BolununSesi; Halkın Gazetesi

Dolandırıcının günlüğü (1)    

Salvador Dali

    22 Aralık 2015

         Dolandırıcının günlüğü (1)       

           Sercan ve Ergün düşündükleri biçimde bir iş bulamadılar. Zaten ne yapabileceklerini kendileri de bilmiyordu. Sercan askerden yeni gelmiş ve Ergün de ısrarla, kazanacağı umuduyla, üniversite sınavlarına girmeye devam ediyordu. Bir aydır Ankara sokaklarında dolaştıkları için caddeleri çok iyi biliyorlardı. Sincan'dan Yenimahalle'ye, oradan Dikmen'e dolaşıp durdular. Artık ellerindeki paralar da suyunu çekmişti, iki üç gün daha idare edebilirlerdi. Baba ocağı kasabalarına geri dönmek demek, düşündükleri hayallerin yok olması demek anlamına geldiğini ikisi de çok iyi biliyordu. Saat öğleden sonra 2 olmuştu. Tam da ikindi ezanı okunuyordu. Çok az kişinin kıldığı ikindi namazı bittiğinde, ikili dışarıda caminin duvarına oturmuş dinleniyorlardı. Tam o sırada Sercan'ın aklına bir fikir geldi. Ergün'e sen burada beni bekle dedi ve yanından ayrılarak camiden çıkmakta olan 75–80 yaşında bir adamın yanına doğru yavaş adımlarla yürüdü.

    *****

    Sercan bir yandan yaşlı adamın yanına doğru yürürken bir yandan da etrafta kimse olup olmadığını kontrol etti. Adamın yalnız olduğundan ve camiden çıkan en son kişi olduğundan emin olduktan sonra yanına yaklaştı. Sordu;

    -'Amca Selamünaleyküm.”

    - 'Aleyküm selam oğlum” dedi yaşlı adam.

    -Amca cami imamını gördün mü? Ben onu arıyorum nerede olduğunu biliyor musun?

    -Oğlum o çıktı galiba. Hızlı hızlı ayrıldı camiden. Ben yaşlı olduğum için arkada kaldım. Hayırdır ne oldu?

    -Amca, çok üzüldüm şimdi. Ben Arabistan'dan geldim. İmam bey benim arkadaşımdır, ona borcum vardı, onu ödeyecektim. Sana versem sen iletir misin?

    - 'Tabi oğlum ne demek iletirim tabi” dedi yaşlı adam. Sonuçta şüphelenmesi için hiçbir neden yoktu. Zaten bu düzgün görünümlü çocuk şüphelenmeye bile fırsat vermiyordu.

    Sercan, cüzdanından arkadaşından aldığı Arabistan parasını çıkarttı. Bu paranın değeri 10 lira kadardı. Bunu yaşlı bir adamın anlaması neredeyse olanaksızdı. Yaşlı adama öyle bir güven vermişti ki, adamın parayı inceleyecek durumu bile kalmamıştı. Acele etmeliydi Sercan ve öyle de yaptı.

    -'Amca senden bir iyilik yapmanı rica edeceğim. Ben Arabistan'dan izne geldim. İmam efendiye borcum var, onu vermeden geri dönmem olmaz. Benim ona borcum 200 lira, bu Arap parasının değeri de 1000 liradır. Sen bana 800 ver, sen bu parayı imam efendiye verince kendi 800 liranı ondan alırsın”.

    - 'Oğlum benim yanımda o kadar para yok” dedi yaşlı adam. Cebinden çıkarttığı 500 lirayı gösterdi.

    Sercan için bu kaçırılmaz bir fırsattı. 'Tamam amca, olur” dedi yaşlı adama. 500 lirayı aldı ve 'para benim için o kadar önemli değil amca” dedi. Yaşlı adam 300 lira fazla aldığına sevinmişti bile. Sercan adama 'hoşça kal amca” deyip uzaklaştı ve Ergün'ün yanına doğru yol aldı. İkili beraberce hızlı adımlarla uzaklaştılar. Durumu Ergün'e de detaylarıyla anlattı. Başta Ergün durumu kabullenmekte direndi, fakat kasabalarına geri dönme fikir aklına geldikçe olayı kabullendi. 500 lira az para değildi ve onları birkaç gün daha idare ederdi. Fakat yaşlı adam durumu er geç anlayacaktı.

                                                                      

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak