Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Hopdediks.. Melodika.. Çaycılar kralı..

Erdoğan Mühürcüoğlu

    13 Ekim 2017


          HOPDEDİKS.. MELODİKA.. ÇAYCILAR KIRALI.. 
          Hayatın kendine özgü bir ritmi var, ahenkli bir akışı ve içinde bir takım kuralları.. Ama insan bunu gençken pek fark edemiyor.. Kimse yaşamın da bir sistematiği olduğunun farkına varamıyor gençken.. Ne zaman yaş ilerliyor, hastalıklar çıkıyor; ya da bir tanıdığımızı kaybediyoruz, bir olgunluk çöküyor üzerimize.. 'Meğer hayat bir masalmış' moduna geçiyoruz.. Ne diyelim? Uğurlar olsun Hasan Aksel Hocam.. Bir gazete haberiyle öğrenmek de varmış vefatını.. Uğurlar olsun.. 
    * * *
           'Amaan sen de ! diyor.. 'Çok okuyup çok mürekkep yalayınca da olmuyor be toprağım.. Bir çok insan üniversite okuyor, hatta birkaç üniversite birden okuyor sonra senin benim yaptığım işleri yapmaya başlıyor.. E, ne anladım ben bu işten? Yaşar Kemal; kitapları 29 dile çevrilen ilkokul mezunu bir yazar, Nazif Zorlu İlkokul diplomasıyla Türkiye'nin en büyük 10 işadamı arasında.. Fatih Terim Sanat okulunun ikinci sınıfından terk.. Bir de Einstein var.. Üniversite sınavı bile kazanamayan Einstein'ın Nobel Fizik Ödülü'nü kazanması var..
    * * *
           HOPDEDİKS..
            Rahmetli Yanık Hayri Abi çok güldürdü beni bugün.. On kere okudum belki.. Yazı bitsin kendi yazdıklarımı da okuyacam.. Bir tarihte yeni açılacak bir yol için bir kaç evin yıkılmasına karar verilince büyük bir arbede yaşanmış Akpınar Mahallesi'nde.. Zabıtalar, yıkım ekibi ve mahalleli birbirine girmişler.. En önde de Hayri Abi.. Bergamalı direnişçi 'Hopdediks' Bayram gibi.. Belden yukarısı çıplak, altında çizgili pijaması.. Yanında Pilot Hayrettin ile 'Cin Çükü' Fahrettin.. (orijinalini yazamadım)
    * * *
          Yanık Hayri Abi birine kızmışsa, üstelik bir de kafa kıyaksa, balkona çıkar 'Aslı huuu, nesli huuu !” diye bağırırdı.. 'Aslı huu! nesli huu !” O gün de 'Aslı hu! nesli hu !” diye bağırarak yürüyormuş gurubun önünde..
    * * *
           'Aslı hu, nesli hu !' açılımı; "Katrani kaynatırsan olur mu şeker, cinsini sevdiğim cinsine çeker" Eskiden çok söylenirdi.. Rahmetli babamdan da duyardım.. Durup dururken 'Aslı hu ! nesli hu !” derdi o da.. Anam şüphelenirdi 'acaba bana bakarak mı söylüyor?” diye..
    * * *
           Neyse.. O gün çok büyük pata küte yaşanmış Akpınar'da.. Zabıtalarını kurtarmaya gelen Belediye Başkanı bile zor kaçmış ortamdan.. Eee, Akpınar burası.. Sığır pazarında kavga çıksa polisi çağırıp, havaya ateş açtırmadıkça kavgayı ayıramazsın.. Ekmekçi Kadir Amca bile 'mecliste kavga çıkar da yetişemem' diye hep ön sıralarda otururmuş rahmetli.. 
    * * *
           Belediye Başkanı giderken; 'Yazıklar olsun size' demiş 'Sığır pazarının etrafını avlalarla çevirdim, Elektrik direklerine Apolya'lar bağlattım.. Düğünlerinize, Bando'yu gönderdim.. Haram olsun, zehir zıkkım olsun..!” 'Hadi ordan' demiş bizim ablalar, 'Götüne sok bandonu..! Bize Ud'cu 'Eğri Ağız Seher' yeter.. 
    * * *
          MELODİKA
          Okullar açıldı ya, bakıyorum da her yerde melodika sesleri.. Bitişik dairede, balkonda, koridorda, asansörde.. Eskiden blok flüt vardı, şimdi melodika.. Çocuğu okula veriyorsun, daha ilk gün alınacaklar listesinin başına 'melodika' yazıyor öğretmen.. 
    * * *
          Dünyanın neresinde melodika ile müzik yapıldığını gördünüz? Itri, Dede efendi, Hacı Arif bey? Mozart, Beethoven, Şopen..? Bizdeki Hamdi Genca'lar, Ali Murat Karageyik'ler, Hakkı Saz'lar.. Bunlar melodika ile mi başladı müziğe.. 'Ud'çu Seher' hanım flütle mi başladı..?
    * * *
           'Eğri Ağız Seher' Hanım'ı ben hiç duymadım; yalan yok.. Ben 'normal' Seher Hanım'la kızı Bedriye'yi tanırım.. Gençliğinde bir polisle evlenmiş derlerdi.. Eşi ölmüş mü, yoksa evi terk mi etmiş meçhul.. Son zamanlarında ayağında topukları yırtık çorapları, arkaları yorgan ipiyle dikilmiş Angara lastikleri ile dolaştığını gördük ama.. Saray Sineması'nın arkasındaki Baraka'da yaşardı rahmetli.. Dut ağacından altındaki barakada..
    * * *
          ÇAYCILAR KIRALI.. 
          Çocuğu okula bıraktım.. Karşıdaki çay ocağının alçak taburelerinden birinde oturuyorum.. Kara Mustafa'nın yeriymiş.. Çaycılar Kralı'nın.. Ben yaşlarda biri kendisi.. Baktım, sohbet, muhabbet gırla.. Yer bulamayan, bitişik binanın merdivenlerinde oturanlar bile var.. 
    * * *
           'Hacı hacıyı Mekke de, deli deliyi Dakka'da bulur' demişler.. Çaycılar kralıyla tanış çıktık.. 1966 Varto depreminden sonra bir süre Bolu'da iskan edilmiş çaycılar kralı.. 'Vakıflar Talebe Yurdu'na gelmiştiniz' dedim.. 'Evet' dedi 'İyi hatırladın..!
    * * *
          Bolu'dan sonra Ankara'ya, dayısının yanına geçmiş.. Atatürk Lisesi'nde, Can Yücel'in, Orhan Veli'nin, Kartal Tibet'in dolaştığı koridorlarda dolaşmış, Bülent Ecevit'in, İlber Ortaylı'nın, Vehbi Koç'un oturduğu sıralarda oturmuş.. 
    * * *
          Daha sonra Ayhan Bey diye bir müdür gelmiş okula.. Bolu'da top mu oynamış, boksör müymüş neymiş.. 'İzbandot gibi adamdı' diyor.. 'Okulda dayağını yemeyen kalmadı bunun.. Deli Veli'nin müdürlük yaptığı zamanları bile arattı bize.. Civardaki kafeleri basar, sokakta birini sigara içerken görse, pataklar..
    * * *
           'Allah Allah!' dedim, 'Kimmiş bu müdür ya..? Dikkatle süzüyor beni.. 'Belki tanır' diye biraz da şüpheyle.. Toplu çekilmiş bir fotoğraf çıkarıyor çekmeceden.. 'Amanın ! dedim, 'Ayhan Çelen la bu.. Satır Ayhan.. Reşat Aker Sokak'tan.. 'Şavrole Şerafettin' abimin komşusu..” 
    * * *
           Gençlerbirliği takımı da bunların okulundan çıkmış güya.. Cahit Sinan Hoca da 'zinhar' Hacettepe de değil, Gençlerbirliği'nde oynamış.. Bir de inatçı.. 'Cahit Hoca'nın Hacettepe formalı bir fotoğrafını getir' diyor 'Ben de o fotoğrafı kahvenin ortasında buruşturup yemezsem adam değilim..! 
    * * *
           AĞRI..
          Cadde'de yürüyen aileler, öğrenciler.. Yorgun yüzler.. Ne kadar çok hayat var, ne kadar çok hikaye.. Okuldan çıkan genç kızlar kitaplarıyla göğüslerini saklayarak geçiyorlar önümüzden.. Tuna Kahvesi'ni hatırlıyorum Bolu'daki.. Önüne sandalye atıp okul çıkışı kızlar geçecek diye beklediğimiz.. Aynı Ağrı'daki sahneler.. Kabaca bir hesap yapıyorum; Aynı yaşlardayız.. Ne kadar küçükmüşüz yaw.. 'Ah Belinda..!' diyorum içimden..
    * * *
           Kaldırımların kenarını süpüre süpüre giden çöpçü.. Ona benzeyen biri vardı Bolu'da.. Uzun saplı çalı süpürgesiyle ortalığı tozuta tozuta süpüren biri.. Başında kulaklarına kadar geçmiş şapka, üzerinde bir kaç beden büyük ceket, dizleri yamalı pantolon, ayağında eski asker postalları.. Önünden geçen bir cenazeyi şapkasını çıkarıp hazırol da bekleyerek selamladığı bir sahne.. Bir elinde şapka, diğerinde Uzun saplı çalı süpürgesi..
    * * *
          Şemsi Ahmet Paşa Caddesi'nde oturan bir anne ile kızına aitti o cenaze.. Anne ve onun acısına dayanmayarak aynı gün vefat eden kızına ait.. Nasıl karışmıştı o gün o cadde.. Feryat, figan nasıl da göklere yükselmişti.. Baba Abdullah Efendi, küçük kızı Kadriye, oğlu izzet.. Evlat acısı.. 'Lokman Hekim gelse yaran azdırır..' 
    * * *
           Hastanede sıhhiyelik yapan İhsan Abi vardı cenaze evinin önünde, Jandarmadan emekli sivil memur vardı, Banka evlerinde oturan bir kaç komşu.. Ve Süvariler'in bahçıvanı Recep Efendi; Bir o yana bir bu yana koşarken Türk filmlerinin Salih Tozan'ı gibiydi o gün.. Üzerinde tulum, elinde bahçe makası, başında haşır şapka.. 
    * * *
           RALLY..
           Geçenlerde de bahsi geçti.. Taa 1950'lerde kayak sporu ile uğraşmışız.. Sucu Vakıf Özçeri ile Arslan Dayı'nın öncülüğünde bisiklet yarışları yapmışız.. Menfi Osman Amca (Çelebi) ile Saip Zorlu taa Romanya'dan bisiklet getirmiş bu yarışlar için.. 
    * * *
          Şehrin batı yakasında, Elmalık'ta tertiplenen güreş müsabakaları ile at yarışları var.. Hatta, Rafet Ağa'nın öncülüğünde yapılan eşek yarışları.. Rafet Ağa Prof. Dr. Bahtiye Mursaoğlu'nun babası.. O zamanki adıyla Bahtiye Kollu'nun.. Bahtiye Abla da 1950'lerde dünya çapında bir sporcu.. Binicilik'te, kayak'ta Tenis'te, Ateşli Silahlar'da, Tırmanma'da.. Nerdeyse tüm branşlarda..
    * * *
           Sporda o yıllar tabiri caizse altın yıllarımız.. O kadar ki; Bir kaç tane de 'Vosvos' umuz olsa, Şemsi Abi'nin, üzerine rüzgar gülü bağlayıp elektrik ürettiği arabasıyla 'Gölköy Rally'si düzenleyecez.. Becerebilir miydik? Becerirdik.. Zamanında eşek yarışları düzenlemişiz, onu mu beceremiyecez.. 
    * * * 
           'Eşekleri' demedim, 'Eşek yarışlarını mı beceremiyecez' dedim.. Terbiyesiz !.
    * * *
            Google'dan Bahtiye Ablayı araştırırken Gazipaşa ilkokulu ile ilgili çok ilginç bir detaya rastladım sayın okur.. Bahtiye Ablanın zamanında, yani Taa 1920'lerde 'Fidan', 'Gonca' ve 'Gül' adlı üç tane ana sınıfı varmış Gazipaşa İlkokulu'nda.. 
    * * *
            Neyse burada keselim.. Haftaya kaldığımız yerden devam ederiz.. Evdeki hesap da çarşıya uymuyor malum.. Berber Fadıl Abi'yi de yazacaktık güya.. Ayakkabıcı Arif Abi'nin damadı olduğunu, Radyo sanatçısı olabilmek için Ankara'yı su yolu yaptığını.. Karageyik'lerin panayır yolundaki evinde Saniye Can, Nurettin Çamlıdağ, Ahmet Sezgin, Ahmet Gazi Ayhan gibi sanatçılarla birlikte türkü söylediğini.. 
    * * *
            Keşke, o günlere ait tek kare bir fotoğraf olabilseydi.. Çok eski bir tarih de değil aslında.. Hani; makina yoktu, film yoktu diyeceğimiz kadar eski bir tarih değil..
            Hoşça kalın..
           Erdoğan Mühürcüoğlu.. (13.10.2017)
     

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Önemli olan akıllı olmak değil, aklı yerinde ve zamanında kullanmaktır.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak