BolununSesi; Halkın Gazetesi

Abi beni tanıyormuş.. Korozman.. Döne Hanım..   

Erdoğan Mühürcüoğlu

Abi beni tanıyormuş.. Korozman.. Döne Hanım..   
    19 Kasım 2020

             ABİ BENİ TANIYORMUŞ.. KOROZMAN.. DÖNE HANIM..

              Laf arasında arkadaşa; ''Bir de Samsun Oteli olacaktı orada'' dedim.. Bobinajcı Mehmet Özdemir'in yan tarafında.. ''Evet öyleydi'' dedi ''Ama o otelde hiç kalmadık biz.. Vakıflar Talebe Yurdu vardı şehrin batısında, oradaydık.. Bütün ihtiyaçlarımızın karşılandığı yerdi orası.. Yan tarafında 'fiş' karşılığında bedava yıkandığımız Hamam, ortasında voleybol ağı gerili bahçe, yemekhane..

    * * *

            'Hangi yıllar? dedim.. Altmışlı yıllarmış .. Eski memleket hastanesinden kalma ranzalarda yatardık'' diyor.. ''Yarı kasvetli, yarı hüzünlü duvarlar, aşk'ın, hocaların, hatta ailelerin sorgulandığı ranzalar arası fısıldaşmalar vardı..''

    * * *

            ''Kapının önüne attığı sandalyede yurt müdürü Mehmet Uludağ.. Ne zaman ''Naber Varto'lu? diye soracak olsa duraksadığım, yanına gitmek, boynuna sarılmak için can attığım.. Hani Murathan Mungan 'Gün gelir, dünyanın bir yerinde senin varlığından haberi olmadan yaşamış birine bütün hayatını anlatmak istersin'' diyordu..

    * * *

           Ahmet Öztoprak'ı tanıyıp tanımadığımı soruyor.. Tanımaz olur muyum yahu Ahmet abi'yi.. Ahçı Şeref abi'yi, yardımcısı Kemal varlık'ı.. Sadece Şehir Sineması’nın makinisti olması bile yeterli Ahmet abi'yi tanımamız için.. Orhan Veli'nin dediği gibi şehrin orta yeri Sinema o zamanlar.. Herkesin en azından bir defa yolu düşmüştür oraya.. Hiç gitmedim diyen yağmurdan sığınmak için girmiştir avlusuna.. Sonra onun Abantspor'da top oynadığı yıllar var hafızalarımızdan silinmeyen.. Vücut çalımları, ver- kaç'ları, top saydırarak yürümeleri..

    * * *

           1996'da tabutunu omuzlayıp götürdüğümüzde henüz 60’ında bile değildi Ahmet abi.. Paşaköyü Mezarlığı’nda ortalarda bir yerde şimdi.. Girişte solda Rahmiye Hocanım ile kızı Edibe Sezgin, sağda Fethiye hocanım ile ablası Rabia hanım..

    * * *

            DÖNE HANIM..

            Şehrin orta yeri sinemaydı dedim ya, biraz önce yukarıda; acaba diyorum ''İstanbul Türküsü'' nü yazarken bizden mi esinlendi Orhan Veli.. Neden derseniz; şehrin orta yerinde bir tek bizde 'sinema' o sıralar.. Bir de Belediye var orta yerde ayak altında.. Şakalara konu olacak kadar hem de.. Demek ki, diyorum Bolu'ya geldiğinde gördü bunu rahmetli, ve bir kenara not etti..

    * * *

          Bir şiirinde de; ''Böyle olur yüksek yerin rüzgarı /Böylesine söyletir insanı /Yokuş çıkar döne döne/ Yokuştan bir döne çıkar'' diyor..

    *

          Yokuş çıkar, döne döne;

          Yokuştan bir Döne çıkar..

    *

           ''Döne çıkar'' dediği de herhangi biri değil ha, Bolu Beyi'nin kızı.. Köroğlu'nun kaçırıp evlendiği kız..

    * * *

             Ulan'' dedim ''nasıl bir hayal gücü bu.. Adam oturmuş bir kıraathanede, köşe başından Bolu Beyi'nin kızı çıkacak diye bekliyor.. Aynı şiirin devamında da ''Korozman yaptık yolda posta ile'' demiş..

    *

            Canım posta, gülüm posta,

            Selam götür eşe dosta..

    *

             Burada ''canım posta gülüm posta'' derken Haydar Ağa'nın içinde odun sobası yanan otobüsü vardı o kastedilmiş belli.. Ama ''Korozman yaptık yolda posta ile'' demesinden ben biraz huy kaptım, yalan yok.. ''Yoksa'' dedim bu adam posta arabasında bişey mi yaptı bizim kızlara? Sözlüğe baktım, günahını almışım.. Etrafı dikizlemiş sadece.. Dikizlesin.. Biz de çok yaptık o işi.. Orta mektebin merdivenlerinde hizmetli Eyüp Özacar'a kulağımızı kaptırmamız var.. ''Ulan daha temin baççe'de ip atlıyodun bu kızla, utanmaz..! diyerek..

    * * *

           Aynı şiirin bir başka yerinde de; ''Bir teneke benzin aldık karaborsadan'' demiş Orhan abi.. Bir teneke benzin aldık kara borsa'dan dediği yer İhsan Pulatlı'nın yeri olmalı.. Ya da Şerafettin Şenyüz'ün ''Kollu Benzin Pompası.. Kimden alacak başka.. Şehre giren otobüslerin yolcu indirip bindirdikleri tek yer orası..

    * * *

            ABİ BENİ TANIYORMUŞ..

            Abi beni tanıyormuş.. Yazdıklarıma bakarak nasıl biri olduğum hakkında epey fikir sahibi olmuş.. ''Eli kalem tutan biri yazılarında hep kendini anlatır biliyor musun? diyor.. ''Kendisinin söyleyemediklerini hikayesindeki kişilere söyletir.. Kurgu bile olsa yazdıkları böyledir.. ''Vay anasını! dedim, ''Millet nelere dikkat ediyor arkadaş..''

    * * *

            ''Karaçayır Mahallesi’nde büyüdüm ben'' diyor. ''Bir çocuk için çok büyük bir şans bu.. Hacı Behçetler'le, Ciba Mustafalar'la, Nalbantlar'la, Gümüşbacaklar'la aynı mahalle'de oturuyorsun.. Sürmeli hocalar'la, Cebeciler'le, Coslar'la..''

    * * *

            ''Bir de dondurmacı Yuvarlak vardı sizin sokakta'' dedim ''onu atladın.. Bırak sizin mahalleyi tüm şehrin tanıdığı biriydi Yuvarlak..

    * * *

            Haklıymışım ama yanlış biliyormuşum.. Dondurmacı Recep Abi'nin lakabı Yuvarlak değil, Töperlekmiş.. 'Yuvarlak' olan eşi Nazmiye abla.. Çok şenlikli, renkli insanlarmış ikisi de.. ''Sabah Nazmiyanım Radyo'yu açtı mı, herkes onların evindeydi'' diyor.. Yuvarlak iyi ud çalardı.. Camın kenarında oturup bir hüzzam peşrev çalsın, Udi Hrant çalıyor, Töperlek Play Back yapıyor zannedersin..''

    * * *

             ''O cenahta herkes müzisyen zaten.. Seher hanım mesela; Her hafta bir kaç yerde birden sahne alıyor.. Bugün Damgacılar'ın garaj'ında 'Kına' daysa, yarın Homaliler'in bahçesinde Sünnet'te.. Karageyikler'in evi desen TRT Arı Stüdyoları gibi.. Yolu Bolu'ya düşen ne kadar ünlü sanatçı varsa hepsi Ali Murat Karageyik'in evinde..

    * * *

            O anlatırken ben hala Yuvarlak'tayım.. Dudaklarımı ısırıyorum gülmemek için.. Neden biri Yuvarlak diğeri Töperlek? Peki oğlunun adı neden Sucudi..?

    * * *

           Karaçayır’a ''Safure Sultan'ın Tarlaları'' denirmiş eskiden, bir de o var.. Karaçayır'ın eskiden göl olduğunu, rahmetli Aykut Hitit abi ile Atilla Önal abi'nin ekmek teknesiyle kürek çektiklerini duydum ama, bu çok farklı bir bilgi.. Karaçayır'ın sahibiymiş Safure Sultan..

    * * *

           Yuvarlağın oğlunu sorarken ''Ciguli'' demişim yanlışlıkla.. Çok bozuldu.. ''Sucudi kardeşim ! diyor, Sucudi.. Maksuz mu yapıyosun? Dondurmacı Töperleğin oğlu Sucudi..!

    * * *

             Onu dinlerken gözümün önünde Karaçayır'dan sahneler.. Gümüşbacaklar'ın Mustafa amcanın çalıştırdığı Belediye çay bahçesi.. 100 masa ve 500 sandalyesi olan.. Sahnesinde Haydar Reis ile abisi Tayyar Önder'i dinlediğimiz.. Şimdiki nikah salonunun olduğu yerdeki kır kahvesinde Kara Cehennem, Ciba dayı, ve arkadaşları.. Bahçenin gözden uzak bir köşesinde Sadık ağa.. Cebinde ispirto şişesi, elinde saz, palto ağacın dalında asılı..

    * * *

              ''O zamanlar mahallede araba maraba yoktu ki kurban'' diyor, ''At arabası vardı, öküz arabası vardı.. Bir de Karageyikler'in Faytonu.. Ailenin özel aracı olarak.. Daha ne Üzeyir usta var piyasada, ne de Eşşekçi Nurettin.. Nurettin abi ''Yanık Hayri'' abi'nin kayınpederi olur biliyorsun.. Adamın hası'ydı bunlar Erdovan'ım.. Allah belamı versin adamın hası'ydı bunlar.. Cemiyet insanıydılar, bakımlıydılar, kibardılar.. Sen Bedir abla'yı hiç rastıksız gördün mü? görmedin, Seher abla'yı? onu da görmedin.. Eskiler işi biliyordu Erdovan'ım.. Yemesini de içmesini de eğlenmesini de biliyorlardı.. Hayat kısa yav.. Ölecez.. ''Yaş otuz beş, yolun yarısı eder'' demiş Yaşar Kemal.. Demiş ama 46 sında cortlamış.. Ne gülüyon..!

    * * *

            Yaşar Kemal'i Cahit Sıtkı olarak düzeltiyorum korka korka.. ''Ee biz ne dedik! diyor ''Bizde Cevat Sıtkı dedik..!

    * * *

              Hoşça kalın.. Kendinize dikkat edin.. Mezarlıklar artık bir ''tık'' mesafesinde, unutmayın..

            Erdoğan Mühürcüoğlu 20.11.2018

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Yüksel Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak