Halkın vicdanının SESİ olmak SUÇ değildir

Şair.. Tarzan.. Hayat.. Sessiz Gemi.. Sürgün..

Erdoğan Mühürcüoğlu

    5 Kasım 2015

    Şair.. Tarzan.. Hayat.. Sessiz Gemi.. Sürgün..

    Basit yaşayacaksın!
    mesela susayınca su içecek kadar basit..
    dört çıkacak, ikiyi ikiyle çarptığında..
    tek düğmesi olacak elindeki cihazın;
    tek bir düğme, tek bir cümle gibi;
    sevince lafı dolandırmadan söylediğin 'seni seviyorum” gibi..'
    * * *
    Bugün rastladım bu şiire.. 'Düş hekimi Yalçın Ergir'in şiiriymiş.. Vay anasını..! dedim.. Böyle güzel cümleleri nasıl yan yana getirebiliyorlar.. Gerçekten çok beğendim şiiri.. Hemen imzamı çakıvereyim dedim şunun altına.. Kim anlayacak? 'Akıllı çocuk kendi yazmıştır' derler muhtemelen.. Son anda vaz geçtim.. 'Zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken' mısrasını görünce vazgeçtim..
    * * *
    Daha doğrusu İsmail abim uyardı.. 'Biz lakaplarımızla anılıyoruz biliyosun' dedi, 'Birilerini ima ettin zannederler.. 'Boku kurular' var bizde, 'Kuru büzükler' var.. Ne demek yani 'Zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken..' Geçen sefer de 'bit kıranlar' yazdın, 'Ayı Nazifler' yazdın, 'fındık sığmazlar' yazdın, 'altı aylıklar' yazdın.. Gücendi arkadaşlar.. Hele 'sümüğü curu'lar..' Başkan'ın kapısına dayanacaklarmış ' bu adam Bolu'ya giremesin' diye..
    *
    Bir filarmoni orkestrası veremeyecek sana
    kontrplak bir gitarda, doğru basılmış bir
    fa diyez'in mutluluğunu..
    Pankreasının sağlığına dua edeceksin kapatırken gözlerini..
    Zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken..
    *

    TARZAN..
    Sahaflar çarşısındaki dükkanlardan biri gibiydi Fuat Amca'nın dükkanı.. Lazların Fırınının sırasında, Kanaat mağazasının bitişiğinde.. Eski kitaplar, dergiler, kartpostallar.. Küçük Ilıca'nın bahçesinde kaç kere masa kurmuşlar dedemle.. Dedemin en sevdiği şeylerin başındaydı 'masa kurmak.. Kafayı bulunca da Tarzan filmleri anlatmak..
    * * *
    'İki Tarzan var' derdi 'biri İsmail Dümbüllü, ötekisi de Manisa'da olan..” 'Atma! dede' derdik 'İsmail Dümbüllü'den Tarzan mı olur? Adam orta oyuncusu, meddah..! Gerçekten de 1954 yapımı Tarzan filmi ile ünlenmiş İsmail Dümbüllü.. Tevhit Bilge, Aziz Basmacı, Dursune Şirin, Salih Tozan gibi sanatçıların da olduğu filmle.. Dursune Şirin'i hatırladınız mı? Bütün filmlerde 'Arap Bacı'ydı rahmetli..
    * * *

    HAYAT..
    Geleceğini bildiğiniz, kaçamayacağınız tek şey ölüm.. Lüks mezar isteyenler, rezidans fiyatına mezarlık yaptıranlar var.. İlginç..
    Düzenli olarak kendi mezarını ziyaret edenler, mezarını yaptırırken malzemeden çalınmasın diye İşçilerin başında bekleyenler.. Yağmur suyu girip cesedine temas etmesin diye granit mermerle kaplatıp drenaj kanalları açtırıyor adamlar.. Bakıyorsun adam elinde su terazisi, dolanıp duruyor ustaların arasında..
    * * *
    Bir yanda, mezar taşı bile olmayan, gelişigüzel kapatılan mezarlar; öte yanda mermerden anıtlar.. Bir Çınar'ın gölgesindeki mezar nene yetmez ey aciz..! Püfür püfür, dağ manzaralı.. İnternetteki ilan sitelerinde 'acilen' ve 'ihtiyaçtan' diye satılan mezar ilanları varmış.. Mezar yerini 'Sadri Alışık'ın mezarını geçince, Ayhan Işık'ın mezarına gelmeden alt sırada” diye tarif ediyormuş adam.. 'Kale gibi sağlam ve granit kaplama.. 'Hahahaha.. İnsanda biraz utanma olur! dünya'da açlıktan ölen çocuklar var lan.. Hacı cav cav..


    SESSİZ GEMİ..
    Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
    Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli..
    *
    Ne çok hayat var gölgede kalan, ne çok hayat hikayesi.. Bir de eşleri ile birlikte çıkanlar var yolculuğa.. Onları hatırladık bugün.. İsmail Önal bey ile Bahar hanım, Hüsnü Cengiz bey ile eşi Cumhur hanım.. Atatürk Bulvarından komşum Dr. Osman bey, Psikiyatr.. Adana'ya diye meçhule kalkan gemiye bindirip gönderdiğimiz.. Çoluk çocuk.. Arkalarından el sallayıp sürahi ile su döktüğümüz..
    * * *

    ÇEŞME..
    Bir de Köroğlu'nun mezar taşlarından yaptırdığı karakol binasını duyduk.. Bir yaşımıza daha girdik yani.. Gerede yolundaymış mezkur! Karakol.. Adamdaki pratikliğe bakar mısınız? Çimento, kum, tuğla muğla gerekmemiş hiç.. Girmiş mezarlığın birine; bakmış ki, her tarafta kesilmiş biçilmiş traşlanmış taşlar.. Mezar taşları.. Okey taşı gibi yan yana getirecen, şak şak şak.. Bir kaç zengin mezarından sökeceğin taşı da kapıya pencereye denk getirdin mi.. Malzeme de bol, bir de çeşme kondurmuş karakolun orta yerine..
    * * *

    SÜRGÜN..
    Babam sürgün oldu diye havalara uçmuştuk.. Haritada Sürgün'ün yerini bulmaya çalıştık heyecanla.. O sıralar çocuğuz ya, anlamıyoruz.. Seben'e gidecekmişiz meğer.. Eşyalar toplanıyor.. Sandalyeler üstüste konup bağlanıyor, yatak yorgan denk yapılıyor.. Ertesi gün üstü çadırla örtülü bir kamyon kasasının içinde, bavulların, çantaların arasında, büzülmüş oturuyorduk..
    * * *
    Çizgili pijamalı baba, cantıklı pideli pazar kahvaltıları, pazar yıkanmaları, kış vakti salonda kurutulmaya çalışılan çamaşırlar.. Seben günleri.. Düşünüyorum da; ne günler geçirmişiz Seben'de.. Ne geceler, ne gündüzler? Elektriksiz evler, cırcır böcekleri, kuş sesleri arasında asmalı, çiçekli, böcekli bahçeler..
    *
    Yine bir sızı var içimde akşam oldu diye
    Gözüm acıyor, ağlarım hâlâ bilmem niye
    İstemem geceyi, onda mehtap gam oldu diye
    Gözüm acıyor, ağlarım hâlâ bilmem niye..
    *
    Anadolu'nun ücra bir köşesinde memur olmak.. Eski Türk romanlarının vazgeçilmez teması.. Merkez Lokantası'nda tek başına yemek yemek.. Bitişik kahvede okey taşı şakırtıları arasında gün boyu oturmak.. Radyo yok, televizyon yok.. Elektrik zaten yok.. 'Heryer karanlık, pür nur o mevki..' Dert çok derman yok.. Kural böyle; 'zemheri ayında gül bulursun da başı dertsiz adam bulamazsın' demiş adam..
    * * *
    Geçenlerde söylenmişti; Vasfi Abi'nin de (Avlacıoğlu) ilk görev yeri de Seben'miş.. Onun 'Pompala Vasfi' lakabı da Seben'de bulunduğu yıllardan kalmaymış.. Akşamları kağıt oynadıkları lokalde lüks'ün ışığı azaldıkça, 'pompala Vasfi..!'diyorlarmış Vasfi abiye.. Çok manidar bir lakap..! Bu hikayeyi duymadan önce aklıma hep Behçet Nacar'ın 'Parçala Behçet' filmindeki rolü geliyordu..
    * * *
    Çok ilginç.. Pompala Vasfi abi Kuleli Askeri Lisesi'nde de okumuş.. Geçenlerde anlattılar; Kuleli'de çok samimi bir arkadaşı varmış Vasfi abinin.. Mehmet Nusret.. Mehmet Nusret 8 yaşındayken Kur'an'ı hatmetmiş efendi bir çocuk.. Hafız üstelik.. Vasfi abinin biletine piyangodan 125 lira vuruncaya kadar iyiymiş bunlar.. Sonra sapıtmışlar.. Okulu mokulu asıp, Beyoğlu'nda alemlere akmaya başlamışlar.. Okuldan uzaklaştırılmaya kadar varmış iş.. Vasfi abi Bolu'ya dönmüş, Hafız olan ise yani Aziz Nesin, yani Vasfi abinin sıra arkadaşı bir yolunu bulup devam etmiş okula.. O hızla harp okulunu bile bitirmiş..
    * * *
    Bu günlük de bu kadar.. Hoşça kalın kendinize iyi bakın..

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Az şey bilirsek bir şeyin doğru olduğuna emin olabiliriz, bilgi artınca şüphede artar.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak