Ocak notları ve Küçük Şehrin Büyük Ayıbı!    

Bir yılı daha geride bıraktık ve 2019 merhaba dedik. Takvimin yaprakları hızlı bir şeklide düşmeye devam ediyor. Neredeyse Ocak ayının da sonun geldik. 2018 ülkemiz adına pek de kolay bir yıl olmadı. Ekonomimizde yaşadığımız sıkıntılar her kesimi derinden etkiledi. 2018 benim için de çok da muhabbetle hatırlayacağım bir yıl olarak yerini almadı. Yüce Allah, vatanımıza ve milletimize daha aydınlık yarınları nasip eylesin. 2019'a son yılarda hep olduğu gibi Kutsal Topraklar'da yani Bolu'da merhaba dedik. 6 Ocak'ta rotamızı, bu yıl 21. defa katıldığım Almanya'nın Frankfurt kentinde düzenlenen Dünya'nın 1 numaralı Ev Tekstili Fuarı'na çevirdik. Türkiye'deki iç pazar daralmasıyla dış pazar arayışına giren firmalarımız bu yıl fuara ciddi anlamda ilgi gösterdi. Geçen yıl 230 olan katılımcı firma sayısı bu yıl 280 ne ulaştı. Frankfurt, Almanya'nın ve Avrupa'nın en önemli şehirlerinden bir tanesi. Avrupa Birliği'nin ve Almanya'nın finans merkezi. Avrupa'nın İngiltere'yi ayırırsak en büyük havalimanının olduğu şehir. 750.000 nüfus var. Evet yanlış duymadınız 750.000!! 180 milletten insan yaşıyor ve 200 ayrı lisan konuşuluyor. Dünya'nın en önemli fuar merkezlerinden bir tanesi. Bu yıl ürün grubumuzu fuar da yaklaşık 15 yıldır kullandığı 8. Hol'den yeni yapılan 12.Hol'e geçirdiler. 2 kat olarak tasarlanan Hol her yönüyle muhteşem. Adeta bir opera binası gibi dizayn edilmiş. Bizdeki fuar merkezleriyle kıyaslayınca aradaki farkı görüyorsunuz. Tabi iş sadece fuar merkezini yapmakla kalmıyor onun her metre karesini, her düzenlenen fuarda satabilmek ve gelir elde edebilme konusu da önemli bir ayrıntı.

Almanya'nın hemen ardında Antalya'yaya Türk Turizm Sektörü'nün lokomotif şehrinde düzenlenen Antalya Otel Ekipmanları Fuarı'na katılıyoruz. Nüfus 2.280.000! Evet yanlış duymadınız. Her geçen gün betona dönüşen ülkemizin gözbebeği bir coğrafya. Fuar Merkezi ve Çevresi evlere şenlik! Karşılaştırmak zaten Frankfurt'a büyük saygısızlık olur. Neyse ki turizmcilerimizin yüzü gülüyor, doluluklar ve rezervasyonlar iyi gidiyor. Biz de başta Şinasi Karanlıkoğlu olmak üzere Bolulu Aşçılarımızla bir kez daha birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Aşçılık mesleği artık sadece Bolulu ve Mengenlilerin tekelinde değil. Memleketimizin her köşesinden son derece başarılı ve yetenekli aşçılar çıkıyor. Ama Bolu bu konuda bir marka! Yani ürünle özdeşleşmiş markalar gibi. Bu yoğun temponun devam ettiği süreçte kutsal topraklarda da AiBU rektörünün üniversitenin bölünerek 2. bir üniversite oluşturulabileceği şeklindeki çıkışı, Ocak ayı gündeminde ciddi bir yer buldu. Bu konuda İzzet Baysal Vakfı Mütevelli Üyesi Fatih Yamaner kardeşimin çıkışı kamu oyunda takdirle karşılandı. Sonrasında da Hukuk Fakültesi'nin açılışıyla ilgili bir açıklamada bulunan Fatih kardeşime ben de; BOLULULAR BU VAKIF SİZİNDİR... düsturundan güç olarak bir yorum yaptım; Siyasetin ve politikanın oyuncağı olmuş Üniversiteye vakfın yatırım yapmasını pek doğru bulmadığımı belirttim. Bu açıklamam kendisini üzmüş olmalı ki akabinde beni aradı. Kendisine ne demek istediğimi açıklamaya çalıştım. Şahsi düşüncem hali hazırda o yöndedir. Dileğim, kurulacak Hukuk Fakültesi ileride Türkiye'nin en adil ve özgürlükçü hukukçularını yetiştirir. Dünya çapında saygın bir hukuk fakültesi olur.

Bundan 6 ay önce Küçük Şehir Büyük Bir Ayıba imza attı. Bolu'nun en köklü ve eski gazetecilerinden Kamuran Alagözoğlu, bir dönemin en prestijli iş örgütüne üye olanların isim listesini yayımlarken yanlışlıkla TC numaralarını da yayımladı. Yaklaşık 10 dakika sonra ise bu hatasını düzeltmesine rağmen TC numaralarından dolayı dava edildi ve hapis cezasına çarptırıldı. Türkiye'de nerdeyse her isteyenin bir şekilde ulaşabildiği TC numaraları yüzünden! Zaten dernek üyeliğini kimseni itiraz etme şansı yoktu. Kamuran Abi bugün tahliye oldu. Bolu bu ayıbı yaşadı. Şu günlerde birbirinden değerli Belediye Başkanı adaylarımız, kapı kapı dolaşıyorlar. Öncelikli ziyaret etmeleri gereken bir kapıdır Kamuran Alagözoğlu'nun kapısı. Hoşgeldin Kamuran Abi!