Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Savaşma barış

Esra Yıldız

    15 Ağustos 2013

       Şu ara birçok yerde dillendirilen iki söyleme takıldım.

       Biri namı değer "varlık barışı", diğeriyse "nereden buldun" kavramı.

       İki ucu b.klu değnek...

       Diyeceksiniz ki; bunların arasında nasıl bir bağlantı var?

       Öyle bir var ki; hem de daniskası.

       Bugünlerde yazılı ya da görsel basında bas bas bağırılıyor; "Varlık barışında süre uzatıldı." diye.

       Dikkat edin, "varlık barışı". Bu konuda savaş var ki; barış isteniyor.

       Savaş ki; ne savaş!

       Anladığım kadarıyla bu işin özeti şu; vergisi verilmemiş paran ya da taşınmazın varsa, ver devlete üç beş kuruş, bunları akla.

       Yani vergisi verilmemiş, kayıtsız varlığın varlık sebebi; savaş.

       Getirip üç kuruşa ibraz ettin; barış.

       Devlet para toplayabilmek için; geçmişte peşine düşmesi gereken varlıkları affederek, böyle bir kolaycı yöntem geliştirmiş. Ve ilginçtir, hep de "Bu seferki son." diyerek.

       İstenilen para gelmeyince, uzat babam uzat. Ta ki gelinceye kadar...

       Asıl olan, bu konuda ahlaklı ya da eğitimli olmak. Seviye bu değilse, bu kaçak varlıklar için zamanında önlem almak devletin birincil görevi. Böyle olsa; ne savaşa gerek var, ne de barışa.

       Peki, nedir bunun ilk formülü?  Değneğin diğer ucu, yani bir türlü yasalaşmayan "nereden buldun" yasası.

       Yıllardır birileri dillendirilir durur, ancak bir türlü dosya aralarından çıkıp yasalaşamaz.

       Belki de korkulur ya da işe gelmez.     

       O yasalaşmayı beklerken; her nedense, aklanmayı bekleyen kara varlık meclis tarafından sürekli aklanmaya çalışılır.

       Memuru, işçisi, ücretlisi ücretinden vergisini tıkır tıkır öderken; "Vergi kaçırmıyorum, vergiden sakınıyorum." ya da "Kırkta bir zekâtını verdim." diyerek vicdanını rahatlatanlar; vergilenmemiş kazançlarıyla servetlerine servet katarlar.

       Aslında ödedikleri beş on yıllık vergi toplamlarının karşılığındaki kazançlarından, altlarındaki arabanın ücretini bile karşılayamazlar.

       Paraları, pulları, villaları, arsaları, bağ ve bahçeleri hariç...

       Ama her nedense, görünen köy kılavuz istemezken, aldığı vergiyi bilen devlet; bu kısa zamanda büyüyen varlıklar için, bir türlü "Nereden buldun?" diyemez.

       Diyeceğine, yıllar sonra "Getir kara varlığını, üç beş kuruşa kayda sok da rahatla." diyerek köpüğü ortadan kaldırıverir.

       "Nereden buldun?" "Sana ne! Kayda soktum." İşte bu kadar...

       Kanun yapıcılar belli.

       Şimdi bir düşünelim. Neden yıllardır varlık affı çıkar da "nereden buldun" çıkmaz?

       Onlar zembille inmedi ki; şu bizim kanun yapıcılar.

       Zamanımızda parada, pulda, güçte bunlarda... Güçlü olan da kanun yapıcı sıralarında...

       Dışardaki yandaşlarıysa, her türlü örgütün başında...

       Nereden buldun diye sorsalar, ilk cevabı kendi ve yandaşları verecek.

       E öyleyse; "nereden buldun" sümen altı, "af" ise yürürlükte.

       Yemeye, yedirmeye devam.

       Nereye kadar?

       Vergiden sakınma şansı olmayan ücretliler patlayana ya da ilahi adalet kapıyı çalıncaya kadar...

                                                                                  

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Büyük adamların hataları güneş tutulmasına benzer, onları herkes görür.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak