BolununSesi; Halkın Gazetesi

Derya.. Sığır Kuyruğu.. Gazez Paşa.. Emin Akman..

Erdoğan Mühürcüoğlu

    20 Ekim 2014

    İnternetin gözünü seveyim.. 'Alooo! diyorum gençler gibi; 'n'aber millet..! Herkes patır patır dökülüyor.. Bitişik daireden de, Avustralya'dan da aynı anda geliyor cevap; 'nası olalım, iç güveysinden hallice.. Bir tıkla, istediğin gazete karşında.. Belgeseller, haberler, spor, magazin her şey var.. Adam 80 yıl yaşamış, öleli de bir o kadar yıl olmuş, bir tıkladım 'şak' diye çıktı geldi.. İsim benzerliği mi acaba dedim, bi daha tıkladım; vallaha Necip Şerbetçi, bi daha tıkladım Şadiye Baykan.. Bolu'nun en ünlülerinin çocukluk fotoğrafları.. Teknolojiye bakarmısınız? Alaburus traşlısı, askılı pantolonlusu.. Sokaklarda çember çevirip, ip atladıkları yaştalar.. Doğan İleri, Nazım Süvarierol, Bedia Tekmen (İleri) Hatice Gökçesu, İhsan Kıygı.. İlginç..
    ***
    Derya..
    Hanım Bolu'da ya, köşedeki pastahaneden sabahları açma maçma alıyorum, simit falan.. Tezgahtar kızla da ahbap olduk, her gün ayak üstü havadan sudan konuşuyoruz.. Bugün tam çıkacam 'çok güzelsin kız' dedim 'adın neydi? 'Derya' deyince yıkıldım.. Telefonda hanıma da anlattım.. 1980'li yıllar.. Münih nüfus idaresindeyim, kızı nüfusa kaydettirecem.. Alman memur 'olmaz! diyor 'hayatta olmaz, bu ismi çocuğa veremezsiniz.. Neden? 'Çünkü Türk Devleti buna müsaade etmiyor' Türk devleti deyince ürperdim, 'Yapma ya! dedim 'niye etmiyor..?
    ***
    Bizimkiler bir katalog vermişler Almanlara 'bizden bi gelen olursa bu katalogtaki isimlerden koydurtma..! 'Tamam! demiş onlar da; ne desinler..? Memura; 'kardeşim sen benim çocuğuma ne karışıyorsun' diyorum 'ben çocuğuma kötü bir isim koyar mıyım? 'Haklısın ama' diyor 'Bu kitapçığa 'Derya' erkek ismi olarak yazılmış.. Ne olacak peki? dedim 'Yok mu bunun orta yolu? 'Var ! dedi.. Ben gidip Almanları mahkemeye verecekmişim; mahkeme sorup soruşturacak bi karara varacakmış..
    ***
    Ölme eşeğim ölme.. Türkiye'den alışkınız, on yıldan önce biten dava mı var..? Hemen gidersem adliyeye, öğle paydosundan önce dönermişim.. Şaka sandıydım meğer doğruymuş.. Dilekçeyi verdiğim Hakim beş dakkada verdi kararını; 'Çocuğa o ismi koyamazsın, ilerde onu rahatsız edecek bir isim koyamazsın.. 'Yahu delirtmeyin adamı, komşumun çocuğu var adı 'Mernuş' diyorum 'yedi uyurlar' dan ilham gelmiş onu koymuş adam.. Olsun diyor, Mernuş ismi listede yok, o koyabilir ama sen koyamazsın.. Öyle mi? O zaman da ben sizin taaaaaaca...!
    ***
    Sığır Kuyruğu..
    Akçay'da sabah yürüyüşü yapanların kullandığı bir yol var, ve o yolun tam ortasından geçtiği bir de köy, Kızılkeçili köyü.. Yürüyüş yapanlar dönüşte o köydeki çay bahçesinde oturup kahvaltı yapar yorgunluk atarlar.. Çok güzel bir yer, çıkar at terlikleri, kendi bahçendeymiş gibi dolaş.. Akçay'a yeni geldiğimizde, pek yanaşamıyorduk.. Herkes sucuklu, köfteli, ballı, kaymaklı kahvaltılar yaparken; elimizde çubuk krakerlerle geçiyorduk oradan..
    ***
    Bu hafta arkadaşlarla orada otururken patron'a köyün isminin nereden geldiğini sordum.. İnsan köyüne Keçi meçi gibi zambur zumbur bir isim koyar mı allah aşkına' dedim.. Keşke demeseydim.. Bir bozuldu adam, bir celallendi.. 'soru mu yani şimdi bu? dedi, 'ne varmış köyün isminde..? Anlattı bir şeyler.. 'Halis muhlis Türk köyüdür burası hemşerim' diye de bitirdi.. Bir dövmediği kaldı.. 'Biz ne dedik, biz başka bir şey mi dedik? Müşteri sana bi soru soruyor, Hee de geç.. Hiç görmemiş Bolu'yu.. 'Görme zaten' dedim içimden 'git, hangi cehenneme gideceksen..
    ***
    Adamlar devamlı yazlıkçılarla birlikte olduklarından olsa gerek, özgüvenleri acaip gelişmiş.. Böyle omuzlar düşük, burun havada, hep ileri doğru bakışlar falan.. Adam 1.50 boyunda, karşısındaki 2 metrelik adama 'ne diyon lan sen; döverim bak seni! diyor.. Bi fırça da dönüş yolunda İsmail abi'den yedik 'uzatma dedikçe uzatıyosun! diyor o da.. 'kapat, eşeleme dedikçe 'Kızılkeçili' diyorsun.. Peki Bolu'daki Kızılağıl'ı niypacuz? Sığır Kuyruğu'nu niypacuz..?
    ***
    Abboooooow ! Sığır Kuyruğu ne ya..? 'Sığır Kuyruğu' da Bolu'da bir köymüş.. Vay anam vay.. Bilsem ağzımı bile açmazdım.. Hadi Kızılağıl'ı geçtim de, Sığır Kuyruğu ne arkadaş? Bir adam da çıkıp demedi mi 'Bu ne biçim bi isim? Muhtar, İhtiyar heyeti filan? Başka isim mi kalmadı..! Bir de kuyruğu var tövbe estağfurullah..
    ***
    Seben tarafındaymış bu köy.. Köylüler sığırların kuyruğundan kapı kolu gibi bir şey yapıyor, onunla açıyorlarmış kapılarını.. Köyün ismi oradan geliyor.. İnternette Tatar Ali Amca'nın demesi öyle.. Köyün, Söbelen, Kanlıca ve Ayıfos mantarları da çok meşhurmuş .. ..

    Ahmet Paşa..
    Bugün İnternette bir yazı okudum.. Kırk sene önce Hilmi Fırat, Kemal Kayacan, Celal Eyiceoğlu gibi paşaların yanında askerlik yapan biri anlatıyor.. Yazı özetle şöyle..
    ***
    'Bir de benim arslan yürekli paşam Ahmet Gazez vardı.. Hiç unutamadığım bir gün; duygularımın coştuğu, kendimi yalnız, çaresiz, hissettiğim bir bayram günü.. Çarşı izininde, amaçsızca dolaşıyorum Ankara sokaklarında.. Birden aklıma hiç olmayacak bir şey geldi; Ankara'da tanıdığım tek bir kişi vardı, ona gidecek elini öpecek boynuna sarılacaktım.. Babam niyetine anam niyetine..
    ***
    Sora, sora bulduğum evin kapısını, elimde bir kutu lokum, heyecanla çaldım.. Genç bir kız açtı.. İçerden 'kimmiş kızım? diyen tanıdık sese 'bir asker ! diye karşılık verdi genç kız.. Bir kaç saniye sonra da Tümamiral Ahmet Gazez kapıdaydı, karşı karşıyaydık.. Bir eli omzumda, gözlerimin içine bakarak 'Hoş geldin! delikanlı' dedi 'seni tanıyamadım ama geç bakalım içeri..' Lokumu uzatıp elini öptüm.. 'Şöyle okkalı bir kahve yap kızım' dedi 'asker arkadaşım gelmiş..
    ***
    Dergide okuduğum bu yazının sonunda Gazez'lerden gelen yanıt da var.. O da şöyle; 'Mert, dedesi ile ilgili yazınızı okumuş bize de haber verdi.. Ahmet Gazez'in iki kızı, eşi ve damatları olarak biz de ona layık birer yurttaş olmak için yaşam mücadelesine devam ediyoruz..'

    Emin Akman... 
    Bu yazı 1980 darbesini hatırlattı bana.. Rahmetli Emin Akman, Ali Yanardağ ve daha bir sürü kişinin tutuklandıkları yılları.. Emin Abi'nin Türk Hava Kurumu'nda bu konu ile ilgili anlattıklarını dinleme fırsatım olmuştu.. Tutuklanıp Gölcük'e gönderilmek istenmesini, eşi ve oğlu İsmet'in panikleyip sağa sola koşturmalarını, Ankara'da Ahmet Gazez Paşa'ya onun ricasını kıramayacağı Ayşe Hanım vasıtasıyla ulaşmalarını.. Ayşe Hanım'ın Gazez Paşa'nın arkadaşı Albay Cemal GÖKÇE'nin eşi olduğunu, Gazez Paşa'nın 27 mayıs ihtilalinin olduğu sabah kendisinden daha alt rütbede olmasına rağmen Albay Cemal Gökçe Bey'in evine gidip 'Ne yapacaz Cemal? ortalık karışık gidecek miyiz mesaiye? diye soracak kadar yakın olduklarını..
    ***
    Ayşe hanım Ahmet Paşa'ya konuyu anlattığında 'Anladım, Ayşe Hanım' demiş 'sen git şimdi, merak etme ben araştıracağım bu konuyu.. O gittikten Sonra da ilgilileri aramış hakkaten 'Yahu' demiş 'siz ne yapıyorsunuz? Emin Bey de, diğerleri de benim yakından tanıdığım; eşraftan, çalışkan ve sosyal insanlardır. Bolu'da ne kadar dernek, cemiyet varsa, ya başında ya da kurucuları arasındalar.. Yapmayın..!
    Sonra? sonrası Happy end..!
    ***
    Maruzatımız bundan ibaret.. Hoşça kalın..***
    Maruzatımız bundan ibaret.. Hoşça kalın..


     

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Bir milleti hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum olarak yaşatan da, köleliğe, yoksulluğa düşüren de eğitimdir.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak