BolununSesi; Halkın Gazetesi

3 günde Dünya Turu... (Berlin gezi notları: 1)

Fırat Oktar

    9 Mart 2013

         Kendimi bildim bileli, şu Dünya'yı baştan sona gezip, her yerini görmeyi çok istemişimdir...
    Bundan 20-25 yıl öncesinde, en büyük hayalimdi Dünya turu yapabilmek. 
    Gelgelelim, o günden bugüne bu hayalimde çok bir şey değişmedi. Ancak ne yazık ki, daha çok yer var göremediğim.
    Gelecekte bir gün muhakkak, evden birkaç aylığına ayrılıp, geriye dönünceye dek, tek seferde gerçekleştireceğim bu hayalimi. 
    Çocukluğumda okuduğum Jules Verne'in "80 günde Devr-i Alem" kitabı belki bu duygularıma sebep, belki de içimde gün geçtikçe büyüttüğüm göçebe ruhum... Kim bilir...
    "Ne olacak gezince?" diye soruyorsunuz belki içinizden bana... İnanın, bende bilmiyorum bu sorunun cevabını. 
           

          Gezdiklerimden bana kalan, her dönüşümde biriktirdiğim hatıralarım...
          Bu hatıralar, beni öylesine mutlu ediyorlar ki, bu hissi kelimelerle tarif edecek yeteneğe sahip olsam, yazmaktan başka hiçbir iş yapmaya çalışmazdım sanırım. En derin duygularını anlatabilenler değil mi zaten en değerli armağana sahip olanlar. Biz çoğu zaman onları anlayamasak bile, onlar için daha bir güzel olsa gerek yaşamak.
    Daha fazla uzaklara gitmeden, şu kısa zamanda yapılan Dünya turumuza dönelim.
    Nasıl oluyor 3 günde Dünya turu hemen anlatayım;
    Yaklaşık 1 haftadır Almanya'nın başkenti Berlin' deyim. Buraya gelme nedenim, turizm sektörünün en önemli fuarı kabul edilen, ITB Berlin Fuarı'nı ziyaret etmekti. Nitekim, fuarın beni ilgilendiren dönemi olan, sadece profesyonel ziyaretçilere açık olan ilk 3 günü, bugün itibarıyla sona erdi ve bende böylelikle ziyaretlerimi bitirdim.
    Biraz iş bağlantısı, biraz eş dost ziyareti, yenilikçi ve yaratıcı fikirler, memleketimizi duyurabilme çabası derken yorucu bir fuarı daha geride bıraktım.


    Berlin Messe(Fuar) alanı onlarca salonu ile tam 160.000 metrekare büyüklüğünde. Kimi zaman bir salondan diğerine geçmek için servis araçlarını kullanmanız gerekebiliyor. Bir yanda fuar salonları, başka bir yanda konferans ve toplantı salonları, restaurantlar, cafeler ve bir de casino misafirlerine hizmet veriyor.
    180 civarı ülke bu fuarda yer alıyor. 200-220 arası ülkenin var olduğu gerçeğinden yola çıkarsak, bu rakam neredeyse tüm Dünya demek.
    Kuzey kutbu ülkelerinden, güney pasifik adalarına kadar herkes gelmiş kendi ülkesinin reklamını yapmaya çalışıyor.
    Türkiye, bu yıl gerçekten çok iyi hazırlanmış. Benim beklentimin çok üzerinde bir PR çalışması yapılmış. Kültür ve Turizm Bakanlığı'mızı ve emek veren herkesi tebrik ediyorum. Berlin'e ilk geldiğimden beri Türkiye reklamının yer almadığı merkezi veya turistik bir sokak görmedim.
    Neredeyse tüm tren duraklarında raket reklamlar, en önemli yerlerde billboardlar, fuar yolu boyunca tanıtımlar, kısacası olması gereken her yerde müthiş agresif bir reklam çalışması yapılmış. Dikkatlerden kaçması imkansız, birini gözden kaçırsanız diğerine muhakkak yakalanırsınız.
    Şimdi asıl içler acısı soruyu soruyorum:
    Peki biz neredeyiz? Bolu nerede? Batı Karadeniz nerede?
    Kalkınma ajanslarımız, İstanbul Emitt fuarında çok güzel bir gövde gösterisi ile ajansların ortak olarak kiraladıkları bir salonda yer almışlardı. Bu güzel bir çalışmaydı. Bu oluşum bile aslına bakarsınız oldukça yeni ve ümit vericiydi. Umarım önümüzdeki sene Londra WTM, Berlin ITB, Moskova MITT, Pekin BITTM gibi önemli fuarlarda yer almaya başlarız.
    Berlin ITB'de benim sayabildiğim kadarıyla, Valilik, Belediye ve Kalkınma Ajansları genelinde Türkiye'den yaklaşık 25 civarı stand alan katılımcımız vardı. Özel katılımcılar ve otellerimizle bu sayı 150 civarındaydı. İlimizi ve bölgemizi temsilen ne bir otelimizi, ne valilik ya da belediye temsilcisi olarak münferit bir katılımcımızı görmedim. Sadece Mudurnu Belediye Başkanı Sn. Mehmet İnegöl, İpekyolu Konseyi ile katıldılar. Bir de hemşehrimiz olarak Denizli Colossae Oteli'ni temsilen gelen Sn. Şeref Karakan ve Şanlıurfa'yı temsilen gelen Vali Yardımcısı, aynı zamanda Bolu İzzet Baysal Anadolu Lisesi'nden okul arkadaşım Sn. Oğuz Şenlik (fotoğrafta) fuarda yer alıyorlardı. En azından kendi memleketimden birilerini görmüş olmak güzeldi.
    Fuara gelmeden önce, sağ olsunlar Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü'müzden ve Doğu Marmara Kalkınma Ajansı'mızdan ilimizi ve bölgemizi tanıtan çeşitli broşürler almıştım. Yola çıkarken, yanıma taşıyabileceğim kadar, yani yaklaşık 10-15 kadar kit alabilmiştim. Bu kitleri, yaptığım görüşmeler neticesinde sadece işe yarayacağına inandığım noktalarda verebildim. Çeşitli tur operatörlerinin Türkiye rotalarına Bolu'yu eklemeleri için dil döktüm. Umarım önümüzdeki yıllarda bu tek kişilik halinden ötürü beyhude olan çabalarımın faydasını görürüz.
    Kıyıya vuran denizyıldızlarını geri denize atmak veya boşa kürek çekmek gibi gelecektir belki de...
    Ancak seneye, eğer yine şehrimiz bir şekilde orada olmayacaksa, ben bu sefer birkaç yüz kit hazırlayıp bakanlık veya tanıdık firmalara rica ederim kargoyu önceden taşımaları ve bana ulaştırmaları için... İşlerimiz iyi giderse belki kendi firmamızla bile katılırız.
    Kendini uluslararası, Dünya'nın 5. büyük turizm fuarı olarak lanse eden Emitt'in ötesine bakabilmeliyiz. Google da, dünyanın en önemli turizm fuarlarını bir de ingilizce arattığınızda karşınıza hangi fuarlar çıkıyorsa, onları hedeflesek daha iyi olmaz mı?
    Normal şartlarda Berlin ITB bizim fuarımızdan sadece 3 kat büyük, ama burada asıl dikkat edilmesi gereken nokta içerik ve hedef kitle.
    Bolu'nun turizm için sloganı ne? Kime sesleniyor? Ve en önemlisi, Bolu ne diyor?
    İşte tüm bunlar çok önemli...
    Örneğin; Slovenya'nın I feel sLOVEnia (Aşkı hissediyorum) sloganı bence, akılcı, güzel ve çekici bir slogan.
    Ziyaretçi fuarlarda alıcıdır. Katılımcı ise satıcıdır. Bu durum yüzyıllardır ticaret hayatında da böyledir. Siz bana bakmayın, benim durumum karışık. Fuar karaborsacısı gibi elimdeki kitleri dolaşarak tanıtmaya çalışıyorum. Stantlara alıcı gibi yanaşıp satıcı gibi ayrılıyorum. Bir nevi "Seksenler" dizisinin butik Ali'si rolündeyim yani.
    Emitt bizim için vizyonsa eğer, ziyaretçinin sayısı değil, hangi ülkelerden ve buyer olarak gelen (satın almak için) kimliklere sahip kişiler önemli. Tüm yabancıların tek bir salonda toplandığı değil, gerçek anlamda uluslararası bir fuar olması, başka kimlik altında yerel bir tanıtım alanı değil, Berlin'deki gibi 25 ayrı salonda 200'e yakın yabancı katılımcı ülke olması önemli.
    İşte bu yüzden insan, kendisini 3 günde Dünya Turu yapmış gibi hissediyor.
    Saygılarımla.
                                                                                                                 

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    İşsiz adam durgun su gibidir, bozulup kirlenir.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak