CHP Kongresi

      2014 Yerel Seçimleri'ne en hızlı giriş yapan şehir şüphesiz ki Bolu olmuştur. Bu hızlı girişin arkasında yatan gerçekler bana göre; Bolu Belediyesi'nin başarısız grafiği, AKP iktidarındaki yıpranma, Uzun yıllar aradan sonra gelen, milletvekilliğini pozitif getirileridir.
      12 Eylül 1980 İhtilali'nin en büyük piyangolarından bir tanesi CHP'ye vurmuş,  deyim yerindeyse parti tarumar olmuş, siyasi yasaklarla beraber sol kulvarda yeni figürler ortaya çıkmış sonuç olarak ta CHP ve türevleri içinde hiç bitmeyecek iç çekişmeler bugüne kadar gelmiştir. Görünen o dur ki bundan sonrada devam edecektir. Her ne kadar parti içi çekişmeler demokrasi zenginliği olarak dışarıya lanse edilse de, CHP'de biat kültürü yoktur denilse de, şahsi bakış açım, bunlar züğürt tesellisinden öte laflar değildir.
      12 Eylül 1980 tarihinin getirileriyle birlikte madden ve manen aç ve fakir bir toplum haline dönüşen halkımız, gönül zenginliğini bir kenara bırakmış, şahsi çıkarlarının ve fikirlerinin doğruluğuna inanarak kendi rüyalarının peşinden koşmayı tercih eden bir topluma dönüşmüştür. Bunu yaşam çarkımızın her dişlisinde görebiliriz. Türkçe meali 'elinde bir bardak sütü olan kendini mandıra olarak görmeye başlamış', başta dürüstlük olmak üzere, birlikte düşünmek, kendini karşı tarafın yerine koymak gibi kavramalardan git gide uzaklaşmıştır.
      Geçtiğimiz Pazar günü yapılan CHP il kongresi de parti iç çekişmelerin finali sahnesine dönüşmüştür. Bu manzaranın sorumlusu olarak karşımıza ister istemez CHP Bolu'nun 1 numarası Milletvekilimiz Sn. Tanju Özcan çıkmaktadır. Nasıl ki kongre de olduğu gibi herkesi tek tek kucaklıyorsa, bu kucaklamaları bütün yapılan kongreler öncesinde içten bir şekilde yaparak birlik ve beraberliğin yolunu açabilir, Belediye başkan adaylığı sürecini daha profesyonel yönetebilir ve de bu kongreden çok daha güçlü çıkabilirdi.
      Kongre sonrası çıkan haberleri, köşe yazılarına ve yorumlara göz gezdirdim. Kongre ile ilgili en uzun köşe yazısını, Bolu Gündem Gazetesi'nde Süha Alpaslan abimiz yazmış. Birazda eşinin adının, Sn. Milletvekilimizin desteklediği listede olması sebebi ile olsa gerek, seçim sonucundan memnuniyetsizliğini dile getirmiş. Karşı tarafa yüklenip, delegeleri ciddi olarak suçlamış. Diğer taraftan kendi yazısındaki 'Her seçimin bir galibi, bir de mağlubu vardır' tespitine rağmen, seçim sonucunu kabullenmek istemezcesine kendisiyle çelişkiye düşmüş. 
      Seçimle ilgili haberlere yapılan yorumlarından bana göre en önemlilerinden bir tanesi, hemen hemen her yaptıklarını sosyal medya da paylaşan Sn. Vekilimiz, Sn. Yıkılmaz ve de Sn. Mısırlıoğlu, il kongresinin sonucuyla ilgili ne yazılı, ne de görsel bir paylaşım yapmamasına dairdi ki, gerçekten yapmamışlardır doğrudur. Üzülerek söylemeliyim ki bu durum bile 'muhalif hareket' olarak adlandırılan hareketin haklılığına onay vermektedir.
      Bu partiye madden ve manen yıllarını vermiş, çizgisini asla değiştirmemiş, il başkanlığından kendisine en ufak bir çıkar ve beklenti hesabı olmayacak Kazım Karsu Amcamız'ı tebrik ediyorum. Daha önce belirttiğim gibi Haşim Ulusoy Amcamız da en az Kazım Karsu Amcamız kadar bu görevi layıkıyla yapabilecek güce sahipti. Sadece taraf olarak algılandığı ve bu algıyı değiştirmediği için seçimi kaybettiğini düşünüyorum. Belki de değiştirebilseydi karşısında bir rakip bile olmayacaktı.
      Bolu'nun mevcut siyasi yapısını asla unutmamalıyız. Bolu'da milletvekili, belediye başkanlığı seçimlerinin sosyal demokratlar tarafından kazanıldığı dönemleri incelersek karşımız şu gerçekler çıkar. 1.- Türkiye genelindeki siyasisi rüzgâr 2.-İktidar partilerinin yıpranmışlığı 3.- Karşı tarafta oy bölünmesi ve karşı taraftan oy alabilme yüzdesi. Bunların dışında kişisel başarıyla seçimden galip çıkmak Bolu gerçeklerinde hayali bir kavramdır.