BolununSesi; Halkın Gazetesi

Araftayım.. Oynatmaya az kaldı..

Araftayım.. Oynatmaya az kaldı..
    27 Ekim 2024

    ARAFTAYIM.. OYNATMAYA AZ KALDI.. Sanki başımızda dünyanın onca derdi ...

    Araftayım.. Oynatmaya az kaldı..Araftayım.. Oynatmaya az kaldı..Araftayım.. Oynatmaya az kaldı..Araftayım.. Oynatmaya az kaldı..Araftayım.. Oynatmaya az kaldı..Araftayım.. Oynatmaya az kaldı..Araftayım.. Oynatmaya az kaldı..Araftayım.. Oynatmaya az kaldı..Araftayım.. Oynatmaya az kaldı..Araftayım.. Oynatmaya az kaldı..

         ARAFTAYIM.. OYNATMAYA AZ KALDI..
         Sanki başımızda dünyanın onca derdi tasası yokmuş gibi  birde "Yeni Doğan Çetesi" çıktı başımıza.. Öyle anlaşılıyor ki, bu tür haberler bir süre daha sinirlerimizi bozmaya devam edecek.. Okulda şiddet, sokakta şiddet, kadın cinayetleri, kayıp çocuk haberleri..  ''Oynatmaya az kaldı, doktorum nerde" durumundayız toplum olarak..
    * * *
          Zaten ben Araftayım, bir işarete bakıyorum 'tırlatmak' için.. Bakırköy'ü su yolu yapan var ailede, Bakırköy'de vefat eden var.. Korkum da ondan zaten.. Yetiştiğimiz mahalle desen mahalle değil "Güldür Güldür Show" programı.. Yetişip şekillenmemizi sağlayan abilerimizin de onlardan aşağı kalır yanı yok. Yanık Hayriler, Çınarlar,  vs..
    * * *
          Düşünüyorum da eskiden daha iyiydik biz galiba.. Ne ''kadın cinayetleri vardı ne de ''sapık, tacizci, tecavüzcü '' hikayeleri.. Sabahtan akşama kadar sokaklardaydık.. Ayaklarımızda en pratik ve en fonksiyonel naylon ayakkabılar, başımızda gazeteden yaptığımız şapkalar.. Sivri ucunu öne getirdik mi Amerikan askeriyiz, yana çevirdik mi, Japon askeri...
    * * *
          Ne polis gelirdi mahalleye, ne Candarma.. Bir tek çatıya çıkan Deli Şevket için gelmişti polisler.. Homalilerin bitişiğindeki baraka'da tek başına yaşayan, evde yaptığı mangal, maltız, maşa gibi şeyler satarak geçimini sağlayan.. O gün Hulusi abi, vardı çarşı Karakolundan gelen, Muzaffer abi vardı, Abaza Nuri abi vardı.. Ve Komiser Hilkat hanım bayan polis olarak.. Rahmetli Ergun Kulakoglu'nun annesi.. 
    * * *
           Şevket amcanın gelen ekibi  kiremit yağmuruna tutarak bozguna uğrattığı gündü.. Kiremitler azalıp Mühimmat sıkıntısı baş gösterince teslim olmak zorunda kalmıştı rahmetli.. 
    * * *
          Komiser Hilkat Hanım dendi mi hep oğlu Ergun ve torunu Serkan gelir benim aklıma.. Bir de Fahri Belen Paşa gelir.. Hem Ergun'un hem de Fahri Paşanın Boğazda aynı yerde ve aynı yaşlarda vefat eden oğulları gelir.. Fahri Paşa'nın Çanakkale cehennemine dayanabilen kalbinin evlat acısına sadece bir kaç gün dayanabildiği..
    * * *
         Fahri Belen.. Kardeşi Çanakkale'de bir siper ötede gözünün önünde şehit olan, Kurtuluş savaşında Tümeniyle Yunan ordusunun önünü keserek, Baskomutan Trikopis'i esir alan Bolulu.. Efsane komutan... 
    * * *
          KOMİSER HANIM..
          Sebil Dergisindeki fotograflara bakarken onu düşündüm.. Önümuze çıkan ne kadar tarihi eser sayılabilecek bina varsa, Han, Hamam dememiş, gözünün yasina bakmadan yıkmışız. Katırcı Han, Deveci Han, Şehir Sineması, Gazipaşa Okulu, Memleket Hastanesi, Eski Postane.. Aktaş'ta da iki tane Kilise var elimizden kurtulamayan..
    * * *
          ''Ulan'' diyorum bazen; ''topu topu iki kilise bu.. Hadi yıktın yıktın, bari bir kaç parça eşyasını saklasaydın a mübarek.. Bir kandil, bir şamdan, bir fotoğraf.. 
    * * *
          Sonra, Şehir Sineması'na nasıl kıyar insan.. Kırk bir loca, Balkon ve ses yalıtımı yapılmış salonuyla tam bir sanat harikasıydı orası da.. O yıllarda Bolu'da yaşamış kimle konuştuysam hepsinin anılarında o sinema vardı..
    * * *
           Geçenlerde eski gazetelerden birinde "Tabaklar Hamamı yıkılsın mı ? konulu bir sokak ropörtajına rastladım.. Gözlerime inanamadım verilen cevapları okurken.. Bugün her fırsatta; ''biz o hamam için ne mücadeleler verdik, yıkılmasın diye, gövdemizi ortaya koyduk" diyenlerden biri, bırakın ''yapmayın, yazıktir gunahtir" demeyi, ''Bana izin verin damperli kamyonumla gelip bir gecede işi bitireyim'' diyor.. 'Verin yetkiyi görün etkiyi'' hesabı.. 
    * * *
          İNTERNET..
          İnternet gibisi var mı.. Gazete, magazin, oyun, ne istersen orada.. Çok duygusal bir günümdeyim temsil, ''an itibari ile falanca hastanedeyim'' diye bir mesaj atıyorum.. Bitişik daireden de, Avustralya'dan da aynı anda geliyor mesajlar.. Aslında keyfim de gıcır ha, kulaklığımı takmış, orta şekerli kahvemi yudumluyorum balkonda.. Kulaklığımda Grup Laçin,  "Entarisi Dım Dım Yar..''
    * * *
           Merak bu ya, bir de zamanın Belediye Fen İşleri Müdürü Kirkor Bilalyan'ı arayayım dedim.. ''Neden şehirle özdeşleşmiş bu güzel binaları yok ettiniz diye sorayım.. Gazipaşa Okulu'nu, Memleket Hastanesini, süs havuzuyla birlikte Eski Postaneyi neden yıktınız? O güzelim Sinemayı yıkarken hiç mi vicdanınız sızlamadı..?  
    * * *
          Ya Aktaş'daki iki kilise? Yerinde kalsaydı onlar fena mı olurdu? Hadi yıktın yıktın, bari bir kaç parça eşyasını sakla a mübarek.. Bir kandil, bir şamdan, bir fotoğraf.. Ya  o muhteşem Saat Kulesi? 1944 yılına kadar yerinde duran.. Çalar saati olan, tepesinde aydınlatma feneri, kafasında şapkasıyla..
    * * *
           Bir tıkladım ''şak'' diye geldi adam.. İsim benzerliği mi acaba dedim, bi daha tıkladım; Vallaha o, Kirkor Abi, Kirkor Bilalyan.. Bir daha tıkladım oğlu Herman Bilalyan.. Ve onun Bolu Lisesi 4-B sınıfıyla çekilen fotoğrafı.. Mürvet Merdan var fotografta, Orhan Bahri Ersoy var, Fatma Helvacı, Hikmet Balcıoğlu, Ertuğrul Sağlam, Arif Başbuğu, Nilgün Sadıkoğlu..
    * * *
           Bir omzunda Karga diğer omzunda Boyacı Sandığıyla ''İmamdurak'' amca bile çıktı geldi bir tıklamayla..İstanbul'daki  bitirim hayatından sonra Bolu'ya dönüp Ayakkabı Boyacılığı yapmaya başlayan, başında Fötr şapkası, siyah meşin yeleği ve ayağında bitirim işi yumurta topuk ayakkabılarıyla.. 
    * * *. 
            TAKINTI..
            Bakıyorum da, bizim yükseklere tırmanma gibi bir takıntımız var nedense.. O kadar çok örnek var ki bu konuda.. İtfaiyenin çatıdan zorla indirdiği komşumuz Şevket Amca'dan tut; karşı komşumuz Rıfat Efendilerin oğlu Ahmet Bağışgil'e kadar.. O da bahçedeki bir ağacın tepesine çıkar o dönemin hamasi şiirlerinden okurmuş.. Kardeşi Kemal Bağışgil'in Anıtkabirin mimarlarindan oldugunu birkaç kez yazmıştık, hatırlarsınız..
    * * 
           En son rastladığım kişi de çocukluğunun bir bölümü Bolu'da geçen Ünlu Şair Behçet Kemal Çağlar.. O da, 'Yahu, diyor 'anlamadım gitti, her sabah beni İmaret Mektebi'nin bahçesindeki yüksek bir ağaca çıkarıyor babamın ezberlettiği şiirleri okutuyorlardı.. Dizlerim titriyordu korkudan..
    * * *
            Behçet Kemal Çağlar'ı okurken tanıdık birinin elinden tutup para vermeden girdiğimiz maçları hatırladım.. Ya da Stadı çevreleyen ağaçların tepesinden izlediğimiz maçları.. Ağaçlardan birinde ''Fair Play Yaşar'' diğerinde Paşaköylü ''Domdom Kemal''.. Sincap gibiydik adeta, daldan dala atlıyor, düz duvarlara tırmanıyorduk.. 
    * * *
            Bir de Haydar Reis ile Rahmetli Cengiz'in sabaha karşı Büyük Caminin çatısına çıkmaları var örnek olarak gösterebileceğimiz.."'Komünistler camiye bomba koyuyor'' ihbarı alan polisin; megafonla yaptığı ''etrafınız sarıldı, teslim olun anonslarına: ''bak, gelirseniz aşağıya atlarız ha ! karşılığı vermeleri caminin şerefesinden.. 
    * * *
            Neyse çok uzattık.. Saydım, 80 satırı epey geçmişim.. Hoşça kalın dostlarım, kendinize iyi bakın...
            Erdoğan MÜHÜRCÜOGLU.. 27.10. 2024
     

    • Bahri SEZER 1 Kasım 2024 . 20:54

      Erdoğan bey Güzel Nostaljik yazınızı hemn okudum bir nefeste kaleminize ve emeğinize sağlık. Yanık Hayri abi ve Belediye çalışanı Çınarı yazmışsınız ama Ciba Mustafayı Matcalı Ahmet ve Ercanı unuttunuz sanırım. Saygılar. KÖLN
    • cemal29 Ekim 2024 . 12:08

      Teşekkürler Erdoğan bey.., duygulu nostalji paylaşımın için..Eskiden asayiş elbette daha iyi idi,çünkü hep biz bize mahalleli idik,diğer mahalleli'leri bile neredeyse yabancı sayardık.. şimdi her yermiz dünya şehri oldu. olmayan memleketli neredeyse yok.sadece Türkiyemiz değil dünya nerede ise böyle. çoğu ülkede millyetçi akımlar,partiler güçleniyor..kimse mutlu huzurlu değil.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

    GÜNÜN SÖZÜ

    Gündüz kandilini Hazırlamayan, gece karanlığına razı demektir.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak