökmeler meydana gelmez diye düşünüyorum. Bunun dışında burada yapılan mühendislik, mimarlık ve de ustalık harikası 'Tak' lar. Tak taşıyıcı ayaklara denk getirilememiş. Olsun ne fark eder Bolulular'a çok bile. 
    2-Ağaçlar uzmanlar tarafından fazla budandığı için kurutulmuş.
    3-Yine birer mimarı harika olan garip süs havuzları!
    4- Bolu'nun en önemli noktasında Necip Fazıl Kültür Merkezi için yapılan havalandırma motorları ya da jeneratör! Tam bir görüntü kirliliği (Hiç kimse mi bunu düşünemez bunu alüminyum bir paravanla kamufle edelim diye?) 
    5- Modern Köprü, Belediye Meydanı ile Katlı Otopark arasında!
    6-  İstanbul'da yollara döşenen parke taşlarını gördükten sonra, gel bir de Bolu'da döşenenlere bak!
           Ne yapayım bütün suçlu gözler!

                                                            

     

     

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak