BolununSesi; Halkın Gazetesi

Esas mesele nasıl bir ülkede yaşamak istiyoruz sorusunun cevabıdır

Cumhur Bandakçıoğlu

    31 Ağustos 2016

         Esas mesele nasıl bir ülkede yaşamak istiyoruz sorusunun cevabıdır
          94 yılı geride bıraktık, 30 Ağustos 2016 tarihinde, kurtuluşun Dünya'ya tebliğ edildiği gündür 30 Ağustos 1922. Bu milletin asla teslim olmayacağının bir belgesidir yedi düvele. Kolay geçmemiştir 94 Yıl!
         Çok büyük bir badireyi geride bırakmıştır 15 Temmuz 2016 tarihinde ülkemiz. Bu badirenin dibinde yatan gerçek ise ülkemizin ve ülkemiz insanın eğitim ve özgür düşünce evrimini tamamlayamamasıdır. Özgürlüğünü ve bağımsızlığını neredeyse 100 yıl gibi çok uzun bir süre önce kazanmış, tarihte devletler, imparatorluklar kurmuş bu millet, bugün çok daha farklı bir nokta da yerini almalıydı. Her ne kadar yaşadığımız siyasi olumsuzlukları sürekli olarak dış güçlerin kirli oyunları tezine dayandırsak da esas mesele kendi içimizdeki kısır döngülerdir.
         Gördüğümüz o dur ki, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin temelinde  bu topraklarda en çok prim yapan din simsarlığı birinci dereceden yer almakta ve suçlu koltuğunda oturmaktadır. Ne üzücüdür ki mensubu bulunduğumuz İslam dini ve coğrafyası bugün Karl Marks'ın; 'Din halkın afyonudur' tanımına örnek teşkil edebilecek yüzlerce eyleme hizmet etmek için kullanılmakta ve kullandırılmaktadır. Tıpkı 15 Temmuz 2016'da ve öncesinde yaşadıklarımız gibi. Yapılan eylemlerden, ifadelerden, pişmanlık söylemlerinden anladıklarımız ve Sn. Cumhurbaşkanımızın uzun süredir kullandığı Haşhaşiler benzetmesi, Karl Marks'ın söylemini tartışmaya açmaktadır. Gerçekten çok üzülüyorum bu ülkenin özünde güzel, temiz ve akıllı çocukları, gençleri, belli bir ticari zekaya, sahip insanları üzerlerinden kolay kolay çıkaramayacakları bir lekeye maruz kalmışlardır. Bir önceki yazımda belirttiğim gibi bir bölümü fakirliğin, fukaralığın, bir bölümü kolay ve beleş hayatın, bir bölümü ise bencilliğin ve çıkarcılığın kurbanı olmuşlardır. İslam'ın şartı 5, imanın şartı 6 dır! Cennetin anahtarı ve tapusu buradadır. Kendimizden başka hiç kimse bize Cennetin yolunu açamaz!
          Sonuç olarak kendi kendimize sormamız ve irdelememiz gereken soru; nasıl bir ülkede yaşamak istiyorum sorusudur! Ne son model arabalar, ne modern evler, ne son sistem teknolojik ürünleri kullanmak bizi A sınıf bir ülke konumuna getirmiyor. Gerçeğimiz çok başka! Gerçek olan dünyanın en geniş asma köprüsünü yaptık deyip, o köprü üzerinde öz çekim yaparken hayata veda etmektir bu ülkede. 50 yıldır toplu taşımada binenlerin inenlere öncelik tanımasını öğrenememektir. Uçak park yerine ulaşmadan motorlarını durdurmadan ayağa kalkmak ve bagaj peşinde koşmaktır. Daha doğrusu gerçek; gerçeğin peşinde koşmamak, irdelememek, sorgulamamak, okumamaktır.
           Bu ülkeyi bize altın tepsiyle sunan yönümüz muhasır medeniyetlere çeviren, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün şehitlerimizi ve gazilerimizi saygıyla anıyorum. Yaşadıkları ülkelerindeki olumsuzluklardan dolayı kendilerine, Hıristiyan bir ülkede gelecek ve mutluluk arayan din kardeşlerimizin sayısını gördükçe, ülkemizin ne büyük bir deha tarafından kurulduğunu görmenin mutluluğunu ve şanslılığını yaşıyorum.
          Her ne kadar estetik olarak üniforma ve şapkayla gözüme hoş gelmese de, özgür düşüncesinden ve tarafsızlığından vazgeçmeyen, beynini ve aklını her türlü fraksiyonun sinsiliğine kapalı tutan bayan polislerimizin baş örtüsü büyük annelerimizin, annelerimizin, bacılarımızın kullandığı başörtüsü kadar sıcak ve masum olacaktır. Korkmayalım. Tıpkı, insanlık için mazlum toplumlar için hayatlarını feda etmiş devrimler yapmış insanlar gibi, Tıpkı Atatürk gibi! Tıpkı dünya gençliğinin idolü olmuş, Güney Amerika halklarının efsane devrimcisi Che Guevara gibi! Hindistan'ın büyük lideri Mahatma Gandhi; 'Mustafa Kemal, İngilizleri yenene kadar Tanrı'nın İngiliz olduğunu inanıyordum” demiş! Daha ötesi var mı? Dünyada örnek ve kabul edilebilir olmak öyle kolay bir iş değildir. Sadece kendi milletiniz içinde bir kahraman olmak sizi dünyada kabul edilebilir hale getirmez. Gerçek şu ki, Mustafa Kemal Atatürk ve Che Guevara isimleri dünya döndüğü sürece sadece kendi ülkelerinde değil, tüm dünyada yaşamaya devam edecektir. İsmail Karaman, Bülent Velioğlu ve Cumhur Bandakçıoğlu'nun isimleri fani dünyaya veda ettiklerinden sonra ne kadar yaşayacağı ise meçhuldür. Büyük bir olasılıkla bir mezar taşından ibaret olarak kalacaklardır.
                                                          

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Herkesin üç kişiliği vardır; Ortaya çıkardığı , sahip olduğu , sahip olduğunu sandığı.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak