Açık davet

    Her zaman doğruluğumdan dolayı ve hiç kimsenin etkisi altında kalmadan, doğru bildiğimi yüksek sesle seslendirdiğim için; kendimle gurur duyarım.

    Güneşi hiçbir zaman balçıkla sıvamaya çalışmadım. Kimsenin de uşağı olmadım. Yeri geldiği zaman, yazılarımda en yakınımı bile eleştirmekten kaçınmadım.

     Benim yazılarımı okuyup bilenler şahit.

     Hayatım boyunca en çok tepki koyduğum şey, eşitlik ilkesinin ayaklar altına alınmasıdır. Maalesef; toplumumuzda bunun en bariz kullanım alanı, kadın-erkek arasındaki anlamsız mesafe ve söylemlerdir. Bir de karşı cins bunu bir kurtuluş ya da kalkan kullanırsa, hepten çığırından çıkarım.

     Allah size de beyin vermiş, bize de. Hatta sizden fazla olarak da, size vermediği önseziyi bize bahşetmiş, çok şükür!

     Bir önceki yazımda; bir köşe yazarının değişik tarihlerde kaleme aldığı sözde analizlerindeki(!) tutarsızlıkları, alt alta örnekleyerek, kamuoyuna sunmuş ve bu somut örneklerle nerelere hizmet verdiğini ortaya koymaya çalışmıştım.

    Bütün hafta boyunca, bana cevap vermeni sabırla bekledim.

    İşte kendisinin cevabı:

    "Ben ve benim gibi spor yazan arkadaşlar olarak, yazılarımız o anki karşılaşmayı, o an yaşananlar üzerinedir. Gördüğümüz iyi güzel, kötü çirkin, olumlu olumsuz gözden kaçanları hatırlatmaya, farklı bakış açısı ile ortaya koymaya çalışırız. Hani biraz olsun futbol hayatımız da olmadığından, başka bir bakış açısı olduğunu yanlışlarıyla, doğrularıyla ortaya koyarız."

    Bu haftaki analizinde; yazar, öncelikle daha önceki yazımda ortaya koyduğum tutarsızlığına böylelikle cevap vermeye çalışarak, günah çıkartmış ve yazısının en sonunda da dayanamamış, her zaman zavallı erkeklerin yaptığını yaparak, sözde erkekliğinin ona vermiş olduğu ilahi üstünlüğe sığınıvermiş.

     Ne demiş;

     "Analizlerin analizini yazan hanıma; benim aldığım aile terbiyesi erkek ses tonunda kadına cevap vermeye müsait olmadığını bilmesini istiyorum..."

      Bunu diyen de; meydanlarda, görsel ve yazılı basında bangır bangır "Ben sosyal demokratım!" diyen bir şahıs.

     Sen bırak hanımlığı, erkekliği!

     Bu ayrımcılığı sen sen ol, yapma ve bunun arkasına saklanma. Hele ki; benim ahlaki değerlerimi ağzına hiç alma.  

     Şimdi gelelim esas konuya.

     Ben, daha önceki yazımda; siz ve sizin gibilerin anladığı gibi, eşimin avukatlığına soyunmadım. Hatta ilerleyen haftalarda çok sevdiğim kulübüm başarı yakaladığında, bu başarıda gerçek emekleri olanlara yazılarımda methiyeler düzeceğime de şahit olursunuz. Ama söz konusu; haksızlık, emeğe saygısızlık, mesnetsiz saldırıysa, kim olursa olsun cevabını en uygun şekilde vereceğimin de bilinmesini isterim. 

    Sana buradan sesleniyorum. Yazılarında anlamsız ve haksızca saldırdığın eski genel kaptanın bu kulübe ne kötülük yaptığını, on haftada alınan 12 puanda ne hatası olduğunu, neden ulaşılmaz genel kaptan görüntüsü verdiğini, neden bu kadar istifa etmesi için uğraştığını, bir başka konuya girmeden  somut örneklerle açıklayan bir yazı yaz da, ikna olayım ve bir yerlere yaranmadığını anlayıp, senden özür dileyim.

    İstersen hiç böyle uğraşmayalım. Bu konuyu televizyonda karşı karşıya gelip, bütün Boluluların önünde konuşalım. Hem böylelikle senin erkek ses tonunu da yakından duymuş oluruz. Ha bu arada; yalnız gelmeye çekinirsen eğer, yanına Emin ağabeyini ve çok sevdiğin hocanı da alabilirsin.

   Haberlerini bekliyorum...