Dahiler.. Sosyal Fobi.. Fabrika.. Vesaire..

       Dahiler.. Sosyal Fobi.. Fabrika.. Vesaire..
        Leonardo da vinci.. Fizik, astronomi ve müzik alanında tarihin gelmiş geçmiş en büyük zekası.. Ama çılgın.. Aklın fazlası da zarar.. Soldan sağa doğru, tersten yazmak gibi bir takıntısı var adamın.. Cebinde bir ayna taşıyacaksın ki, ne yazdığını anlayabilesin..'İtfaiye' yazısını öndeki aracın dikiz aynasından görmesi gibi.. Hazır İtfaiye demişken kaçırmayalım bari; Bir başka çılgın.. Neyzen Tevfik; "Yansın karıların alayı, su veren itfaiyenin hortumunu bilmem ne yapayım" demiş.. Hahahaha.. Ben desem külümü savururlar..
* * *
      Gamlı Firaki.. Bolu'da fabrika kuran, yanında bir sürü işçi çalıştıran, gazete çıkaran adam.. Ortadan kaybolunca bütün şehir onu aramış.. Köprü altı, çalı dibi kalmamış bakılmadık.. Sonra anlamışlar ki, adam evde kurduğu mahkemede kendine bir yıl hapis cezası vermiş onu çekiyor.. İki hanımını şahit olarak dinledikten sonra 'gereği düşünüldü' demiş deli Refik.. 'Sanığın bir yıl hapsine..!
* * *
      Ya Edip bey? Ayağında Angara lastikleri.. Sırtında rengi solmuş siyahken griye dönmüş pardesü.. Bir elinde bakraç diğerinde kitaplarını koyduğu pazar sepeti.. Gençliğinde beyninin dört lobu da ayrı ayrı çalışıyormuş Edip bey'in.. Her lop, kendi başına ayrı telden çalıyor yani.. Farzet senle konuşuyor, arka tarafta üç senaryosu daha var.. Tak tak tak!" Zamanında savaş uçaklarıyla gökyüzünde vızır vızır dolaştığı herkesin malumu.. Bir Şikago havaalanına inişi var ki; akla ziyan..
* * *
       'Angara lastiği' dedik hemen itiraz geldi 'Sivri burunlusu var 'Babet' gibi olanı var diyor merkez.. 'Tamir istemez, boya istemez.. Rugan gibi aynı.. Dağcıların tırmanma ayakkabıları da 'cızlavet'in bir başka versiyonu.. Yemeni, mes lastik, cizlavet falan derken, fötr şapkadan kalıp çıkarıp arabalara şanzıman yatağı bile yapmış bizimkiler.. Gül gül öldük..
* * *

         SOSYAL FOBİ..
         Şoföre; 'Kaptan müsait yerde..! diyen, yanlış durak olduğunu anlayınca, ayıp olmasın diye inenler varmış.. 'Sosyal fobisi var adamın, n'apsın' diyor komşum.. Komşum İETT'den emekli... Hatta şoföre; "inecek var ! dememek için bir durak önce başka biriyle inen bile varmış.. Düğmeye erkenden bastın mesela, napacan? Tıklım tıklım otobüs senin için sağa çekmiş, kapıyı açmış.. En iyisi inip tabana kuvvet yürümek.. Ama düğmeye bastığını kimse görmediyse "kim bastı la bu düğmeye? diye etrafa bakınmakta varmış raconda..
* * *
        'Ohooo' diyor İsmail abi de; 'yanımda oturan adam kazayla yellenip yer değiştirincesi.. Eeee? Kalıcı konutlara gidecekken Borazanlar durağında indim' ! hahahaha.. Almanyada gençler çok yapardı; hatırladım.. Tam otobüsten inerken 'kokulu' bir fısfıs sıkarlardı.. Otobüste tek kişi kaldıysan yandın.. Yabancısın üstelik.. Dikiz aynasında kaptanın gözleri..!
* * *

       FABRİKA..
       İsmail abi 'Ne oldu? takıldın galiba' diyor, 'Suni Tahta Fabrikası'nı yazsana..! Sucu Mehmet usta vardı onu yaz.. Makina montörü, kaynakçı.. İsviçre'den gelen makinaların tek tek montajını yapmışlardı yabancılarla.. Burhan ustayla az mı suya daldılar kaynak yapmak için..1972 yılında buhar kazanı patlamıştı onu da yaz.. Aralarında Emin'in babası Rıfat Abi'nin de olduğu bir sürü yaralı vardı.. Sonra rahmetli Nihat Özçağlar.. İstanbul Şişe Cam'a geçti daha sonra..
* * *
      Fabrikanın servis arabasıyla şehre, Saray Sineması'na gelmeler.. Servisi kaçırma korkusuyla izlenen akşam matineleri.. Suni Tahta'nın kalecisi Muzaffer, antrenörleri Coşkun.. Hacı beş paranın merdivenlerinden inince sol tarafta İrtibat Bürosu, bitişiğinde Paşaköylü Şeref, Roma Dondurmacısı, Aydın Turizm Yazıhanesi..
* * *

       BÜYÜ..
       Şu büyü işine bi el atamadık diyor Şinasi.. Onu konuştuk bugün.. Sürekli maç kaybediyoruz.. Fener'in kalecisi Rüştü penaltı noktasına eşek bilmem nesi gömmüş.. Penaltıdan taça gider mi top? Adam penaltı atacak, bir bakıyor kalede üç tane Rüştü var.. 'Abi bildiğin gibi değil diyor çok tesirli bu eşek bilmem nesi..' Galatasaray'ın kongresi yapılırken salona kanarya atıp kaçanları da daha önce yazdık hatırlarsınız.. Gazanfer Abi'nin kibrit kutusunda taşıdığı. 'Ölü yarasa' tekniği' vardı.. Biz onu da hayata geçiremedik maalesef..
* * *

       SOKAKLAR..
       Geçen gece sahildeydik sokaklardan söz ettik uzun uzadıya... Ahşap direklerdeki cılız ampullerin köşe başlarını anca aydınlatabildiği sokaklardan.. Gölgelerin uzayıp acaip yaratıklara dönüştüğü Bolu sokaklarından.. Çocukluğumuzun Sabri amcası.. Nejat Sedat Vedat kardeşler.. Evin önündeki kavak ağacını bile hatırladık.. Arka bahçede hiç durmadan şakıyan bülbül.. Kamuran teyze.. Gopter Memet, Cöpcöp Turhan.. Elinde balıkçı Çakır'ın kuyruklarından birbirine bağladığı iki Palamutla öğretmen Tevfik bey.. Önünden geçen tanıdık birini 'hazır ol' da selamlayan Karadenizli çöpçü.. Kaldırımların kenarını santim bile atlamadan süpüre süpüre giden..
* * *
      Önden çevirmeli arabalar.. Ankara'ya haftada bir gün giden ahşap kasalı 'Saraç' otobüsleri.. Kendi haline bırakılmış yollar.. Macunları dökülmüş camların şangırtıları arasında aşılan dereler, tepeler.. Ve kamyoncular.. Koca Fehmi, Yeğen Mehmet, Ovabaşlı Sadettin, Civan Ali, Genco Hamdi, Cingan Ali.. Mola yerlerinde bağdaş kurup sardıkları 'ayınga' tütün.. Hamdi Abi'nin 'Serkedaryan' marka sigarası.. Tabakası.. Kargasekmezde, gürül gürül akan çeşme başı sohbetleri.. Ve sohbetlerin baş aktörü, az bilinen 'kamyoncu' kimliğiyle Berber Fadıl..Rahmetli..
* * *
       Batsın bu dünya" dedi arkadaşlar.. 'Batsın anasını satayım' dedim 'Bakmazsa taaacana..! Teeytt teeytt teeyttt' Yine mevsimler dönecek/ yine yapraklar düşecek' .
* * *
      'Son satır olmadı abi' diyor bizimki 'ne alaka? diyor.. 'Yazdık bi kere Şinasi'cim.. Sonra senden mi öğreneceğiz ne yazacağımızı? Diabetes mellitus'muş.. Edepsize bak, tövbe estağfurullah.. Bedenci Zekai Bey'in "bok oğlu bok" lafı da dilimin ucunda, çıktı çıkacak..
* * *
       Orta Hamam'ın duvarına yaslamış bir de polis kulübesi olacaktı..Eee? Yanında Şerafettin Şenyüz'ün benzin istasyonu..Eeee? yanında meyhaneci Çavuşun tekel bayii.. 'Kafayı çekti mi bu cümlelere kilitleniyor İsmail abi.. 'Eeee abi daha daha ne var ne yok? diyorsun; o başa sarıyor; 'Orta hamamın duvarına yaslamış bir de polis kulübesi olacaktı, yanında Şerafettin Şenyüz'ün benzin istasyonu, onun yanında meyhaneci Çavuşun tekel bayii..'
* * *
        Bugünlerde yalnız kalma..! Yanlız kalan kafayı yer, sapıtır.. Kafa dengi birinin, sağlam birinin yanında dur.. Aman ha! Biri tepene bindiğinde kimse çıkıp gelmeyecek.. Düdük çalıp 'alooooo! demiyecek kimse.. Sen iyi adamsın diye denklem değişmiyor çünkü.. Senden önce de böyleydi senden sonra da böyle olacak.. Öyle şeyler yaşadı ki senden öncekiler.. Son nefeslerine kadar anlatmaya çalıştılar dertlerini; olmadı..
* * *
       Derdini kimseye anlatamamak kaşınan yere elin ulaşamaması gibi.. Gerçi anlatamayanlarınkini Bolu Pazarı'nda, Gerede Panayırı'nda 'destancılar' çıktı anlattı.. Sen öldün diyelim, aldı götürdüler seni.. Ayakkabıların, gözlüğün caddenin ortasında.. Kasketin de.. Bozma fiyakanı, dert etme.. Kimse anlatmasa otuz yıl sonra biri çıkıp anlatıyor.. Hediyesi 25 kuruştan.. Dörtdivanlı destancı 'Düldül Mevlüt' mesela.. Önce Alpağut yolunda pusuya düşen Kemal öğretmeni.. Sonra seni..
*
     Haber gelmez gönül virane kaldı
     Ne sabra mecal var ne takat kaldı
     Yadınla teselli bahane kaldı
*
        'İyi deyan da, sen ne anlattın şimdi? diyor telefondaki.. 'Sen kendini Belediye apolyösüne ve.. aklımı gayıbelettim, gören, duyan va mı de.. morelin bozuğusa gel, ben seni ılcaya da eletürün.. Eğerliyim eletürün.. Endigünkü mevzuya gelincesi, aynı dedüğüm gibi, öyneyken böyne oluvör bu işle.. Çok fazla da gafaya yüklenme.. Zaten acuk 'naneli' gibi sizin familya.. Aman ha..!
Hoşça kalın..
                                                                  
Fotoğraflar; Eski, Nostaljik Bolu Fotografı Meraklıları Grubu albümünden..