Gölcük'te Korku Treni !!

      Daha önce pek çok filmde sevimli görünen fakat aslında son derece tehlikeli olan, katil, soyguncu olan palyaçolar, oyuncak bebekler görmüşsünüzdür. Batman filminin Joker'i, katil oyuncak Chucky bunlara örnektir. Güzel gibi görünüp aslında tehlikeli, zehirli olan bitkiler ve hayvanlar da vardır. Yani görünüş aldatıcı olabilir.
     Geçtiğimiz hafta sonu ailemi ziyarete geldim ve yarım saatliğine Gölcük'e uğradık. Bazı hizmetler vardır, sevimli ve güzel görünürler ama yanlış olabilirler, bazı şeylere zarar verebilirler.
     Bir kaç hafta önce, Gölcük Bolu'ya bağlandığı için çok mutlu olmuştum ve bu konuyla ilgili "Belediye'ye kazandırılan Gölcük konusunda son bir hatırlatma" başlıklı bir yazı yazmıştım. Yapılabilecekler, ön çalışmalar, model alınabilecek yerler hakkında değişik öneriler getirmiştim. Akademisyenlerin desteğinin gerektiğini söylemiştim. Pek tabi benim söylediklerim yapılacak gibi bir beklentim yoktu, olamazdı da zaten. Ben sadece kendimce fikirlerimi, önerilerimi yazdım. Ama yazdıklarımın tam tersi yapılıyorsa, ortada büyük bir yanlışlık var demektir. Ya bende, ya bunu yapanlarda...
     Son günlerde yerel gazetelerimizde yer alan "Gölcük'te Tren keyfi" tarzında haberler görmek mümkün. Daha çok haber niteliği olan bu başlıklar, ne yazık ki olumlu bir hizmetmiş gibi anlatılıyor. Gelen yorumlarla birlikte, yapılan yanlışlar her zamanki gibi alkışlanıyor. Üzülüyorum, gerçekten üzülüyorum artık.
     Hafta sonu Gölcük'te lunapark veya avm lerde görmeye alışık olduğumuz tarzda rengarenk, yüzü gözü olan (!), küçük bir traktöre bağlı vagonlarla insanları gölün etrafında dolaştıran bir tren gördüm. Daha bir kaç dakika önce arkadaşlarla bölgenin sessizliğinden, sakinliğinden bahsederken karşımızdaki bu görüntü ile neye uğradığımızı şaşırdık. "Tor tor tor" sesleri ile o güzelim doğanın, çam ağaçlarının arasında olmasını isteyeceğim en son şeylerden birisi olan gürültü kirliliği, Gölcük için yapılan ilk hizmetlerden birisi olmuş.    
     Bahsettiğim yazımda, Slovenya'da bir gölü örnek vermiştim. "Özellikle gölün yakın çevresindeki etkinliklerde hiç motorlu taşıt ulaşımı yok ve gürültüye sebebiyet verecek bir ihtimal bırakılmamış." Bunun dikkat edilmesi gereken bir nokta olduğunu ısrarla belirtmiştim.
     Hangi mantık yürütülerek böyle bir şey yapıldı. Bir de buna ek olarak plastik ve göze hiç hoş gelmeyen, doğa ile bütünleşmeyen deniz bisikletleri var. Yunus resimleri çizilmiş üzerlerine öylece yatıyorlar girişte. Pletna'dan bahsetmiştik o yazımızda. Hoş sandallardan bahsetmiştik. Tıpkı Gölcük'te sembol olan o ev gibi göze hoş gelen. Ama isterseniz o evi de yıkıp yerine şöyle aynalı camlı, modern görünümlü dikey bir bina dikin. Sonra bu gürültü yetmez diye, atv kiralayın. Hatta gölde jetski falan olsun ne dersiniz?
     Efendiler !
      Otel müdürleri ile görüşmüştünüz ya Gölcük'te ne yapılmalı diye. Lütfen bana söyleyin hangi otel müdürünün fikriydi bu?  Kendisiyle görüşmek isterim bu konuyu. Ya da onların değil başkasının fikri miydi? Bu treni getirip oraya koyan, bu işleri iyi bilen birisi miydi? Lütfen bu hizmeti niye verdiğinizi, hangi düşünce ile bu kararı aldığınızı açıklayınız.
      Gelir elde etmek için mi? Fayton nasıl olurdu peki? İki kişilik orjinal uzun bisikletler olamaz mıydı? Uzakdoğuda gördüğümüz 3 tekerlekli yolcu taşıyan bisikletler olamaz mıydı?
      Olurdu olmasına da, o zaman böyle güzel, şirin görünen bir korku treninden mahrum kalmış olurduk.  
     Takdiri size bırakıyorum...
      Saygılarımla,