BolununSesi; Halkın Gazetesi

Usta yap bir okkalı kahve...

Muharrem Demirel

    9 Şubat 2017

          Usta yap bir okkalı kahve…
    Bolunun Sesi; Tadına doyulmaz Türk Kahvesi gibiydi. Köpüğüyle, rengiyle, dumanıyla, her hafta değişik bir ruh hali yaşatırdı okuyanlarına.
    Nerede kiminle nasıl içiyorsan tadı ortama göre değişirdi.
    Bazen kederliydi, bazen huzurlu,
    Bazense neşe ve ferah dolu,
    Ama hep Boluyla dolu!
    Okuyucunun ruhunun süzgecinden geçerdi, yalnızlığı, sıkıntıyı, yorgunluğu alır götürür,
    Mutluluğu paylaşır, sohbetleri koyulaştırır, samimiyetleri pekiştirirdi.
    Her hafta pazartesiyi, sabırsızlıkla beklerdi kızanları ve sevenleri.
    Gurbet eldekileri alır sevdikleri ile birleştirirdi.
    ***
    Kahve kahvedir deyip geçmeyin,
    Odun ateşinde, demir cezvede yapılmış bir kahvenin zahmeti çoktur.
    Şeytan kadar siyah,
    Cehennem kadar sıcak,
    Melek kadar saf,
    Sevgi kadar tatlı!
    Bu sözleri kim söylemiş bilmiyorum ama böyle bir kahvenin lezzeti de çok hoştur.
    Yani
    Türk kahvesinin her yapanına göre ayrı bir tadı vardır. Ama her biri aynı tadı taşımaz, her biri diğerinden farklıdır, köpüğüyle, rengiyle, tadıyla…
    Kahve: Derin bir sohbettir, içten bir misafirperlik, kendine has bir sıcaklıktır.
    Paylaşmadır, dayanışmadır kucaklaşmadır,
    Duruma göre bazen şekerli, bazen orta, bazense sade bir alışkanlıktır.
    ***
    Kahve içmeyi seversiniz ya da sevmezsiniz bilmem, kahveyi yapanı seversiniz sevmezsiniz onu da bilmem.
    Ama dedik ya, kahvenin her çeşidi güzeldir.
    Çünkü şekerlide olsa, az şekerli de olsa, sadede olsa tadına doyulmaz ayrı bir lezzet ayrı bir tat ayrı bir lezzettir.
    İçtik!
    Bitti mi?
    Hayır!
    İçen bir şeyler bekler.
    Ters kapatılmış fincanın içindeki telve, ustasının elinde aşağıdaki dörtlüğün yazarı Nevzat Özkan'ın
    Bir fincan acı kahve. 
    Kahve deyip de geçme, 
    Kim bilir neler söyler,
    Dibindeki ılık telve!
    İfadelerindeki gibi bir şeyler söyler.
    Bizim de Bolu'nun Sesi Gazetesinde beraberce kahve içtiğimiz insanların o zamanlar fincanlarında neler çıkmış neler.
    ***
    YENER BANDAKÇIOĞLU (Yazı İşleri Müdürü)
    Uzun bir yol görünüyor, çok sevdiğiniz aslan sütünü bırakacak ve ilerleyen zamanlarda nar şerbeti içeceksiniz. Kolonyayı bırakacak gül suyu ile tanışacaksınız. BİLGE kişiliğinizi sürdürmenizde fayda var.
    M.Kaan ÖZ (Yazı İşleri Müdürü)
    Yağcılığı sevmiyorsun ama ne yazık ki, sevdiğin işi bırakacak sanayi çarşısında Yağ ticareti yapacaksın. İşlerin açık olacak çünkü gün gelecek 'yağ” çok geçerli olacak. Mutlu bir yaşantın olacak.
    Gökhan AYDIN (Yazı İşleri Müdürü)
    Fincanında dört kısmet görünüyor. Dağın ardındaki bir kısmet canına can katacak mutlu olacaksın ama işinle ilgili kısmetlerinin ikisi kısa ömürlü, diğerinde ise bayraklı bir kapı görünüyor. Burada işini iyi yapacaksın ama burada kalıp kalmaman senin elinde değil. Ama şanslı bir insansın
    Hakan AYDIN (Yazı İşleri Müdürü)
    Vefalısın, cefakârsın, fedakârsın ama sana da buradan yol görünüyor. Kısmetin ne açık ne kapalı. İlerleyen zamanlarda yine aynı işi yapacaksın ama diken üstünde olacaksın. Gelişmeleri dikkatle TAKİP te fayda var.
    Mete AKGÖZ(Görsel Yönetmen)
    Senin falın pek karanlık görünüyor. Ama iyi yerden bakacak olursan sanatçılar gibi olacaksın, geceleri çalışacak, gündüzleri yatacaksın. İşinin pirisin. Kanaatkâr bir yaşantın olacak, mutlu olmak senin elinde.
    Kamuran ALAGÖZOĞLU (Patron)
    Ooooo! Bu ne karışıklık böyle. Bak! Şuna bak görüyor musun, senin yüreğin hoplamış. Yok yok! Hoplamamış hoplatmışlar. Seni zıvanadan çıkarmışlar. Seninle uğraşanlar olacak, işlerin zorlaşacak, çok yol gözüküyor hepsi de açık ve sonu iyi ama Don Kişotluğu bırakmalısın. Diline ve kalemine hâkim olmalısın. Ayrıca, hacılarla hocalarla uğraşma, vallah-ül azim çarpılırsın.
    Muharrem DEMİREL (Yazar)
    Çok yol görünüyor çok. Hayal bile etmediğin çok güzel yerlere geleceksin. Ama gözünün biri namuslu, biri fahişe olmadığı ve dilin çatallı olmadığı için zorlanacaksın. 'Sevdiklerini koruyayım derken, kendini korumayı bilmediğin” için yıpranacaksın. Ama inandığın gibi yaşamaya, hayata güzel bakmaya devam. Yolların açık ve temiz.
    Yaaaa! telvesi bile neler söylemiş neler.
    ***
    Hamza CANBAŞ, Osman ALTINIŞIK, Kemal ERSAN, Adil GÜRKAN, Ab
    dullah ÖĞRETMENOĞLU, Nuri ARTIŞ, Orhan ERKANLI, Asım TİFTİKÇİ, Sinan GÖKDEMİR, Nevzat ÖZDEMİR, Cevat ÖZSOY, Yurdaer KALAYCI, Bülent ÇİFTÇİ, Şevket Sadık ÇATLADI, Gönül ÖZGÜREL, Mete FERAH, Metin FERAH, Doğan ÖNER, Yalçın ÖZTÜRK, Yaşar EYÜPOĞLU, İsmail ERGİN, Hikmet MANAZ, Reşat BULUT, Hüseyin KAYA, Yüksel GÜLTEKİN, Şemşettin ORHAN, Akif BILDIR. Cumhur BANDAKÇIOĞLU, Erol YILDIZ, Halit ULAŞ, Murat GÜCÜM, Ahmet ÖZMEN, Şerafettin ŞENYÜZ, İsmet ÖZKAN, Nihal TUZCU, Rıdvan ERTANI, Selahattin KONRAT, İbrahim ATALAY, Rasim YILMAZDEMİR, Adem ÇELEN hatırlayabildiğim isimleri ve kendileri güzel bu insanların her biri beraberce içtiğimiz kahvenin lezzetleri oldular.
    Kahvenin kırk yıl hatırının olduğu zamanlarda dertlerle dertlendirdiler, hallerce hallendirdiler.
    Ancak zaman tahtasında görünmez bir el, eskileri çiziyor ve bir yenisini başlatıyor. İnsanları farklı farklı mekânlarda kahve içirtiyor, ama akıllarda ise içilen o tatlı kahveler ve hatırı kalıyor.
    ***
    Patron ne yazık ki basılı medyayı bıraktı sanal âleme geçti.
    Dedik ki; Usta yap bir okkalı kahve.”,
    Cevap geldi.
    'İstemek iyi de, bu kriz ve öfke
    Ne şeker bıraktı, ne de cezve.
    Dostlara söyle! Nescafe içilsin
    Bundan böyle.”

    Ben de diyorum ki;
    Efendi! Bak ne diyor anan baban.
    Oğul biz anlamayız
    Nescafeden, cappiconodan.
    Nescafenin dilinden anlıyor gençler.
    Bizler se bunlardan bihaber.
    İyisi mi sen bize kahvemizi geri ver!
    ***
    Bu yazıyı 15.03 2009 tarihinde yazmışız.
    Kamuran Bey basılı medyayı terk etmiş, sanal âleme girmişti. Biz de sanal âlemi Nescafeye benzetmiş tepki koymuş ve 'basılı medya ya, yani Türk kahvesine geri dön! diyerek yukarıdaki yazımızı yazmış idik.
    Döndü mü?
    Dönmedi!
    Ama bu gazeteye çok değerli isimler eklendi.
    Mesela dün ile bugünü kucaklaştıran ve yarınlarda inşallah çıkartacağına inandığım kitabı ile Bolu tarihine çok ama çok katkılar sağlayacak olan Erdoğan Mühürcüoğlu Abim,
    Yeşim Çeçen, Ali Özdemir, Ümmügül Kırca,Zekiye Altınkır, Metin Yıldırım, Fırat Oktar, Ender Balcı, Saliha Ertan, Dumlu Demircioğlu, Mebrure Alagözoğlu, Esra Yıldız, Dumlu Demircioğlu, İlhami Candemir…
    Nice 25 yıllar diliyorum Bolu'nun sesi…
    09.02.2017
    Muharrem Demirel

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Bolu Oto Lastik