Bolu ?iş başa? düşünce...

Geçen hafta bir iş vesilesi ile Düzce?ye gittim. Düzce gördüğüm kadarıyla teşvik kanununun da etkisi ile hızlı bir sanayileşme içine girmiş. Kent merkezinde de bir düzelme, gelişme ve değişim dikkat çekiyor. Şehirde yeni alışveriş alanları yanında düzgün yollar, kaliteli kaldırımlar gibi belediye çalışmaları da göze çarpıyor. Netice olarak 12 Kasım depreminin izlerini silmeye çalışan Düzce, önümüzdeki 10 yıl içinde 250-300 bin nüfuslu bir sanayi kenti olacak gibi görünüyor.

Buraya kadar takdir ediyoruz... Güzel..!. Yalnız nedense Düzce biraz ?kendine gelince? ?fethe?çıkan krallar gibi, hemen Bolu'nun tabii varlıklarına göz dikiyor! Duyduğumuza göre Yığılca?dan Yedigöller?e bir yol yapıp buraya da ulaşmak istiyorlarmış! Hatırlarsanız yıllar evvel de Darıyeri?nden Abant?a kestirme bir yol yapma meseleleri vardı. O konu depremden sonra unutulup gitmişti. Allah?tan onların bu ?absürd? taleplerine geçtiğimiz hafta sağ olsunlar, sayın Valimiz de Belediye Başkanımızda gereken cevapları verdiler. Ben de buradan değerli komşularımıza, önce ?kendi güzelliklerine? ?yeterince?sahip çıkmalarını, tanıtmalarını tavsiye ediyorum...

Bu Yedigöller meselesini ayrı bir yazımda işleyecektim ama şimdilik birkaç cümle ile konuya değineyim. Bu tür doğal zenginliklere, milli parklara ?gerekli düzenlemeleri, altyapıyı yapmadan? ulaşımı iyice kolaylaştırır, yoğun ziyarete ve de hele ?mangalcı? istilâsına açarsanız, orayı o kadar da hızla mahvedersiniz.! Zaten biz Bolulular bu zenginliklerimizin hâlâ tam farkında değiliz ve yeterince değerlendiremiyoruz. Onun için çok iyi plânlamalar yapmamız lâzım. Dünyada ?botanik turizmi? diye hızla gelişen bir turizm türü var. Doğasını koruyabilen yerler ileride çok ilgi görecekler. Ülkemizde dünyanın başka bir yerinde yetişmeyen 3000 adet ?endemik? bitki türü olduğunu da unutmayalım. Bu sayı Avrupa?nın ?tümünde? 2750 dir.

Bolu da bu bakımdan oldukça zengindir.

Aman bunları da ?keçilere? yedirmeyelim!

* * *

Düzce ve sanayileşme deyince, geçtiğimiz hafta üniversitemize bir konferansa gelen sanayi bakanımız Ali Coşkun Bey?in konuşmasına değinmeden geçmeyelim. Bakan Bey ekonomik hayatın içinden gelen ve meselelere ?parti? gözlüğü ile değil de ?teknokrat? gözlüğü ile bakan bir kişidir. Bu bakımdan kendisinin görüşlerine itibar edilir. Ben bakan Bey?in ?küreselleşme sürecinde Türk ekonomisi? konulu bu konferansına giderken biraz endişeli idim. Zira bizde her meseleye ?ideolojik? bakanlar, bir çok kavramı olduğu gibi bu ?küreselleşme? kavramını da duyunca âdeta ?krize?girerler ve konuyu sabote etmeyi denerler. O zaman da ?hakikât?güme gider tabi ki.! Böyle kavram tartışmaları ile ?kaynayan? toplantılara çok şahit olmuşumdur. Zaten ülkemiz de yıllar boyu bu tür ?ideolojik tartışmalarla? güzelim yıllarını kaybetmemiş midir?. Allah?tan o gün böyle bir olay yaşamadık ve Bakan Bey?in sunumunu sakince dinleyebildik. Ekonominin genel gidişiyle ilgili umutlu konuşan Sanayi Bakanı, haklı olarak ?güven ve istikrarın? önemine dikkat çekti ve küreselleşmeye karşı yapılması gerekenleri anlattı. Bakandan Bolu ile ilgili somut bir müjde alamadık. Yani dertlerimizle yine ?baş başa? kaldık ve bir bakıma yine ?iş başa?düştü. Hâlbuki ?eski siyaset? anlayışı halâ geçerli olsaydı bakan ?bol keseden? atar, ?cek? li, ?cak?lı bir sürü vaat verir, biz de ağzımıza çalınan bu balla epeyce idare ederdik! Değil mi?

Artık o devirler de geçti dostlar.!

Küreselleşme günümüzde bir vakıadır ve bu süreçte dışarıdan gelen zorluklara karşı direnmenin, Bakan Bey?e göre ?aşılanmanın? en önemli yolu da ?rekabet gücü yüksek? bir Türkiye meydana getirmekten geçiyor. Günümüzde artık ?slogan savurmakla, değişime direnmekle? varabileceğimiz bir yer olmadığı iyice anlaşıldı.

Yapacağımız tek bir şey var.! Araştırmak, çok çalışmak ve üretmek... Başka çare de yok! Küreselleşme denilen süreç işte bunu gerektiriyor. Netice olarak bugünün dünyasında ayakta kalmak için ?Eskimolara bile buzdolabı satmanın? bir yolunu bulacaksınız.

Biz de Bolu'da üniversitemizle, okullarımızla ve sanayiimizle, kurumlarımızla ile bu rekabetin içinde yer almalı ve ?yerel değerlerimizle evrensel olmanın? yollarını aramalıyız. Bunun için de her konuda, her zaman ?en iyi? olmak, ?en iyiyi? yapmak zorundayız.

Bunu becermek için adaletsiz teşvikler yüzünden belki Düzce kadar avantajlı değiliz ama ben ?zoru başarmanın? her zaman ?daha güzel ve anlamlı? olduğuna inananlardanım..

Bolu ?iş başa? düşünce bunu becerebilecek güçtedir...