Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Hayırsever.. Fobi.. Eşek yarışı.. Fahri Bilge..

Erdoğan Mühürcüoğlu

    2 Mart 2015

          Hayırsever.. Fobi.. Eşek yarışı.. Fahri Bilge..
          Sağ elin verdiğinden sol elin haberi olmayacak' diyor abi, ve 'soruyorum sizlere? diye devam ediyor; 'savaşlardan, kıtlıklardan, kıyımlardan geçen bu millet nasıl oldu da ayakta kalabildi? Sorduğu soruya yine kendi cevap veriyor; inancımız, yardımseverliğimiz ve sosyal sorumluluk bilincimiz sayesinde tabii ki..'
    ***
          'Ulan! dedim 'vallaha helal olsun bize.. 'Bugün hangi siyasi eğilime sahip olursak olalım, mesele hayırseverliğe geldiğinde, birbirlerimizle yarış halindeyiz.. Yabancıların bir türlü çözemediği yardımlaşma anlayışımız sayesindedir kiiii, büyük bir millet olmanıııınnn.. vataaan, milleeettt ve de Sakaarryaaaa..! (Sakarya deyince de hemen Bolusporlu Recep geliyor aklıma)
    ***
          O kadar duygulandım ki, az kaldı ağlayacam.. Milli duygularım kabardı, içimden marşlar falan söylemek geliyor 'yer ateş, gök ateş, şanlı piyadeeee..! bir tek onu biliyorum zaten.. Özgün Salman komutanım öğretinceye kadar mahfoldu Isparta'da.. Kendisi sayfamda ekli, yalansa yalan desin..
    ***
           Ben her zaman gazete almam, İnternetten okurum gazeteleri.. Ama dün kıydım paraya aldım bir tane.. Hanım yok; yemek yerken gazete seriyorum masaya, kolaylık oluyor.. Hem okuyor hem yemeğimi yiyorum.. Tam masayı toplayacam tabağın kenarında bir haber? Uluslararası bir kuruluşun 135 ülkede yaptığı 'En hayırsever ülkeler ' araştırmasının sonuçları.. Keşke görmeseydim.. Habere göre Hırvatistan, Karadağ, Ekvator Filistin, Venezuela ve Yemen gibi ülkeleri açık ara geride bırakmışız.. (Hürriyet 27 Şubat Cuma)
    ***
           Bu ülkeleri açık ara geride bırakmışız derken, altımızda sadece onlar kalmış.. 135 ülkeden 128'nciyiz.. Hani; savaşlardan, kıtlıklardan, kıyımlardan geçen bu millet; inancı, yardımseverliği ve sosyal sorumluluk bilinci sayesinde ayakta kalabildiydi? Bu ne şimdi?.. En katı kalpli ülkeler arasındaymışız.. Eşi dostu, konu komşuyu umursamayan 135 ülke arasında baştan 7'nci.. Bir düşünür 'şu fani dünyada ne kadar az okur, ne kadar az şey bilirsen o kadar mutlu yaşarsın' demiş..
    ***

           FOBİ..
           Çocukluğumun kabusuydu kapalı alanlar.. Ölüp ölüp dirildiğim yerlerdi.. Şehir sinemasından kaç defa kaçtım filmin yarısında.. Bugün bile hep kapıya yakın yerlerde oturuyorsam bundan.. Deprem olur da kaplıcada sıçan gibi bir köşeye sıkışır kalırsam korkusu.. Gider tahta kapının olduğu yerde beklerdim.. Arkadaşım kekeme Mehmet'in babası 'Kapa şu kapıyı, buz gibi ettin içersini kerhanacı' dese de beklerdim.. Berber Mustafa amcayı hatırlıyor musunuz..?
    ***
           Evvelki gün doktor; 'MR çekecez' deyince yıkıldım.. Nasıl titriyorum.. Bu kadar test, tahlil yetivesin hocam diyorum, bu da olmıyvesin.. Doktor'un derdi 'günahı boynuna' hastane para kazansın.. Cihaz; ekmek fırını gibi bir şey.. Kayserili teknisyene "Ters girsem olmaz mı? diyorum 'başım dışarda kalsa? Bildiği halde "Neden?" diye soruyor.. 'Korkuyorum da ondan, cihazın içinden çıkamayacam gibi geliyor bana.. 'Allah canıyın almasın' diyor 'ondan mı korkuyon? Ben kurtarırım seni..'
    ***

           EŞEK YARIŞI..
           Yılda iki defa at yarışları iki defa da eşek yarışları yapılıyormuş Bolu'da.. Yarışlardan önce Belediye önünde toplanan eşekler, davul zurna eşliğinde Karaçayır'a yürüyorlarmış.. Acaip ilgi görüyormuş bu yarışlar.. Bence en iddialı eşekler Akpınar'dan 'Duman'ların eşekleridir.. Çünkü bilumum eşek alım, satım ve taahhüt işlerini en iyi onlar yapıyorlardı eskiden.. (eşek cambazlığı)
    ***
           Hatta bir yazıda da anmıştık Duman'ların Mehmet amcayı.. 'Nurettin'in çay bahçesine de gideriz' demiştik.. Oturur dört çay söyleriz kendimize.. Eşşek cambazı Mehmet amcayı evine götüren; at arabası da geçer belki önümüzden.. Sarhoş olduğu için düşmesin diye yatırıp bağladıkları araba.. Gerçi onun bir kere bile düştüğüne şahit olmadık biz.. Bırak düşmeyi; elinde ispirto şişesi ile doğrularak arabacıyı fırçaladığını biliriz.. 'İlerden sağa döneciydin cenabet İsmail..!
    ***
           Nerde kaldıydık? Eşekler diyorduk.. Bu yarışları her yıl tertipleyen kişi de Tahsildar Abdullah Efendiymiş.. Herkesin var bir deliliği Dr. Zihni Ülgen ile kardeşi Mustafa Talat'ın hobi'si de at yarışları.. Onlar da yılda iki defa Karaçayır'da at yarışları düzenliyor.. Düşündüm de;1960 yılı sayımında bile şehir nüfusu sadece 13.740 kişi.. Helal olsun, vallahi bravo..
    ***
           Karaçayır'da dört nala giderken tökezleyip yuvarlanan eşekler mi ararsın, koşuyu yarıda kesip inadı tutan yürümeyenler mi.. 'Haram olsun sana yedirdiğim samanlar' diye eşeklere edilen hakaretler mi..! Bu işlerle bir alakası var mı bilmiyorum ama; eski Belediye başkan Reşat Aker'in vefatı da Temmuz 1960 da Karacabey Harası'nda iken kalp krizinden olmuş..
    ***
           Bir yerde at yarışları, eşek yarışları olur da o yerde Nalbantlar, Semerciler olmaz mı? Ekmekçi Kadir'in fırınının alt sokağında vardı birkaç tane.. Sabri İnceler'in babasının ve Aktaş'tan Serderlerin Emin Abi'nin babasının dükkanları..
    ***

           FAHRİ BİLGE..
           Bir tarihte 'Çalıkuşu, Lütfü Hoca ve İdamlar..' başlıklı bir yazı yazmıştım; hatırlarsınız.. O yazıya Fahri Bilge rumuzu ile anında bir yorum gelmişti.. 'El insaf' diyordu Fahri Bilge 'Bu kadarı da çok fazla..! Bu yazıyı yazarken yine; bir tarafta akordu bozuk ud ve bir tarafta da anasonu kaçmış rakı vardı elinde, ve kalemi de ters tutmuştun belli ki..! Bolu İstiklal Mahkemeleri'nde böyle bir olay yaşanmamıştır..! Saygılı ol biraz..'
    ***
           Hahahaha.. Yok yaaa, asıl sen saygılı ol, hiç değilse tanımadığın kişilere karşı saygılı ol.. Öyle boş boş konuşuyorsun.. Bir defa Ud'um dan özür dilemen lazım.. Neden akordu bozuk oluyormuş udumun? Burgular abanoz ağacından ki, hayatta akordunu salmaz, kapağı desen Ladin'den, Artvin Ladini, teknesi kelebek.. Cilası organik, gomalak, reçine, damla sakızı karışımı.. Lütfen yani Usta..! Levent Kırca'nın parogramında bir replik vardı;
    *
         Niyetimiz kimseyi kırmak değildir
         şurdakini buraya koymak değildir
         arada bir zülfiyare dokunduk
         tam yerine rast geldi manzara koyduk..'
    *
          Biz de tam yerine rast geldi, Şükrü Bostancıoğlu amca ile yapılan bir söyleşinin başlığını koyduk buraya.. 'MİLLİ MÜCADELE KADROLARI - MİRALAY KASAP OSMAN, RAZİ BOSTANCIOĞLU, SİBKAT KARAMANOĞLU' bakarsınız belki..
    ***
          Öğrenciler internette Bolu anılarını anlatıyorlar.. Bi tanesi 'Bolu'ya dönecez, otobüse bindim' diyor, hareket edeli 10 dakka ya oldu ya olmadı..Yolcunun biri muavinden su istedi.. Muavin getirdi, 10 dakka sonra yine su istedi yine getirdi.. Biraz sonra yine isteyince muavin beni de fark etmiyor, dolaptan suyu alırken; 'gaya duzu mu yaladın bilmem ne yaptığımın oğlu' diyordu 'yete artuk bee..! birden göz göze gelince ikimizde gülmeye başladık..' Okuyunca ben de çok güldüm; demiştir vallaha benim hemşerim..
    ***
           "Barış zamanlarında oğullar babalarını gömer, savaş zamanlarında ise babalar oğullarını' demiş Herodot.. Böyle demiş Herodot ama bu günlerde pek böyle olmuyor.. Şaşırtıcı ölüm haberleri alıyoruz bu günlerde.. Gerçi ölüm bu; şaşıracak bi taraf da yok.. Hepsine de rahmet olsun.. Fotoğraf çekilirken 'hazırol' da duran çocuklara, komşunun inşaatında, çatıya kiremit taşıyan, İtfaiye bahçesinde Şifa gazozu içip mutlu olan.. Hepsine de rahmet olsun..
          Hoşça kalın..
                                                              

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak