33 senedir Bolu halkı bu gazeteyi okuyor. Gazetemizdeki mesaj ve yorumlar, ne kadar çok okunduğumuzun KANITIDIR

Üçleme bölüm 1: Fuar – Emitt gerçeği

Fırat Oktar

    6 Ocak 2013

    Yoğunluk nedeniyle bir süredir ihmal ettiğim köşe yazılarına, üçleme ile geri dönmeye karar verdim.

    Köşe yazısının da üçlemesi olur mu demeyin, yaptım oldu...
    Bir ağa oğlu olmayabilirim ama, inanın bazı şeyler gerçekten yapınca oluyor. Yani yaptıktan sonra olduğuna karar verebiliyorsunuz. Önce bir şeyler yapmaya başlıyorsunuz ve başlarken yaptığınız şeyin sadece ne olduğuna değil, amacınıza odaklanıyorsunuz. Sonra birde bakıyorsunuz ki o şey, sizin düşündüğünüzden başka bir şey olmuş. Amaç ve niyet aynı olduktan sonra nasıl yaptığınızdan ziyade, ne sonuç ortaya çıktığıyla ilgileniyorsunuz. Bazen de iyi niyetle hiç istemediğiniz şekilde birilerini kırıp, üzebiliyorsunuz.

    Tıpkı, "kişinin özgürlüğünün, başkalarının özgürlüğünün başladığı yerde bitmesi" gibi, istemeseniz de birilerini mutsuz edebiliyorsunuz. Ancak asıl olan, inandığınız şey uğruna kendi ölçeklerinizde veya ötesinde, bunun için verdiğiniz savaş ve bunun sizin için anlamı..

    Bu kadar derinliğin sonrasında, yıkandığım sulardan bile sığ olan bir durumun bana anımsattığı ise, sonuçlarını düşünmeksizin veya hastalıklı bir alışkanlık gibi yıllardır katılıp, nitelendirmeyi ve efektif kullanmayı beceremediğimiz, buna rağmen şehrimizi umutsuzca tanıtmaya çalıştığımız ülkemizin sözde en önemli turizm fuarı EMITT gibi...

    Son dönemde kentimiz ve bölgemizdeki turizmle ilgili gelişmeleri yakından takip ettim ve ortaya bahsetmeye değer bulduğum üç önemli başlık çıktı. Bunlar;

    Fuar, Sağlık ve Kültür...   

    Bu bölümde, Emitt turizm fuarının bize artık neden bir yararı olmadığını anlatmaya çalışacağım.

    Açılımı ve Türkçe karşılığı "Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat" olan bu fuar 2013 yılının ocak ayında 17. Kez gerçekleştirilecek.

    Şehrimizin tanıtılmasını sağlamak amacıyla bu fuara katılımımız, son yıllarda "MARKA Kalkınma Ajansı" organizasyonu ile birlikte gerçekleşiyor. Sizlere daha önce bu kurum ile ilgili yeterli bilgi vermiştim. İlgili fuara yalnızca Bolu değil, MARKA'nın temsil ettiği, Yalova, Kocaeli, Sakarya ve Düzce' de dahil olmak üzere, 5 şehir olarak, birlikte katılıyoruz. Bu şehirler, ben coğrafi olarak pek emin olmasam dahi "Doğu Marmara Bölgesi" olarak geçiyor. Benim için, Bolu'nun hem coğrafi, hem doğal olarak tanıtımının "Batı Karadeniz" bölgesi içerisinde yer alması, bütünlük ve konsept olarak kulağa daha hoş gelir. MARKA, BAKKA ve BAKAB, bu bağlamda zaten bir koordinasyon oluşturmuş ve yaptıkları iş birliği neticesinde Doğu Marmara'nın yanı sıra, Batı Karadeniz'de yer alan tüm şehirleri tek salonda toplama başarısını göstermişler.


    Fakat ne olursa olsun, sonuçta yabancıların dediği gibi, yüzeysel ve yaşadığımız Dünya'nın gerçeği olan  "money talks" yani para konuşur. Bu sözün devamı "bullshit walks" diye gelir ancak o nu çevirmeyeceğim. Boşuna yapılmamış AC/DC şarkısı, film ve ünlü radyo programları... Bizim kültürümüzde, düdük ve paranın melodramatik ilişkisi de bu şekildedir. Bu belirgin olduğundan ve kabullenilesi bir gerçeklik olmasına karşın asıl "saf tehlike" düdüğü başkasına çaldırtmak üzere para verenlerdir.

    Geçen 16 yıl boyunca Emitt fuarlarının yarısından fazlasına katıldım. 3-4 defa katılımcı, diğerlerinde ise ziyaretçiydim. Ama açıkçası son birkaç yıldır bu fuara gitmemin tek sebebi arkadaşlarımı görmek istememden başka bir şey değil. Yıllardır turizm sektöründe yer alan birisi olarak, bir şekilde bu fuar vesilesi ile bir araya gelebildiğim arkadaşlarımla hasret gideriyorum. Sosyal çevremin dışında, otelci ve acenteci çoğunluğun oluşturduğu iş çevrem, her daim bu fuardalar ve bende bu sayede çoğunu ziyaret edebiliyorum. İşte benim için,
    Emitt fuarının bu gün geldiği nokta bu...

    Kimse de ben orada iş yapıyorum, benim için çok yararlı oluyor demesin. Bunu sektörün içindekiler bile demezken, hele bölgelerin tanıtılmasında görevli olan ve bu işin doğrudan ticaretinde yer almayan hiç kimse söylemesin.

    Emitt fuarının işlevsel yanlarını ve katılım halinde yapılması gerekenleri 2004 yılında, Vali ve Belediye Başkanı'mıza anlatmıştım. Fakat o tren artık kaçtı, fuarın çehresi geçen 8 yılda tamamen değişti.

    Bizler ise, bir panayırdakinden bile daha az ticari bakış açımızla, çoğu fuarla alakasız insanlardan oluşan Beylikdüzü Bölgesi nüfusunun karnını doyurmaktan, onlara çikolata vb. ikram etmekten ve hiç okunmamak üzere dağıttığımız broşür ve kitapçıklardan ileri gidemedik.

    Fuarı bilen ve katılanlar hak vereceklerdir. Benim gözlemim son 5 yıldır Emitt fuarında "profesyonel ziyaretçi" den daha fazla, dilimize şu an kazandırdığım "promosyonel ziyaretçi" geliyor artık bu fuara.

    Özellikle fuarın kurulduğu bölgedeki insanlar, sanki promosyon olarak dağıtılan ürünleri istila etmek üzere hazırlanmışçasına stantlara saldırıya geçiyorlar. Promosyonel ziyaretçiler... ?
    Şişirilmiş istatistiklerle, Emitt'i ziyaret eden onbinlerce kişiden kaç tane yabancı bir yatırımcıya veya ziyaret amaçlı bir turizmciye denk geleniniz var. Katılımcıları söylemiyorum, onlar da bu durumun en az bizim kadar farkındalar. Ancak lobisi sağlam bir fuar olduğu gerçek, yoksa ne bir yabancı katılımcı bulabilirsiniz, ne de bir turizm fuarında olması gerektiği biçimde bir işleyiş görürsünüz. Otellerle sözleşme yapmak, yeni acente ve tur operatörlerini tanımak üzere gelen profesyoneller ne yazık ki pek kalmadı...

    Eski türde bir pazar düşünün, satıcılar ve alıcılar olur, dükkan sahipleri elindekileri satmaya çalışır, gelen ziyaretçiler de alışveriş yapmaya gelir. 

    Emitt Fuarı gerçeği ise şu şekilde: Bir pazar düşünün satıcılar satmaya çalışıyor lakin ziyaretçilerde tezgahtar tarzında satmaya çalışıyor. Dükkan sahipleri birbirine satmaya çalışıyor. Yani kısacası herkes satıcı, kimse oraya bir şey almaya gitmemiş.
    Kayserililerin ataları olan Asur dönemindeki, Asur Ticaret Kolonileri Çağı'ndan beri bu kadar satıcı yoğun bir ortam görülmemiştir sanırım.

    Bu fuarın artık modası geçmiş, anlamı bitmiş ve iş olmaktan çıkmış olduğu gerçeğinin bilincine vararak, harcadığımız katılım bedellerinin savurganlık olduğunu düşünüyorum. Buna inanmayanınız varsa 24 Ocak 2013 te Tüyap' a beklerim. Gelin ve şehrimizin tanıtılması için verilen güzel emeklerin nasıl yağmalandığını görün.

    İki öneri olarak; Madem bu iş için harcanacak paramız var, alternatif fuarlar ve yurtdışında benzer katılımlarda bulunmak gerektiğini hatırlatmak isterim. İlgilenenlere itina ile bilgi verebilirim. Diğer önerim ise MARKA'ya; lütfen bu yılki fuar için  "ROI" çalışması yapın ve tahmini zor olsa da olabildiğince fuar sonunda bilimsel çalışma ile geri dönüşün, direk ve dolaylı istatistikleri sonucunda bu işin bize neler kazandırdığını biz turizmcilere açıklayın.

    Bu yıl Mart ayında benimde işlerimle ilgili katılacağım ITB Berlin fuarı için, şu anda fuar sitesinden, fuar süresince yapacağınız iş görüşmelerinin randevularını alıp, tanışacağınız meslektaşlarınızla şimdiden iletişime geçiyor ve diğer tüm ayrıntılar ile ajandanızı aylar öncesinden belirlemiş oluyorsunuz. Hem zaman kazanıyor, hem de orada avare gezmek yerine doğru bağlantılarınızı henüz fuara gitmeden kesinleştiriyorsunuz. Böylelikle rastgele ve tesadüfen iş yapacağınız bir yer değil, gerçek anlamda iş yapacağınız bir fuara katılmış olabiliyorsunuz.

    MARKA: gerçekten vizyonu güçlü, genç ve başarılı olan bir kurum ve umarım bu işlevsiz eski moda fuarcılık için ayırdığı mesai ve bütçeyi, kayıp olmaktan öteye taşıyabilir.

    Saygılarımla.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Öğretmenler! Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak