BolununSesi; Halkın Gazetesi

Dipçik.. Ahmet.. Kenan..

Erdoğan Mühürcüoğlu

Dipçik.. Ahmet.. Kenan..
    12 Eylül 2023

            DİPÇİK.. AHMET.. KENAN..
            Aydı, yıldı, mevsimdi  derken bir bakıyorsun sonuna gelivermişsin yaşamın.. Rahmetli Akhoca'nın fotoğraflarına bakarken sevgili Cemil'i ve onun vefat haberini aldığımızı günü hatırladım.. Çocukluğumuzdaki ismiyle Ahmet'in.. İlkokula bir siyah önlük, bir beyaz yaka ile birlikte başladığımız, Akpınar çayırında birlikte büyüdüğümüz.. Kimseyi bulamayınca teke tek maç yaptığımız..
    * * *
           İçinde Akpınar mahallesi olan yazılarımın çoğunu ondan aldığım bilgilerle yazmıştım.. Ya da ona sorup doğrulattıktan  sonra.. Kemaneci Durmuş'u.. Yedi Türlü Macuncu Süleyman dayı'yı.. Evlere tahta silmeye giden Gıcıkların Zehra Teyze'yi; eşini Toramanın meyhanesinden 'denk sepeti'ne koyup ''boyun posun devrilsin ! diye söylene söylene eve taşıyan.. 
    * * *
           İstanbul'dan çektiği telgraf kendisinden sonra gelince sinirlenen, kamyon direksiyonu taktığı bisikletiyle sokak sokak postacı kovalayan 'Deli Bahattin'i..
    * * *
          Yanık Hayri Abi'yi, ve onun; 'Güzelim benim, yakışıklım ! diye yanağından makas alarak seven annesi Gülsüm Nine'yi.. Kemaneci Durmuş'u, Atlı Karıncacı Telat'ı.. Tencerelerini sıyırmak için kapısında saatlerce beklediğimiz Pastacı Kara Ahmet'i..
    * * * 
            Kendisinden 'Meleeek, Meleeek' şarkıları dinlediğimiz Deli Hasan'ı.. Deli Hasan'ın aslında Arabacı Raşit'in kardeşi ve lakabının 'Kellecilerin Deli Hasan olduğunu..
    * * *
            Kimler geldi kimler geçti o mahalleden.. Ünlüsü, ünsüzü.. Annem Sultan Hamamı'na gelen genç bir kızdan bahsederdi hep.. ''Ankara Radyosu'nun sınavını kazanmış'' derdi.. Akpınar'dan 'yola çıkmadan önce bir de hamama girelim' demişler anasıyla.. Annem çocukmuş o sıralar, ismini hatırlayamıyordu.. Bir ara Nezahat Bayram dedi, sonra Bedia Akartürk.. Anneannemin zahirecilik yaptığı, Sultan Hamamını çalıştırdığı zamanlar..
    * * *
            Cemil'de kalmıştık.. Bir telefon görüşmemizde de, Bolu aksanıyla; ''Endigünkü mevzuya gelincesi Erdovan'' diyordu Cemil, ''Ben burdayıkan sen bi gel.. Ben seni ılcaya da eletürün.. Eğerliyim eletürün.. Bak! öyneyken böyne oluvedi, çok gış yağıya filan dinlemen'' Yolla açuk.. Bekleyan..''
    * * *
           Her şeye alışıyor insan.. Hayat devam ediyor bir şekilde.. Taziye ziyaretleri, ölenin yedisi, kırkı, elli ikisi.. En hüzünlü olan da; ölenin kapının önüne konan ayakkabıları ile cenaze evinin bir kaç gün söndürülmeyen ışıkları.. Belki o yüzden, ne zaman bir cenaze evinin önünden geçsem, Kayahan gelir benim aklıma.. Ve onun ''Belki sen gelirsin diye ışıkları söndürmedim”  şarkısı..
    * * *
            KENAN..
           Şapkamı, maskemi, siperliğimi yokladım, girdim odasına. Daha yerime oturmadan; ''Sende de ne ayak varmış tertip'' diyor; ''adımını attın ceryanlar kesildi..''
    * * *
           Kenan benim asker arkadaşım.. Askere gittiğimiz geceyi konuştuk onunla.. Tarsus'da ilan edilen şampiyonluğun Bolu'da top atışları ile kutlandığı geceyi.. Sanki tüm şehir bizim için toplanmıştı'' dedik, ''sanki asker uğurlaması yapılıyordu bizim için.. Belediye Başkanı'nın odasından el sallayanlar; Kamil Bilgihan, Hulki Avlacıoğlu, Altan Doyran.. Balkonda Lütfü, İbrahim, Rabbani, Mendoza, Kuzman, Rıdvan.. 
    * * *
            Aşağıda Davulcular, Mahir, Halil, Gırnatacı Cemal ve Kozlulu Kör Kemaneci.. Ve tabii bu tür kutlamaların olmazsa olmazı Deli Ali'nin de aralarına karıştığı köçekler.. Parmaklarının arasında sarı pirinç zillerle..
    * * *
            Gecenin sonunda E5 kenarında külüstür bir yolcu otobüsünün başındaydık.. Tömtöm Şükrü, Turist Muzaffer, Artist Kenan ve ben..Tarih 1 Temmuz 1970 günlerden Çarşamba.. 
    * * * 
            Özlemişiz birbirimiz.. Laf lafı açtı, laf da sigara paketini.. Konu genişledi.. Bir ''Ekmek Teknesi'', bir ''Bizimkiler'' tadında hayatların yaşandığı sokakları konuştuk.. Pencerelerinden taşan sardunyaları, fesleğenleri ve duvarlara tırmanan hanımelleriyle evlerimizi.. Paramız olmadığında tanıdık birinin elinden tutup girdiğimiz sinemaları, Şehir Stadı'nı çevreleyen ağaçların tepesinden izlediğimiz maçları..  Tevfik Abi'nin Kapalı'dan çektiği 'Kırmızı'ya, 'Beyazzzz' diye karşılık vermelerimizi ağaçların tepesinden.. 
    * * *
            Ve babasını konuştuk Kenan'ın.. Genç denebilecek yaşta kaybettiği babasını.. Onun şahsında dönemin ayakkabıcılarını, ayakkabı boyacılarını.. .Akpınarlı Pıytı'dan tut, Lokal Can'daki  Raif usta'ya, eski Belediye pasajındaki Nizam'dan, yavru iken eğittiği ve sürekli omzunda taşıdığı kargasıyla İmamdurak amcaya kadar.. Herkesi dikkatle izleyen, müşterinin uzattığı parayı gagasıyla alıp sahibine teslim eden kargasıyla.. 
    * * *
             ''Küçücük bir şehirdik'' dedik.. ''Herkes herkesi tanıyordu.. O kadar tanıyordu ki; ''Arasta içinde Çift Kapılı Kundura'' adresine mektup getirebiliyordu postacı.. Şerafettin Mızrak'ın babasına ''Kontoro'cı Palabıyıklı Salim'' yazan mektubu getirebiliyordu kimseye sormadan..
    * * *
              SOKAKTA GERGİNLİK..
              Gecenin bir yarısı delirdi adam.. Komşunun oğlu evde bateri çalıyor diye, kalorifer peteğini bateri zili olarak kullanıyor diye sokağı ayağa kaldırdı.. O karışıklıkta herkes birbirine girdi.. Karşı apartmandan adamın balkonuna terlik fırlatan, rakibine tokat atayım derken başındaki peruğu yan dönen oldu.. Komedi filmi gibi izledik komşularla..
    * * *
             Baktım da; kavgaların da pek tadı tuzu kalmadı artık.. Eskiden öyle miydi.. Ne kavgalar gördük biz gençliğimizde, nelerine şahit olduk.. İki tek attı mı, kapının önüne çıkıp hadise çıkaran ihtiyarı hatırladım Baterist kavgasını izlerken.. Bir yerde kavga çıktığını duymasın, ikinci kattan atlardı rahmetli.. Etrafa; 'Şerefsizler, godoşlar, eşşoğlu eşekler'' diye bağırırken, kimi kastettiğini, hangi tarafı tuttuğunu  anlayamazdınız.. Basit, sıradan bir mahallede; sevincin, kederin aynı anda yaşandığı zamanlardı.. Komedilerin, hatta tüm  trajedilerin..
    * * *
             12 EYLÜL.. 
            Takvim yaprağını çevirdim; 12 Eylül 2023 Salı.. Elim enseme gitti.. Ankara'da,''Söndür lan o sigarayı'' diyen asker dipçiğinin indiği yere.. Düşündüm de bazıları fiili, bazıları ''post modern'' olmak üzere bir sürü darbe sığdırmışız hayatımıza.. 27 Mayıs'la başlayıp, 12 Mart muhtırası ve 12 Eylül darbesiyle devam eden.. 
    * * *
            Neyse.. Kendinize iyi bakın.. Beş milyar yıllık dünyanın sadece 70-80 yıllık bir zaman dilimindeyiz hepimiz.. 
           Hoşça kalın..
          Erdoğan Mühürcüoğlu
     

    • Dilara Şenay15 Eylül 2023 . 12:14

      Babacım….. (Hikmet Şenay)….

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak