Olsun be aldırma yaradan yardır. Sanma ki zalimin ettiği kârdır. Mazlumun ahı indirir şâhı. Her şeyin bir vakti vardır. Yunus Emre

Bolu'ya Eiffel Kulesi gelirse !

Fırat Oktar

    10 Ekim 2012


    Soru 1) Bir bölgenin, bir şehrin veya bir ülkenin turizme kazandırılması için neler yapmak gereklidir?
    Soru 2) Bir eser, bir anıt, bir heykel, tarihi değeri olan bir antik-tiyatro, çıkartılacak bir antik-kent bölge turizmini geliştirmeye yeterli olabilir mi?
    Şöyle ele alalım konuyu; diyelim ki Eiffel Kulesi'ni getirip Bolu'ya dikseler, Paris'te olduğu gibi bizim şehrimize de senede 25-30 milyon turist gelir mi?
    Hayır, gelmez, gelemez...
    Neden gelemez?
    Öncelikle, konaklama imkan ve kapasitesi yetersiz.
    Şehrimiz sınırlarında 3.500 turistin konaklayabileceği kadar yatak var. Bunlardan yaklaşık 1.500' ü Kartalkaya civarında yani yılda 3-4 ay kadar açık kalıyorlar. Geriye, nerdeyse 12 ay kullanılabilir olan 2.000 yatak kalıyor.
    Mucizevi bir şekilde 100 % doluluk olursa, 2.000 kişi 1 ay da 60.000 geceleme yapar, 12 ay toplamında bu sayı 720.000 geceleme yapar, kaldı ki her gelen turistin 2 gece ortalama kaldığını varsayarsanız. Bu şehre bir yılda gelip konaklayabilecek maksimum sayı, yaklaşık 360.000 kişidir. Büyük şehirlere yakın olma avantajını da ekleyip diyelim ki bunun en az 2 katı kadarda günübirlikçi turist geldi. 
    Sonuç:  Eiffel'li Bolu' ya bugünkü şartlarda, mevcut kapasitenin en fazla getirebileceği turist sayısı, 1 milyondan daha fazla olamaz.
    Zaten mevcut günübirlikçiler ve konaklayanlar bu rakamın şu anda %55-60'ını karşılıyor. Doluluk oranlarımız, çok kötü sayılmaz. Ama kendimize turizm şehri diyebilir miyiz?
    Hayır, diyemeyiz.
    Bahsedilen ütopik rakamlara ulaşmak için en az 75.000 yatak gerekir. Bolu için gerçekçi olmak gerekirse mevcut sayının en az 10.000'lere, yani bugünkünün 3 katına çıkması lazım gelir ki turizm gelirleri önemli hale ulaşabilsin ve şehrin gelirlerinde lokomotif sektör olabilsin.
    Turizm sektöründen elde edilen gelirler, kent gelirleri arasında en üst sıralarda olmazsa, yeni yatırımlar yapılmazsa, yatak sayınız artmazsa, turistik hizmet üreticileri bilinçlendirilmezse, turistik ve tarihi değerlerinize, doğanıza sahip çıkamazsanız zaten istenilen ve beklenilen yerde olamazsınız. 
    Pekala, Bolu' da bu saydıklarımızdan herhangi biri tam anlamıyla yapılıyor mu?
    Hayır. Daha biz tarihi eserlere sahip çıkmanın bile kavgasını yapıyoruz.
    O halde sorun, salt bir yerleri turizme açmaktan, tarihi bir eseri ortaya çıkartmaya çalışmaktan kaynaklanmıyor.
    Konuya bir bütün olarak bakmayı beceremiyoruz. Büyük resme bakmak yerine, resmin içindeki objeler arasında gidip-gelip duruyoruz.
    En başta, daha turizm sektörünü bile ciddiye almıyoruz. Bilimsel çalışmalar yapılması gerektiğini idrak edemiyoruz.
    Size, turizm sektörü hakkında çok temel bir bilgi vereyim;

    Dünya'da en fazla iş istihdamının sağlandığı sektör, turizm sektörüdür.
    Şehrimizde yeterince kalifiye personel olmaması, asgari ücretlerin üzerine çıkıp, nitelikli personellerin çalıştırılmaması, hiyerarşi zincirinde ve kurumsallaşma yolunda profesyonellere ihtiyaç duyulmayacağına inanılması, kısacası vizyonsuz bakış açısıyla hareket etmek, en fazla iş sahası yaratan bu sektörü küçümsemek değil de, ne demektir?  
    Maalesef, ortada bizim kalifiye personel çalıştırmaya bile ihtiyaç duymadığımız gerçeği var.
    Şimdi kim çıkıp diyebilir ki, "turizm gelişiyor, turizm şehri olma yolunda ilerliyoruz."
    Örneğin, şu anda Seben hakkında yapılan önemli çalışmalar var.
    Seben' de yaylalar var, göletler var, kaya evleri, erken Hristiyan eserleri ve termal var.
    Turistlerin gezip görebilmesi için hazır durumda diyebilir miyiz?
    Hayır, hazır değiller ancak hazırlanabilirler.
    Turizm belgeli otel, profesyonel turist rehberi, turizm taşımacılığı, hediyelik ve turistik eşya satan dükkanlar, Seben elması gibi ürünleri markalaştırma çalışması, halkı, esnafı bu konuda bilinçlendirme çalışmaları ve buna benzer çeşitlilikler yok veya yok denecek kadar az sayıdalar.
    Ancak bunlar da hazırlanabilirler.
    Büyük bir zincir otel grubundan 500 yataklı tesis yapmasını bekleyemeyiz fakat, eğer biz eksikleri görüp düzeltebilirsek ki bunu yapmıyoruz. İşte o zaman, butik oteller yapılır, rehberler gelmeye başlar, insanlar el işlerini, bölgeye özgü ürünleri turistik hale getirip sunmaya başlarlar.
    Yani bütünlük sağlanır. Bir bölgenin içini düzenlemek, etrafını çevirmek, giriş kapısı yapmak ve oraya bir bekçi koymakla bu iş bitmez. 
    Sonra neden turist gelmiyor diye kendi kendimize hayıflanmaktan başka bir şey yapamayız.
    Bütünlük sağlandıktan sonra çok ciddi bir pazarlama ağı gerekir.
    Diğer çeşitliliklere ek olarak yeni bir destinasyon ortaya çıkartılır ve bu destinasyon çeşitliliğin yalnızca bir parçası olur.
    Çeşitlilik işte Eiffel'in tek başına 25 milyon turist getirmediğinin göstergesidir.
    Bu Dünya başkenti, Versailles, Notre Dame, Sacre-Coeur, Madeleine, Louvre, Arc de Triomphe gibi yapıları, Champs-Elysees, Concorde, Bastille, Montmartre, Montparnasse gibi meydan ve caddeleri, Seine nehri, Euro Disney'i,Moulin Rouge'u Buddha Bar'ı, opera ve tiyatro binaları, müzeleri, parkları ve bahçeleriyle size öylesine bir çeşitlilik sunuyor ki, karşılığında bu şehre milyonlarca turist gelebiliyor.  
    Dahası bu yapıların ve güzelliklerin her biri öyle iyi pazarlanıyor ki, Asya'dan, Amerika'ya insanlar, bu eserlerin en az bir kısmının adının ne olduğunu, orada ne olduğunu biliyor.
    En başta sorduğumuz soruya geri dönersek, bir yerin turizme açılması demek işte bu bütünlüğün sağlanmasıyla ve ancak etkili bir pazarlama ağı ile mümkün olur.
    Tarihi eserlerin ve doğal güzelliklerin korunması, açık ve kapalı müzelerin yapılması, yeme-içmeden, taşımaya, hediyelik eşyadan, konaklamaya kadar onlarca segmentin bilinçli bir şekilde bir araya getirilmesi ile bütünlüğü sağlamaya sadece başlarsınız.
    Turist geldiğinde bölgeye özgü bir şeyler bulursa, geldiği yerde iyi ve kaliteli vakit geçirme imkanı bulursa, o zaman işte bir bölgeyi turizme açmışsınızdır.
    Gelen kişi memnun kalıp, bunu başkalarına anlatmaya başladıktan sonrada, daha sonra gelecekler için aynı sirkülasyonu sağlayabilmek ve sürdürülebilir turizm ilkesi ile çalışmaya devam etmek şarttır.
    Saygılarımla.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    Erpiliç

    GÜNÜN SÖZÜ

    Öğretmenler! Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak