BolununSesi; Halkın Gazetesi

Kazlar kızlar !

Konuk Yazar

    14 Aralık 2017

            Kazlar kızlar !

              Sayın okuyucular, bildiğiniz gibi zaman zaman Bolu yerel gazetelerinde bir vatandaş olarak yazılar yazıyorum. Ancak bizler memleketin daha ileriye gitmesi için ne yazarsak yazalım 'imam” bildiğini okuyor misali değişen bir şey olmuyor. Tabi bu durum yazarın-çizerin şevkini kırıyor. Bu nedenle yazılarıma bir süre ara verdim. Ancak zaman zaman karşılaştığım tanıdıklarımdan ve zaman zaman da telefonla arayan kişiler tarafından 'neden yazmadığım” hususlarında serzenişler alıyorum. Bu durum beni tekrar mayın tarlasına itti ve yine geçtim bilgisayarımın başına, bakalım kuş mu çıkacak civciv mi;
           Öncelikle beni üzen şu hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Öyle bir değişim içindeyiz ki içki içenlerin dışlandığı, haram yiyenlerin ise omuzlarda gezdiği bir dünyada yaşıyoruz. Hukuk kitaplarında yazılan, hukuk fakültelerinde öğretilen hukuk ile bu gün uygulanan hukuk farklı. Kutsal kitabımızda okuduklarım ile İslami diye uygulananlar farklı. İşin en üzücü tarafı bu farklılıklar 'olağanmış' gibi algılanıyor. E bizler yanlışın doğruya dönüştürülmesi için yazıyoruz-çiziyoruz ama bu maşrapa ile selin yönünü değiştirmeye benziyor. SEL den kastım halkın bu olumsuz değişimlere duyarsız kalmasının da ötesinde destek vermesidir.
           Hal böyle iken ben ne yazayım.
            Sayın okuyucular, memleketin düştüğü bu durum nedeniyle gülmeyi unuttuğunuzu düşünerek dereden-tepeden bir iki laf edeyim bari dedim.
            Yaşım 80 bu kısacık! Ömrümde nelerle karşılaştım nelerle. Gelin bir-ikisini sizlerle paylaşayım;
           Eskiden hakimler, savcılar, avukatlar bir ailenin bireyleri gibi sıcak dostluklar içindeydiler. (Şimdi nasıl bilmiyorum).
           Genellikle günün yorgunluğunu gidermek, stres atmak için (zira hukukla uğraşmak gerçek anlamda söylüyorum zihinsel olarak çok yorucu bir meslektir) zaman zaman bir araya gelir mangal keyfi yapardık. Bunu da genellikle benim Sarıcalar Köyü'ndeki (şimdi mahalle oldu) bahçeli, şömineli, fırınlı yazlık evimde yapardık. Bir gün yine böyle bir program düzenledik. Ben de ev sahibi olarak hizmet etmesi için bir müvekkilime ricada bulundum, o da beni kırmadı, tamam dedi. Mutfakta yiyecek-içecek bol. Aşçılar da genellikle hakim, savcı ve avukatlar. Sayın Av. Yener Bandakçıoğlu çok güzel cacık, sayın hakim Cengiz Kıyıcı ise çok güzel güveç yapardı. (Gerçi bir defasında Abant yolundaki orman misafirhanesinde güveci yakmıştı ama olsun, yanık manık yedik. Sevgili kardeşim Av. Şadi Yücel hizmet etmesi için getirdiğim müvekkili mutfakta sarhoş etmiş. Bizim haberimiz yok. Bu arada şömine yanıyor, başsavcımız, bizim sarhoş müvekkile hitaben 'git biraz odun getir ”dediğinde 'git de kendin getir” demez mi. E ne yapalım şişede durduğu gibi durmuyor ki. Hani Temel'i idama götürürlerken son diyeceğin nedir diye sorduklarında 'bu da bana ders olsun” dediği gibi bu da bana ders oldu.
          Yine bir gün Gerede panayırı vardı. Geredeli avukat arkadaşlara 'bizlere kaz yedirmiyorsunuz” diye serzenişte bulunmuştuk. Sağ olsun sevgili kardeşim Av. Yüksel Gültekin 'tamam bu işi bana bırakın” dedi. (Hakkını yemeyelim, daha sonraları kardeşimiz Av. Sabri Erhendekçi'nin de çok kazını yedik.) Peki kazlar nerede yenilecek. Yine benim Sarıcalar Köyü'ndeki bahçede. Uzatmayalım, kazlar gelmiş, o zaman cep telefonları yok, ben keşifteyim, arkadaşlar 'kazları getirdik, köye gidiyoruz, avukat bey eve geldiğinde kendisine söylersiniz” diye eve telefon etmişler. Ben ise keşif sonrası eve uğramadan doğru köye gittim. Yedik-içtik, eğlendik, eve geldim, ev kalabalık, eşim ağlamış (gözlerinden belli), herkesin yüzleri asık, belli ki anormal bir durum var, baldıza 'abla hayır ola bir şey mi var” diye sordum. O da bana 'İlhami çoluk çocuk sahibi oldun, iyi bir mesleğin ve itibarın var KIZLARLA OYNAŞMAK sana yaraşır mı demez mi. Yahu abla ne kızı deyince bir de inkar etme, eve telefon etmişler deyince benim jeton düştü. Başladım gülmeye, bu sırada kayınvalidem (eşim hepsini toplamış) 'bir de utanmadan gülüyorsun” demez mi. Anneciğim getirilenler KIZLAR değil KAZLAR dedim. Geredeli arkadaşlar kaz getirdiler köyde onları yedik dedim. Anladım ki eşim kazı kız anlamış. Bu kız-kaz meselesi nerede ise aile düzenimi bozacaktı. Ucuz kurtuldum.
           Sayın okuyucular, hayat maceralarımdan iki anekdotu sizlerle paylaştım. (ilginç olduklarını sandığım pek çok olayım vardır, ilerideki yazılarımda-siz okuyucularımdan okey alabilirsem-onları da sizlerle paylaşmayı düşünüyorum). Sizleri tebessüm ettirebilmiş isem ne mutlu bana, eğer bunu başaramamış isem onun sorumlusu ben değil memleketi bu hale getirenlerdir.
           Hoşça kalın.
                                                      İlhami CANDEMİR

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Bolu Oto Lastik