DİREĞİN HİKAYESİ

     Vakit bulunca Direğin Hikayesini anlatayım demiştim, buyrun o zaman.

    Siz bu fotoğrafta direk görüyor olabilirsiniz ama o aslında Bahadır Acar'ın hayalindeki vurgun tezgahını kurmak için, Tanju Efendi ile kesişmesini planladığı yolun bileti.

     Tanju İzzet Baysal Anadolu Lisesi mezunu, ben de onun bir dönem sonrası 1992 mezunuyum. Bir İBAL mezunu olduğu için ona siyasi hayatında hep destek oldum ve güvendim. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Bolu Belediye Başkanı seçilmesinden sonra da başarılı bir başkan olması için iyi bir partili olabilmek adına kendimce çaba sarf ettim. Erhan Özdemir, o da Tanju'nun döneminden İBAL mezunudur. Kendisi Teknoloji şirketi sahibiydi ve Tanju'ya destek olabilmek adına sürekli istişarelerde bulunuyorduk. Bir gün bana bir projelerinin olduğunu ve bunu mutlaka Tanju'ya anlatmaları gerektiğini söyledi. Ben de tek şartımın Bolu Belediyesi'nin para kazanması ve istihdam sağlaması olduğunu belirttim. Bu şekilde bir akşam Tanju, Rasim, Ben ve Erhan Kartaltepe Otelde bir araya geldik. O akşam Erhan yeğeni Bahadır'ı da getirmişti. Ben Bahadır'ı çok tanımazdım, ondan önce en fazla bir kere ya da iki kere belki görmüşümdür. Hatta o akşam Eski Belediye Başkanı Alaattin Yılmaz'ın meşhur Salı Gün ekibi de oradaydı. Proje Tanju'ya anlatıldı kendisine de çok mantıklı geldi. Peki proje neydi biliyor musunuz? Proje bu fotoğraftaki direkti. Bolu Belediyesi üzerinde panik butonu, güvenlik kamerası ve wifi bulunan bu direklerden üretip İstanbul büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere CHP'li belediyelere satacak, büyük paralar kazanacak ve yüzlerce kişiye istihdam sağlayacaktı.

      O akşamdan sonra bir süre beni kimse aramadı, sormadı. Zamanını tam hatırlamıyorum ama bir süre sonra bir duydum Bahadır Bolu Belediyesi'nin şirketine Genel Müdür olmuş. Gittim kendisini ziyaret ettim, hayırlı olsun dedim. Kendisine her türlü desteğimi ilettim.

      Sonrasında ilk işaretler belirmeye başladı. Örneğin Belediye'ye gidiyorum orada bir partili denk geliyor ve Bahadır ile ilgili alengirli işlerden bahsediyor, oradakiler de "Buna anlat onu getiren bu" diye beni gösteriyorlar. Ben de "Dedikodu yapmayın bu çocuk güzel işler yapacak" diye kendilerine açıklama yapıyorum. Bu durumu bir kaç kez yaşadım. Sonrasında bir gün beni Erhan aradı ve o gün hayatımın şokunu yaşadım. Çünkü bana dediğine göre Bahadır oraya art niyetli gelmişti. Hemen koştum Tanju'ya gittim. Tabi ben eziliyorum, büzülüyorum bir yandan da "Valla bilmiyordum, özür dilerim" falan diyorum. Tanju "Ne oldu?" dedi. Ben de "Erhan aradı ve bir şeyler söyledi, meğer bu Bahadır buraya tezgaha gelmiş." dedim.

      Şimdi size soruyorum, siz başkan olsanız ve size gelip bu durumu bu şekilde anlatsam ne tepki verirsiniz? Normal birinin zıplaması, ne diyorsun sen falan demesi lazım değil mi? Tanju hiç istifini bozmadı ve "İlkay, Bahadır zeki çocuk, benim işime yarıyor, onun sayesinde EDS sistemini açtırdık, belediye o sayede güzel para kazanıyor, hem ben ona imza yetkisi de vermedim merak etme kontrolüm altında" dedi. Ben de "Tamam kontrolün altındaysa diyecek bir şeyim yok" diyip ayrıldım.

      Sonrasında gözlerimi ve kulaklarımı dört açtım ve gelen her bilgiyi dedikodu değil de gerçekmiş gibi araştırmaya başladım. Sonucunda çok kötü bir şeye vesile olduğumu anladım. Ben bir "Şeytan"ın Bolu'nun Kanını emen bir sistem kurmasına sebep olmuştum.

      Şimdi benim neden bu konularda bu kadar iddialı ve ısrarlı olduğumu sanırım anlamışsınızdır.

     Şimdilik bu kadar, ilerdeki yazılarımda size sistemi anlattığımda "Yok artık" diyeceğinize eminim. Takipte kalın.

     İlkay BAYRAK