BolununSesi; Halkın Gazetesi

Üçleme son bölüm: Kültür Turizmi

Fırat Oktar

    7 Şubat 2013

         İlk iki bölümde, dünyaca ünlü olduğuna inandırılmaya çalışıldığımız turizm fuarımız EMITT ve yeni keşfimiz sağlık turizmi ile ilgili Bolu'da son dönemde yaşananlar üzerine düşüncelerimi aktarmıştım.
         Şimdi sıra; kendimce üçlemesini yaptığım konuların sonuncusu olan kültür turizmine geldi.
         Kültür turizmi ile alakalı olarak, şu an neleri doğru, neleri yanlış ve eksik yaptığımızı, bu konsepte dair doğru hedef kitleye ulaşılması için yapılması gerekenleri, bölgemizde sürdürülebilir turizm çalışması yapabilmek için dikkat edilmesi gereken noktaları ve bu üç konunun birbirine bağlandığı paydayı inceleyip, bir çıkarım oluşturacağım.
         Hatırlamanız veya bütün konuları okuyabilmeniz adına, önceki bölümlere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:
    Üçleme bölüm 1 : http://www.bolununsesi.com/icerik/aramahaber.asp?id=25076
    Üçleme bölüm 2 : http://www.bolununsesi.com/icerik/aramahaber.asp?id=25236
    Kültür turizmini, özet olarak tanımlamak neredeyse imkansız gibidir. Yapısal olarak bir mantık çerçevesinde "müzelerin, antik kentlerin diğer kültürel ögelerin, sahne sanatlarının, gündelik yaşayışın, kısacası bir kenti, köyü veya kasabayı bu anlamda turistlere tanıtmanın ifadesidir."
         Bu ve benzer tanımların yapılabilmesine rağmen, kültür kelimesinin genişliğinden ve bahsedilen ürünlerin durağan olmayışından dolayı tanımda farklılık ve çeşitlilik gösterebilir.
         Çünkü esas olan, sadece bahsi geçen kültürel geçmişi değil, aynı zamanda kültürel yaşayışı turistlere tanıtabilmektir. Profesyonel bir turist rehberi eşliğinde yapılan kültür turlarında, farklı konsepte dahil olan (örneğin Sağlık turizmi, Fuar turizmi, Spor turizmi vb.) programların içeriğine dahil etmenin mümkün olduğunu da hatırlatarak tanımın ve kapsamın genişliğini algılayabiliriz.
    Gelelim bölgemize ve Bolu'ya...
         Öncelikle şunu göz ardı etmemeliyiz ki bir turizmci için, Batı Karadeniz Bölgesi ve Bolu, özellikle kırsal kesimleri, yaşayışı ve değerleri ile kültür turizminde önemli rol oynaması beklenen bir konumdadır. Hem de metropollere, kalabalık nüfuslara, sanayi kentlerine bu kadar yakın olmasına rağmen, yine bu şehirlere, doğası ve kültürel özellikleri ile bir o kadar uzak ve farklı kalabilmektedir.
         Bizim yapmamız gereken ise, bu coğrafyada, bu şansı, pozitif anlamda kullanabilmektir. Artık bahsettiğim bölgelerdeki insanlar, yeşili, doğayı, oksijeni, avm lerin dışında bir hayatı, kalabalıktan, gürültüden, kirlilikten uzakta olabilmeyi çok özlüyorlar.
    Şehrimizle ilgili başta İstanbul olmak üzere yakınımızda bulunan büyük şehirlerdeki yaşayan tanıdıklarımdan Bolu ve yakın çevresi ile ilgili kültürel özellikleri, doğasının güzelliği, sakinliği, nostaljik yapısıyla ilgili övgü dolu sözleri sık sık duyuyorum.
         Haksız da değiller. Doğu Roma'dan Osmanlı'ya, İznik'ten Beypazarı'na, tarihi konaklardan ipek yoluna, tarihi yapılardan asırlık çınarlara ve Akşemsettin Hz.'den Köroğluna kadar kültür turizmi için önemli izler taşıyoruz. Birikme gecelerinden esnaf duasına, yöresel ürün ve lezzetlerden aksanımıza dek onlarca eşsiz özelliklere sahibiz. 
        Güzel işler yapmaya, doğru bağlantılara ulaşıp, altyapısal eksikliklerimizi giderecek kadar yakınız.
    "Binlerce kilometrelik bir yolculuk bile, tek bir adımla başlamak zorundadır."   demiş ihtiyar çocuk Lao Tzu.
         Yolumuz uzun, lakin her şey güzel olacak...
    Defalarca bu satırlarda aynı paralelde yazdığım bir şey var; "Hedef kitle çalışması yapacaksak, kültüre önem veren turist bulacaksak, pusula bize Asya Pasifik ülkelerini işaret ediyor, çünkü turizmin geleceği doğudan batıya hareketi getirecek."
         Geçenlerde elime bir istatistik geçti ve bu konuda doğru vizyona sahip bir anlayış geliştirdiğimiz kesinleşti. 2012 yılında Safranbolu'ya en çok turist Tayvan'dan gelmiş. Hemen ardından Japonya geliyor. Bu bir tesadüf değil, pazarın gerçeği.
         Bize gerekli olanı doğru yerde aramalıyız. Çok teknik bilgiye yer vermek istemediğim için, bu pazara yönelmemiz gerektiğinin nedenlerini tek tek gazetede anlatmayacağım. Fakat, şu kadarını söylemeliyim ki bize lazım olan tanıtım yatırımı ve turist getirme umutları EMITT gibi kabuğu uluslararası, içiyse ülkesel, hatta yöresel olan fuarlarda kesinlikle aranmamalı. 
    Kültür turizmi, sağlık turizmi ve tanıtım (fuar) çalışmalarımızın kesiştiği yerdeyiz...
         İstekliyiz, iyi niyetliyiz ama işi, iş bilenlere teslim etmiyoruz.
    Değerlerimiz var. Emek, zaman ve para harcıyoruz, yine de sonucun nereye varacağını bilemiyoruz.
         Değerlerimizin farkında olmamız gerektiğinin farkındayız.
    Ama değerlerimizin gerçekten farkında mıyız?
    Çetin Altan' ın sevdiğim bir sözü vardı; " İnsanlar değerli olmaya unuttular, önemli olmaya çalışıyorlar."
         Biz de önemli olmaya mı çalışıyoruz?
         En büyük hatayı nerede yapıyoruz biliyor musunuz?
         Oyunu onlar gibi, yani gerçek anlamda turizm şehirleri gibi oynamaya çalışıyoruz.
         Termalimiz varken spa yapmaya çalışıyoruz. Doğamız varken avm ye dönüştürmeye çalışıyoruz. Gerçeğimizi bırakıp, suni olmak istiyoruz.
         İstanbul veya Antalya olmaya çalışırsak her zaman kaybederiz. Kendimize özgü olanı unutmadan, başkası gibi olmadan başarıya ulaşmak bu kadar yakınken yolumuzu uzatmanın ötesine gidemiyoruz.
         Kendini tanıtabilmek için, önce kendini tanımalısın. Kendini anlatabilmek için, önce kendin olmalısın.  
    Kendi modelimizi oluşturmalıyız. Rotalarımızı belirlemeli ve yol haritamızı çizmeliyiz.
         Hep birlikte yürümeliyiz...
         Konfüçyüs'ün dediği gibi, "yolları ayrı olanlar birlikte plan yapamazlar." 
    Samimi değilsek, ortak akla sahip değilsek başaramayız.
         İnanmak zorundayız, ürünlerimizi objektif bir şekilde ele alıp ustalıkla işlemek ve bu yolda profesyonellere güvenmek zorundayız.
    Bugüne dek yanlışlar yapmış olsak dahi bize ait olanı kimse bizden daha iyi anlayamaz.
          Kimse, bizim değerlerimizin kıymetini bizden daha çok bilemez.
        Saygılarımla.
                                                                                         

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Şüphe etmek, bilmeye atılan ilk adımdır.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Bolu Oto Lastik