BolununSesi; Halkın Gazetesi

Lale.. Babıali.. Zafer Nine.. Cemal Süreya..

Erdoğan Mühürcüoğlu

    23 Ocak 2016

           Lale.. Babıali.. Zafer Nine.. Cemal Süreya..
           Bolu dağı ile ilgili bir şey yazacağımı anlayınca 'Geçen sefer de yazdın ama olmadı be abisinin' dedi.. 'Sen 'Arnavut Bahtiyar' vardı onu yaz.. Arnavut Bahtiyar'la Kıbrıscıklı eşkiya Tıygır'ı yaz.. 'Kurtlar Vadisi' gibi bir konu.. Ne yazsam diye düşünmezsin.. Yaz yaz bitmez' 
    * * *
           'Boyundur'un Ahmet, Kambur yiğit, kama Talat; tamam bunlar da meşhur adamlar ama; sadece bunlarla olmaz.. Gavur İmam var mesela Bolu Dağı'nda, Hakkı Çavuş var, Seben'li Yüzbaşı var.. Macuna hattı gibi.. Paraları 'uçlanmadan' hayatta geçemezsin.. Hele Bahtiyar ile Gavur İmam; çok berbat.. Köylere saldırıyor, gözünü kırpmadan adam öldürüyor bunlar.. Bir tek Hüseyin Ağa'nın köyü Kızık'a yanaşamıyorlar.. Bunların kovaladığı biri yönünü Kızık'a çevirmişse takibi bırakıyorlar.. 'Neden? çünkü götü yemiyor bunların.. Çünkü Hüseyin ağa 'cesur yürek'..! 'Abi dedim 'kıçı yemiyor' desek, bu biraz şey oldu yav..' 
    * * *
           İsmail abi dedesinden dinlemiş.. Dedesinin anlattığına göre Candarma dairesi, İmaret'teymiş o yıllarda; 'Çilesiz Müftü' efendi'nin evindeymiş.. Vali konağı da Semerkant'ta Kelleciler'in evinde.. Eski Bahar Sineması'nın alt sokağı oluyor.. Sultan Abdülhamit'in de şehzadeyken Bolu valisi olduğunu biliyoruz.. Babıali gibi bi mahalle yani.. Vali'ler, senatörler, Şehzadeler.. Herkes orada.. Bolu Dağı mevzusu açılınca Eczacı Hilmi bey'in kızı Lale'nin düğününü hatırladı İsmail abi.. 'Varan Tesisleri'ndeydi galiba' diyor.. 'Zamanın behrinde kolejlerde okumuş, akademi bitirmiş bir hanımdı Lale..'

            ZAFER NİNE..
            Babıali gibi mahalle dedim ya şaka yollu.. Ne geldi aklıma sayın okuyucu.. Bizim evin arka sokağında bahçeli iki katlı bir ev vardı.. Ve bu evin dominant bir hanımı; Zafer Nine.. Yorgancı Temel Amca'nın eşi, Fahri ve Bahri Abi'lerin annesi.. Belki de şehrin en ilginç karakterlerinden biriydi rahmetli.. Başında beyaz tülbent, gözünde gözlük, elinde baston.. Ve her daim sinirli bir yüz ifadesi..
    * * *
           Kapının önünde oturuyorsa kimseyi geçirmezdi sokaktan.. 'Kimsun? Niye buradan geçiyosun? Camlara mı bakıyosun..? Vereceğin cevaba göre, ya okkalı bir küfür savurur, ya da bastonunu fırlatır.. Baston da bastondu ama.. Isıya duyarlı Patriot füzesi gibi.. Iskalama falan asla yok.. Düşünüyorum da; ne hayatlar yaşandı bu evlerde.. İnsan yaşamı için planlanmış şahane yapılardı bu evler.. Basit ve minimal tarz bir mimari.. Ağaçlar, bıcır bıcır kuş sesleri arasında huzur veren bir ortam.. Bahçede, çarşıdaki dükkan için yorgan dikilen, yay ve tokmak'la pamuk atılan baraka.. İçerde Hallaç Necati.. Bizim akran.. 17, bilemedin 18.. 
    * * *

            HAMAM..
           'Siz hiç hamama gittiniz mi? diye soruyor bir şiirinde Cemal Süreya.. 'Ben gittim lambanın biri söndü' diyor, 'gözümün biri söndü kör oldum..' 
    * * *
           Güre'ye, kaplıcaya gidecez.. Edremit'te gittik, Ayvalık'ta gittik, bir de 'Güre'yi görelim diyoruz.. 'Hamama gider kurna beğenmez, düğüne gider zurna beğenmez' durumundayız yani.. Aslında hayalimizde Bolu var, Sultan hemamı var.. Ama nasıl gidecen? 'Yollar uzun memleket şartları çetin..'
    * * *
           Bir dergideki röportajda; 'Bolu'nun ilk kadın kuaförüyüm ben' diyordu bir hanım.. ve Sultan Hamamını 30 yıl boyunca biz işlettik..! Röportajı sonuna kadar okuyunca anladık ki; Sultan Hamamı da eski Sultan Hamamı değil artık.. İnanılmaz bir değişim geçirmiş burası da.. 
    * * *
           Termal'den çıktık, Edremit'te 'Ömür Restorant' dayız.. zamlı maaşları da aldık ya 'İskender' yiyecez anasını satayım.. Eve gelen katlamalı elektrik faturasından da haberimiz yok daha.. 250 kağat'tan.. Nam olsun kar olmasın..! İskender'i getiren usta tanıyor bizi.. Soruyorum; 'ustacım' diyorum 'sen şimdi bizim yerimizde olsaydın, Bolu'da bir restoran'da mesela.. ne isterdin garsondan? Hiç düşünmedi adam 'yoğurtlu bakla çorbası..! dedi.. 'Deli bakla isterdim.. nasıl şaşırdım ama.. En çok da 'Deli bakla'ya.. Unutmuşum deli bakla dendiğini.. Ama 'çullama'yı da o bilemedi.. Biraz bozulur gibi oldu hatta..'dallama' gibi gelmiş..

           CEMAL SÜREYA..
           Demek o da haaa? vay anasını! dedim.. Böyle bir şair.. Hem de şu satırların sahibi;
    *
           Şimdi sen kalkıp gidiyorsun.. git..!
           Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar.. Gitsinler..!
           Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin..
    *
            Bu dizelerin ve buna benzer binlercesinin sahibi.. Oğlunu azarladı diye, eşi Seniha Hanım'ı on gün çalışamaz raporu alacak kadar dövmüş Cemal Süreya.. O Seniha Hanım ki; şairin ilk aşkı, ilk eşi, kızı Ayçe'nin annesi.. Demek ki, şiirlerle miirlerle, süslü püslü laflarla adam olunmuyor.. O sıralar maddi durumu bozukmuş da bilmem neymiş.. Höööst..! Hele bir kaç satır var ki, kesin Seniha hanımı dövdükten sonra yazmıştır..
    *
           Sana bir kere vursam ikinin hatırı kalıyordu
           İki kere vurayım desem üçün boynu bükük..
    * * *
            Cevat Abak hoca; Züppe ! demiş İsmai Abi'ye 'sende talebe hali yok ku..! demiş..Tekrar tekrar; 'sende talebe hali yok kuu! derken ölecem gülmekten, sinirlerim bozuldu.. Anladı benim kontroldan çıktığımı, araya Mürvet Merdan'ın; 'Gel buraya eşşek kulaklı' dediğini sıkıştırıyor.. Cahit Dinçtürk'ün 'Gabak gibi adamsın lann ! dediğini.. 'Ulan arka sıralardaki hışırlar, asalaklar! diyen Ziya Alparslan'ı, 'saksıyı çalıştır oooğlumm..! diyen Yaşar Eyüpoğlu'nu.. Tam 'Orhan Ersoy hoca' diyecekti.. Yutkundu, vaz geçti..
    * * *
           Eşini kaybedince 'dul” oluyorsun.. Çocuksan, ananı ya da babanı kaybetmişsen öksüz ya da yetim.. Peki, evladını yitirmiş bir anneye ya da babaya ne denir? ne denir hakkaten..? Ayşe Sevgi Ersoy, Orhan Ersoy Hoca'nın kızı.. Çocukluğundan beri hiç kopmadığı Bolu'dan İstanbul'a dönerken; 'Bir avuç çocukluk aldım, dönüyorum bu güzel kentten' diyor.. Baba Orhan hoca da sevgili kızının kitabı için yazdığı önsöz'de 'Ve sen, sevgili Sevgi' diyor 'Ebedi yolculuğuna çok erken çıkarken, kayan bir yıldız gibi ışıktan bir iz bıraktın..” Hayat işte be.. Ne diyecez? Nur içinde yatsınlar diyerek bitirelim.. 
            Hoşça kalın..
                                                        

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Bolu Oto Lastik