BolununSesi; Halkın Gazetesi

Sivastapol önünde yatar gemiler.. 

Erdoğan Mühürcüoğlu

Sivastapol önünde yatar gemiler.. 
    31 Ekim 2023

         SİVASTAPOL ÖNÜNDE YATAR GEMİLER..

    Bugün bir kaç haber kanalında rastlayınca gözlerime inanamadım.. Ellerinde bayraklarıyla binlerce genç nehir gibi akıyordu İzzet Baysal Caddesi'nden.. Daha sonra Stadyumda Sergiledikleri 100'üncü yıl koreografisi ile de muhteşemdiler.. Ulusal kanallarda kendilerine yer bulacak kadar hem de..

    * * *

    Hatırlar mısınız? Eski meclisin önünde çekilmiş bir belgesel izlediğimden bahsetmiştim bir tarihte.. Bizim gençleri ve hazırladıkları 100'üncü yıl koreografisini izlerken o görüntüler geçti gözümün önünden.. Atatürk ve silah arkadaşları vardı o belgeselde, yabancı elçilik mensupları vardı.. Ve Bando'nun çaldığı ''Sivastopol marşı'' ile tozu dumana katan askerler..

    *

          Sivastopol önünde yatar gemiler,

          Atar da nizam topunu, yerle gök inler,

          Yardımcıdır bize kırklar yediler,

           Sılasına kavuşmaz aslan yiğitler..

    *

    Bandonun Bolu Belediye Bandosu olduğu bilgisi geçiyordu altyazıda.. Şehit Nazım Bey'in Bolu'da kurup savaşa sürdüğü 4'üncü Fırkaya Bolu Belediyesi tarafından Hediye edilen Bando olduğu bilgisi.. Bolulular'ın, Belediye Başkanı İsmail Hakı Bey ile büyük bir coşku ile Ankara'ya uğurladığı o Bandoyu yabancı ülke temsilcileri ile gazeteciler hayranlıkla izliyordu o gün.. O görüntülerin videosu da var.. Bulursam paylaşırım..

    * * *

    Huyum kurusun, Bir şey duyunca, araştırmak didiklemek gibi bir huyum var benim.. Biraz araştırınca gördüm ki, o Bandoya ait bilgiler Binbaşı İhsan İdikut'un ''Nazım Bey'' adlı kitabında da var.. Sadece o da değil Trakya'da Vize'de Çonkra Bağları'ndaki Muharebeler sırasında, 4ncü Fırkadaki Bolulu askerlerin çılgın bir savaşın içine düştükleri ve göğüs göğüse yapılan çarpışmalar sırasında çok büyük zayiat verdikleri bilgisi de var.. O gün deliler gibi savaşan Bolulu askerlerin başında kim vardı dersiniz? Teğmen Deli Refik'le yardımcısı Asteğmen Deli Fikri.. Şaka gibi..

    Kaynak (Nazım Bey.. İhsan İdikut sayfa 32-33)

    * * *

            DELİLER TABURU..

    Okurken Osmanlı ordusundaki ''Deliler Taburu ile onların ''Delibaş'' rütbeli kumutanları geldi aklıma.. 60’şar kişilik küçük ocaklara ayrılan, vahşi hayvan derisinden elbiseler giyen, ayaklarında yüksek topuklu, sivri burunlu ayakkabıları olan ve sırtlarına vahşi hayvan kanatları bağlanan ''Deliler Taburu''.. Her gün ''Delibaş'' rütbeli komutanları nezaretinde ıslak mermerlere tokat atarak talim yapan, ellerinde Satır, balta ve savaş çekiçleri taşıyan.. İnsan onları benekli sırtlan derisinden yapılmış şapkalarıyla rüyasında görse her halde bir kaç gün kendine gelemezdi..

    * * *

             MAKAM SAHİBİ..
    Şapkamı, gözlüğümü düzelttim, ceketimin düğmesini yokladım, girdim içeri.. Baktım makamında oturuyor bizim Durmuş.. Götünü yere vurmuş ! 
    * * *
    Son yazım hakkında konuştuk biraz.. "Haklısın" dedim "Sait Faik'i atlamışım.. Çocukluğunun bir bölümünü Bolu'da geçirdiğini, annesiyle gittiği Tabaklar Hamamından kovulma hadisesini.. İspirtocu Sadık'ı da daha önce çok yazdık diye yazmadım.. “Olmaz ki!” diyor.. “Bak Melek Hanım'ı da yazmadın.. Melek Hanım'ın Küçük oğlunun Kanada'da profesör olduğunu da..” 
    * * *
    Sadık'ın ölüm haberini Belediye Hoparlerinden duymuş.. Ayhan Altunç ağabey "Burası Bolu Belediyesi İlan neşriyat bürosu" diye başladığı anonsu Sadık'ın vefat haberiyle bitirmiş.. "Eş, dost ve akrabalarına teessürle duyurulur" demiş kapatırken..
    * * *
    Zaman zaman Karaçayırda rastlardık ona'' diyor.. Bazen de Çıkınlar Mezarlığının kuytu bir köşesinde.. Kış aylarında ise kasaplar içinde İsmail Ağa'nın fırınında olurdu.. Sıva ustasıydı Sadık.. Çok güzel çamur sıva yapardı.. Eşi Emine Hanımla Örencik Köyü'ndeydi evleri..
    * * *
    ''Hiç bir acı eşin kaybındaki kadar ağır olmuyor biliyor musun ! Yalnızlık, keder, belki suçluluk gibi karmaşık duygularla boğuşmak zorunda kalıyor insan.. Bizim Sadığa da ne olduysa eşinin ölümünden sonra oldu.. Eve köye sığamadı zavallı.. Günden güne eridi.. Bir de İspirto var onun çöküşünü hızlandıran.. N'apsın Sadık?  Kambur felek felek olsa, benim bacak kadar çocuğumu da Çığırtkanlar'da anasının mezarına sarılıp ağlatmazdı..! "Boş ver" dedim "kaçtır söylüyorsun bunu.. Günaha girme.. Tövbe de.."
    * * *
            RAİF AĞABEY..
     Tebessüm ettiren bir fotoğraf.. 1972 yılında benim nikahımda çekilmiş.. Nikah memurunun eli bana doğru uzanınca, ilginç bir görüntü çıkmış ortaya, izaha muhtaç bir görüntü.. O anı Hatırladım tabii.. ''Dik otur' diye uyarıyordu Raif Abi.. ''Bak adam fotoğraf çekiyor abisinin, dik otur..!” 
    * * *
    Raif Abi, Raif Yavuz.. Zatı Sungur'la şehir şehir dolaşıp çadır gösterileri yapan.. Şapkadan tavşan çıkartıp, ağzından alevler püskürten.. Tiyatrocu, Lokantacı.. Bir yerde okumuştum; Muzaffer Işın döneminde çekmecesinde 5 tane mühür varmış Raif Abi'nin.. Belediye Başkanı'nın, Belediye Meclisi'nin, Yazı İşleri'nin, Encümen'in, Evlendirme Dairesi'nin.. 5 tane mühür.. Tak tak tak, her tarafa bas anasını satayım..! 
    * * *
    Panayır çadırlarında gösteriler yapmak, şapkadan tavşan çıkarıp, ağızdan alevler püskürtmek.. Bir idealin varsa, hırsın varsa, azmin varsa oluyor bunlar.. Bolulu Alaaddin amca örneği var.. 70 yaşında eşek sırtında Hicaza gitmiş Alaaddin Amca.. Gerçi Halep'te polislere yakalanıp, bir kaç gün hapis yatmış ama, gitmiş.. İnatsa inat..  Bizim eski Kamyon şoförleri de çıkamadıkları rampaları geri geri çıkarlarmış.. 
    * * *
    Hattat Mehmet Efendi'nin  azmine ne buyrulur..? Ne elleri var Mehmet Efendi'nin ne de ayakları.. Yabancı ansiklopedilere de ''Bolulu elsiz ayaksız hattat'' olarak geçmiş zaten.. İki bileği arasında tuttuğu kamışını kuşağında taşıdığıi mürekkep hokkasına batırarak yazıyormuş yazılarını.. 
    * * *
    ''Kamışını mürekkep hokkasına batırarak yazıyormuş' dedik ya; hemen atladı.. ''Kamışı elinde geziyor gibi oldu' diyor.. ''O cümleyi değiştirsen iyi olur.. ''Valla bunun başka adı yok ki'' dedim, 'adı Kamış bunun..!” Tövbe estağfurullah.. Adam Hoca geçiniyor; aklı sıra bize akıl verecek.. 
    * * *
    Bizim sokakta da vardı böyle biri.. Başı ağrıyanı, dişi ağrıyanı, okur üfler, ama tavlaya oturunca taş çalar, zar tutar.. Oyun seyrederken kaş göz edip 'kimin elinde ne var' sinyali verir.. 
    * * *
    Neyse.. Bugün yine fazla uzattık galiba.. Normalde 70-75 satırı geçmeyecek şekilde yazmaya çalışıyorum ama; bazen bunu tutturamıyoruz.. ''Ne kilimin tozu biter ne de delinin sözü'' demişler..
    Burada bitirelim en iyisi..  
    *
    Hoşça kalın..
    Erdoğan Mühürcüoğlu.. 30.10.2023..

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Bolu Oto Lastik