BolununSesi; Halkın Gazetesi

Şiirin Babası...

Muharrem Demirel

    28 Haziran 2013

    "Bahçelerde patlıcan,

    Bu ne biçim merdiven.

    Ben gidiyorum Mersin'e,

    Yaşasın 19 Mayıs."

    Bu ne?

    Şiir!

    Ben yazdım.

    "Bu ne biçim şiir?" derseniz; "Haklısınız" derim.

    Ama Bolu Belediyesi'nin düzenlemiş olduğu, "İpek Yolu Şairler Buluşması"nın adı, ORGANİZASYON oluyorsa; Benim yazdığım da şiirin babasıdır derim.

    Bu konu ile ilgili yazmayacaktım ama basında çıkan "... TÜRKSOY, Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği'nin organizasyonunda, Türk Dünyası Belediyeler Birliği ve Bolu Belediyesi'nin katkılarıyla İpek yolu Şairleri Necip Fazıl Kültür Merkezi'nde şiir gecesi düzenledi. Geceye, Bolu Vali Yardımcısı Ömer Eru, Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Emine Davarcıoğlu, İl Sağlık Müdürü Mahmut Arık, Türk Ocakları Bolu Şube Başkanı Hüseyin İka ve ÇOK SAYIDA VATANDAŞ katıldı..." haberini ve süslü açıklamaları görünce, "üzmek pahasına da olsa yaz" dedim kendi kendime.

    Basından takip ettik, erkenden de Necip Fazıl Kültür Merkezine gittik.

    Gittik ki, iyi bir yer bulalım ve Türk Dünyasının Şairlerini gönlümüzde yaşayalım.

    "...Benim vatanımın sınırları Edirne'de başlayıp Kars'ta bitmez!
    Hazarımın hürriyet, hürriyet diye çırpındığı kıyılardan başlar,
    Taa Viyana kapılarında biter.
    Ağlama ey gözleri bulutlu yar
    Kur, Aras coştukça,
    Tuna, Volga taştıkça
    Benim türkülerim söylenecek,
    Benim şiirlerim okunacak.
    Hazar çalkalandıkça
    Benim ay-yıldızlı bayrağım dalgalanacak.
    ......
    Bu şarkılar, türküler
    Türkü söyler türküler
    Yaşar kalpte ülküler..."

    diyerek devam eden,"Şeyh Şamil" şiirinden esinlenelim, Dedem Korkut la toy toylayalım, soy soylayalım.

    Bütünleşelim, helalleşelim, dertleşelim, Çin Seddini aşalım Kür-şad ve 40 yiğidi ile kucaklaşalım.

    Dün ayrı düştüğümüz soydaşlarımızla bugün, "SEN, BEN, O YOK, BİZ VARIZ." diyerek, köklü geçmişimizden, güçlü geleceğimize doğru koşalım.

    Altaylara, Tanrı Dağlarına gidelim,

    "...Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
    Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
    Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
    Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?..."
    diyen Necip Fazıl Üstadı, yad edelim.

    İstedik ki; Kırım Tatarı İsmail Gaspıralı Beyefendinin,"Dilde, Fikirde, İşte Birlik" sözünü hatırlayalım.

    "Can ağalar, sizge dua amanat"şiirinin yazarı Kazak Milli Şairi, Abay Kunanbayoğlu'nu  analım.

    Bahtiyar Vahapzade ile Azerbaycan'a varalım.

    Kırgızistan'ı, Özbekistan'ı, Başkurdistan'ı,

    Gagavuz'u, Kerkük'ü, Kosova'yı,

    Yakut'u Altay'ı,

    Şairlerimizin gönlünce, gördüğümüzce yaşayalım.

    İstedik de...

    Görsellik yoktu, organizasyon bozuktu.

    Ayıp pek çoktu.

    Programın içi de boştu.

    Aynı soydan gelen insanların İpek Yolu Şairleri Buluşması'nda salonda kimseler yoktu.

    Bu programa şiir konusunda, Dış Türkler konusunda hassas olan yerlere davetiye gönderildi mi gönderilmedi mi onu da bilemem.

    Ama bildiğim ve gördüğüm bir şey var ki;

    Basında çıkanın aksine, salonda bir avuç insan ve basından da sadece, Sayın Mustafa Namdar, Sayın Yüksel Gültekin, Sayın Hamza Canbaş, Sayın Mustafa Cop ve Şairimiz, Sayın Tuncay Demir vardı.

    Program sonrası yapılan süslü lafları dinlerken Feyyaz Tokar'ın; "Sevgiyi göstereceksin dostum, söylemek yetmez."dizeleri geldi aklıma.

    Kısacası; 'Hazar'la Abant'ı, Tuna ile Büyüksu'yu kucaklaştıralım, derken Kuruçay'da boğulduk...

    Yazık...

                                                                                                                       

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Şüphe etmek, bilmeye atılan ilk adımdır.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak