BolununSesi; Halkın Gazetesi

Yollar.. Kani Abi.. Boyacı.. Cemal Aydın.. Rambo..

Erdoğan Mühürcüoğlu

    23 Mart 2015

          Yollar.. Kani Abi.. Boyacı.. Cemal Aydın.. Rambo..

          Baktım da; bugün zirvede gördüğümüz insanların çoğu sıfırdan başlamışlar hayata.. Vehbi Koç, Sabancı, Zorlu.. Kendini veya hedeflerini büyüterek aşmışlar güçlükleri.. Bolu örneğinde de öyle.. Sadece lakaplara, soy isimlere baktığınızda bile nereden yola çıkıldığını anlayabiliyorsunuz.. Ya semercilik, ya kalaycılık, ya nalbantlık ya da helvacılık çıkış noktaları.. Leblebici de var aralarında.. Yani emek, alın teri ve mücadele var.. Tökezlemeler, belki çuvallamalar.. Şimdi sorsak onlara, şarkıdaki gibi; "bir daha bu yolları aynı hevesle yürür müsün..?
    ***
         Şener Şen'in bir fotoğrafını görmüştüm.. Bir köy okulunun lojmanında, masaya gazete sermiş yemek yiyordu.. Üzerinde çizgili pijama, ayağında el örgüsü 'edik'ler.. Yurdaer Kalaycı Abi'nin bu sıralar paylaştığı bazı fotoğraflar var.. Şener Şen'inkilere benzeyen fotoğraflar.. Resim yaptığını biliyordum, mizah dergilerine karikatür çizdiğini de.. Ama öğretmenlik yaptığını bilmiyordum.. Neredeyse bir ömür geçmiş üzerinden.. 'Herkesin hayatında bir kez ray değiştirme hakkı var' derler, o da öyle yapmış, bırakmış öğretmenliği.. Fotoğraflara bakarken yine o malum şarkı geldi aklıma 'Bir daha bu yolları aynı hevesle yürür müyüm..?
    *
        Bir daha bu yolları aynı hevesle yürür müyüm?
        Kim bilir ne bekliyor kalır mıyım ölür müyüm?
        Ne malum dünya gözüyle bir daha görür müyüm?
        Pişman değilim ama göçtüm kederden
        Düşman değilim ama çöktüm erkenden..
    *
         Şener Şen'in gazete serili kahvaltı sofrası bana Münih'teki BMW'nin Heim'ını hatırlattı.. (yurt) Öğrenci evlerinin, bekar odalarının değişmez görüntüsü vardı orada da.. Peki ben 'Bir daha o yolları aynı hevesle yürür müydüm?' Tövbe..! Almanya'ya bile gitmezdim belki..
    ***
        
          KANİ ABİ..
         'Şuna bi bak bakalım, nasıl olmuş Kani abi dedim.. İstemeye istemeye baktı; 'Ordan burdan aşırmışsın' dedi 'sen nereden bileceksin kimya fabrikasını, Tümsübank'ı.. Kalaycılar yokuşundan bile çıkmamışsındır hayatında..' Kani abi 'kimya fabrikasının bütün işçileri Sivas'tan geldi' diyor.. 'Fabrika 'cortladıktan' sonra hiçbiri dönmedi memleketine.. Kimi dükkan açtı, kimi işportacı oldu.. Sanat Okulu'nun Macit Hocası bile kapanana kadar bu fabrikada çalıştı..'
    ***
         'Hadi ya! dedim 'bildiğimiz Macit Samur Hoca mı? 'Evet aynen.. Mehmet Gündoğdu bey de orada çalıştı.. İnanmazsan gider sorarsın.. Biz Soku'luyuz bizde yalan olmaz..! 'Kani Abi'yi dinlerken gülesim de geliyor.. 'Kani olur mu yani..? Önünde asmalı çardak olan Borazanlar kahvesi vardı.. Ve o kahvenin ocakçısı Kani.. 'Kani olur mu yani!', o geliyor aklıma..
    ***
           İsmail Abi'nin muhabbeti iyidir, Kani Abi biraz ters.. Geçen haftaki yazımı da eleştirdi.. Yanlış biliyormuşum.. Bakkal Ziya Zahitlerin üst katındaymış şapkacı Fehmi Efendi'nin dükkanı.. Benim yazdığım gibi sadece fötr şapka da yapmazmış o.. Şapkaların tamir ve bakımını yapar ütüler, kalıplara koyarmış.. 'Çok kişi bilmez ama' diyor 'bu dükkanların doğusunda Tümsübank vardı ve yukarı çarşıda da Osmanlı Bankası.. Kimya fabrikasından da çok kişi ekmek yedi o yıllarda..
    ***
          Bolu'da bir de Osmanlı Bankası varmış meğer.. Liseden Ağda Camisi'ne doğru yürürken sağda, altında ekmekçi, bakkal ve berber olan ahşap binaymış orası.. "Çay Şekerleri' nin binasıymış.. Bu gün kimse kalmamış 'Çay Şekerlerinden.. Ne güzel lakap 'Çay Şekerleri.. Almanya'da lakabı 'Keyf Çayı' olan Bolu'lu bir çocuğa rastlamıştım.. Öğretmen Naime Onbaşı'nın evinin karşısında terzi dükkanları vardı..
    ***
          İsmail abi İzmir'e Hemoroid tedavisine gidince köşesi ve sandalyesi Kani'ye kaldı.. Isırgan otlarıyla, kirpi bilmem neleriyle uğraştı muğraştı, sonunda pes etti gitti İzmir'e.. 'Mayasıl' diyor soranlara.. Ben 'Hemoroid mi İsmail Abi? diyorum 'yok! diyor 'mayasıl.. Hemoroid ne la..! Bir de onu çıkartma başıma..!
    ***
          23 nisanda Cumhuriyet'in Bolu Milletvekili İsmail Eken Bey'in başkanı olduğu mecliste ilan edildiğini okudum bugün.. İsmail Eken bey Bolu'lu mu değil mi bilmiyorum.. Ama yine de ilginç.. Haber şöyle; 'Bolu Mebusu İsmail Bey (Eken) başkanı olduğu oturumda, Abdurrahman Şeref Bey'i kürsüye davet etti.. Abdurrahman Şeref Bey meclisce hazırlanan konuşmasının sonunda 'Sayın başkan' dedi 'şu andan itibaren hakimiyet, bilakaydüşart (kayıtsız ve şartsız) milletindir' Milletvekilleri önceden planlandığı şekilde ayağa kalkarak üç kez "Yaşasın Cumhuriyet !" diye bağırdılar..'
        

          BOYACI..
         Herkes kendi acısını yaşıyor.. Çevrenize biraz dikkatlice baktığınızda etrafınızın iç burkan hikayelerle dolu olduğunu görüyorsunuz.. Bugün çelimsiz bir çocuk vardı parkta.. Bankta oturanlara usulca yaklaşıp "boyayalım mı abi" diye soran bir çocuk.. Sırtında da uyduruk boyacı sandığı.. Arada bir salıncaklara gidip sallananıyor, birileri geldi mi tekrar yanımıza dönüyor.. Boyalı parmaklarıyla cebinden çıkarttığı parasına bakıp tekrar cebine koyuyor.. İçimiz parçalandı.. Düşün düşün zordur işin.. Rahmanof'un bestelediği, ama çalamadığı, her denemesinde düşüp bayıldığı 3 numaralı konçertosu gibi.. Öyle bir parça ki, bir ucundan girip öbür ucundan kan ter içinde ve çıldırarak çıkıyorsun.. Deneyen biri 17 yıl tedavi görmüş akıl hastanesinde..
    ***
         Ne hayatlar yaşanıyor fark edemediğimiz, ne hayatlar.. Sararmış, solmuş fotoğraflarda unutulmaz yüzler.. Bosfor vardı, Turing vardı, Yazıcıoğlu vardı.. Atilla Abi bilir Atilla Önal.. Bunların birinde çalışan Sabri vardı bir de.. Taaa Münih'ten İstanbul'a kadar yolculuk yaptığımız adam.. Otuz'unda ya vardı, ya da yok.. Nedense trafiğe çıkınca geçici bir delilik hali yaşanıyor bizde..
    ***

           CEMAL AYDIN..
           Ahmet bey telefonda 'Akpınar'dan Cemal Aydın isminde biri vardı' dedi.. 'Baykan Kırtasiye'nin orada kalp krizi geçirip öldü gözümüzün önünde.. Hukuk Fakültesi öğrencisiydi' Ahmet bey belki tanırım diye aramış beni.. 60'lı yıllarda çok görkemli bir törenle uğurlamışlar Cemal Aydın'ı..
    ***
          Bu telefon görüşmesinden sonra 'peşlerinden teneke çalarak uğurlanan Bolulular' gurubu olarak konuyu anlamaya çalıştık.. O yıllardaki önemli olayları bir bir gözden geçirdik..
    ***
          70'lerden konuşulduğu için ben Fransız kaldım biraz.. Akpınar'dan Cemal Aydın değil ama başka bir olay hatırlandı.. 'Ulvi vardı' dedi arkadaşlardan biri 'babası tanınmış bir bürokrattı.. Hacettepe'de okurken hafta sonları buluşurduk Ankara'da.. İzmit'te çok büyük bir cenaze töreni ile yolcu etmişlerdi Ulvi'yi.. Ben 'siz tam olarak nesi oluyorsunuz? dedim 'nerde olmuş bu hadise?' 'Değirmendere'de' 'Deprem mi? 'Yok canım ne depremi; çok eski bir olay bu, 70'li yıllar.. Kardeşi vardı bir de.. Bir Allah'ın kulu da çıkıp bitiremiyor bu trafik canavarını..! Lafa gelince "Avrupa, Avrupa! duy sesimizi.."
    ***

          RAMBO..
          'Hacı hacıyı mekke de, deli deliyi dakkada bulur' demişler.. Kafadan şinanay'ların telepati gücünü anlatıyor bu deyim.. Saray Sineması'nın önündeki bir konserde Rambo'nun sahneye tırmanmasını hatırlarım.. İsmail Türüt'e arkadan sarılıp 'Oooo sen buralara gelir miydin? deyişini.. Adam ne bilsin, bunu renk olsun diye biraz tuttu sahnede, sonra mikrofonu da kurtaramadı elinden.. İsmail Türüt yalvarıyor 'lütfen Rambo'cum ver şu mikrofonu'.. 'Hadi lan' diyor Rambo 'anca gidersin' Seyirci Rambo'dan yana.. Türküyü her zaman dinlersin ama bu sahneler her zaman bulunmaz.. Dedik ya 'deli deliyi dakkada bulur' diye.. Bugün geç vakte kadar Edremit'teydim.. Aceleye geldi bu yazı da.. Sürçü lisan ettikse affola diyoruz sıkıştıkça.. Hoşça kalın..

                                                              

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Öğretmenler! Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak