BolununSesi; Halkın Gazetesi

Bize Akpınarlı derler...

Muharrem Demirel

    1 Mayıs 2016

    Görev yaptığım Milli Egemenlik Okulunda 2. Yarıyıl Öğretmenler Kurul Toplantısı uzamış ve öğleden sonraya sarkmıştı. Öğle arası pideler geldiğinde hizmetlimiz Şerife Hanım'a seslendim;
    'Şerife Hanım, bana çatal bıçak getirir misiniz?'
    Bir ses duydum' Aman Muharrem Hoca, Akpınarlılar pideyi çatal bıçakla mı yerlermiş?'
    Baktım bayan bir öğretmen arkadaşımdı…

    Şaka da olsa kırılmıştım. Toplantı bittikten hemen sonra odama gittim ve o an aşağıdaki satırları yazdım.
    Akpınar Mahallesi
    Maziye sorun Akpınar'ı, söyler size kimdi,
    Her şeyi ile bir semboldü, mahallelerin ilkiydi,
    Kimler çıktı, kimler yetişti bu mahalleden.
    Sakın ha! Hor görmeyin tanımadan, bilmeden.

    Birçok döneme damgasını vurmuştu Akpınar.
    Gönülleri genişti, zengindi; sokaklarıysa dar.
    Kadınları hanım hanımcık, erkekleri bıçkındı.
    Öz Akpınar'dı; Bahçelisi, Tabakları sonradan çıktı.

    Bolu'nun gelecekteki her yolu Akpınar' a çıkardı.
    Sanatın, ticaretin, bürokrasinin her yerinde o vardı.
    Doğruluğa mertliğe titrerlerdi, çalışırlardı arı gibi.
    Kibar ince insanlardı, narin bir söğüt misali.

    Akpınar denilince gelirdi akla hayratın suyu.
    Bu sudan içen mert olur, güzel olurdu huyu.
    Delikanlıları meşhurdu, hepsi mert bir kabadayı.
    Hayrat suyu kesildi, sonra çıkanlar sahte dayı.

    Dün- bugün önemli zevat Akpınarlıdır tarih bilir.
    Dinçtürkler hoca, siyasetçi; vekilimiz Ekmekçi Kadir.
    Sayın Durukan'ı unutmadık, O da Akpınarlıydı.
    Mütevazı zenginlerimizden biri, Mehmet Sarınalbant'tı.

    Akmanlar sülalesine pek güzel yakışırdı, şerefle şan.
    Bir ağ gibi örmüştü Bolu'nun altını Sucu İhsan.
    Üç  kardeş bir yumruk, örnekti Semercioğlu'ları,
    Ayhan Seval mahallenin mimarı, Kavaf'sa Çınar'ı.

    Kavgaları meşhurdu, düğünü, töresi örnekti.
    Mis gibi kokunun geldiği yer, pideci Ökkeş'ti.
    Pazvantların İsmail, Bolu'nun meşhur muhtarı.
    Süleyman'ın allı güllü' macunu; mavi, yeşil, sarı.

    Akıllısı çıkarda delisi olmaz mı mahallenin,
    Deli Hasan hafızasındadır, tanıyıp bilenin.
    Çekince alkolü bir başka olurdu Yanık Hayri.
    Kime çekerdi narayı, niçin içerdi bilinmez gayri.

    Emniyetçiler denildi mi sormayın sakın nereli.
    Bugünkü kuşağın temsilcisidir Sayın Dereli.
    Çarıkcılar Garipoğulları Bolu için kâr.
    Yazamadıklarımız olmasınlar bize sitemkâr.

    O güzel günleri andıkça yüzlere vuruyor eda.
    Ancak kaldı şimdi kubbede hoş bir seda.
    Kısacası;
    Akpınar; gururun, sevginin, saygının örneği.
    Bu satırların yazarı ise, zurnanın en son deliği.
                                                 Muharrem DEMİREL 
                                                          Şubat 1993

    Eksiklikler var mıydı?
    Vardı!
    Hem de pek çok…
    Atlamış olduğum bu kıymetli insanlar beni af etsinler. Dedim ya,  o an ben hemen aklıma geliverenleri yazmıştım.
    Yıllar sonra Akpınar Mahallesi Muhtarı Sayın Mustafa Şengüleç aradı. Ve 'Bolu Belediye Başkanlığının mahalleler ile ilgili bir projesi var, şiirini kullanalım mı?' Dedi.
    Şiirde çok eksik olduğunu, Mahallemizin insanların kırılabileceğini ifade ettim.
    'Ekleyiver.' Dedi.
    Ekledim... 
    Ama biliyorum ki yine pek çok eksik var.
    O zaman ne yapalım? 
    Yaşayanları var ise kendileri, ya da geride kalanları bu şiire benim yaptığım gibi bir zahmet ekleme yapıp, hem atalarını yaşatsınlar, hem de Akpınar Mahallesine katkı sağlasınlar.
    Saygılar…  

    İmamduraklar'ın Muharrem, mahallenin efesi,
    Kopuklar'ın Ayhan'ın bir başkadır, sazı ve sesi,
    İsmail'lerin birinin lakabı, Zozik, diğeri Genca,
    Elbisecimiz ise, Arasta içinde ki Kemal Amca.

    Unutmayalım, Tatlı Kardeşim Cemalettin'i,
    Hayrat'a yakın; Toramanlar'ı, Koca Evliler'i.
    Yukarıya doğru gittin mi, işte Kocagözler,
    Yol başında ise, Canipler, Kel Sadıklar, Maviler.

    Atlamışız; bak gücenmiş Eyvallah Mahir,
    Karşısında ise, Kel Hacerler'in Mahir ile Tahir.
    'Sebil, sebil' diye su dağıtan Talaşçı Ahmet,
    Altıntaş'ların Kadir ile Ormancı Kadir diyorlar ki;
    Hoca bizi de yaz bir zahmet.

    Bir de Neyzen Tevfik vardır, soyadı Kolaylı,
    Onu da eklemez isek, döktürür; hem de kalaylı.
    Kişi ismi ile anılır, ama asıl olan lakaplar.
    İsim ile pek bilinmez ama sülaleyi herkes hatırlar.

    Üstadın nefesi ile dökülen o güzel neyden,
    Dinleyelim bakalım kimler geçmiş bu mahalleden.

    Gocabıyıklar, Zil kuyruklar, Sağırlar, Postacılar, Dombaycılar,
    Hamamcılar, Araplar, Taslamacılar, Damgacılar, Çancılar,
    Gıcıklar, Kaymakçılar, Karabacaklar, Sobacı Mümtazlar, 
    Köpekçi Mahmutlar, Balıkçılar, Serdarlar, Bulgarlar.

    Sayacı Şerefler, Öksüzler, Atlı Karıncacı Taletler,
    Küçük Hüseyinler, Sıhhiye İsmailler, Değirmenciler,
    Mezünler, Demirci Tahirler, Tebbetler, Beceller, Kaniler,
    Nallılar, Koreliler, Ekmekçi Şükrü, Karanfiller…

    Hayrat ayrı ama yıllar yılı içtiğimiz sudur, meşhur Kökez,
    Semerkant Akpınar, Aktaş iç içe, sınırlar bizi bölemez.
    Bakın kafa kâğıtlarına, 'Mahalle' Akpınar geçer.
    Heytttt! 
    Yastıklar minderler, bizlere AKPINARLI derler. 
                                                                                         
                                                             

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Bir milletin büyüklüğü, nüfusunun çokluğu ile değil, akıllı ve fazilet sahibi adamlarının sayısı ile belli olur.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak