Parkta düğün salonu ve çalınan davullar...

Bizde park deyince aklımıza genellikle ?iki salıncak, bir kaydırak, birkaç oturak ve biraz da yeşillik?gelir. Kentlerimizin çoğunda da doğru dürüst bir park yoktur ve parkların önemi daha yeni yeni anlaşılmaya başlamıştır. Bunun sebeplerinden biri de hızlı kentleşmedir.

Bilindiği gibi eski geleneksel mimarimizde evlerimiz bahçeler içinde idi ve yeşile çok yakındık. Bolu'da da vaktiyle evlerin çoğu böyle idi. Bu yüzden park ihtiyacı öncelikli bir hale gelmiyordu. Şehirlerin büyümesi, betonlaşması ile bu özellik hızla kaybolmaya, dolayısıyla yeşil alanlar da azalmaya başladı. Bunun için kent parkları günümüzde daha fazla önem kazandı. Bugün özellikle büyük şehirlerde parklar, kentin stresinden uzaklaşmak isteyenler için en yakın ?sükûnet, huzur? alanları haline gelmiştir.

Ben yurt dışında görev yaparken değişik kentlerde bir çok kent parkı gördüm. Buralar oldukça geniş alanlardı ve tabii ortamlardı. Bu parkların yemyeşil çimenleri, çiçekleri, ağaçlarında daldan dala atlayan sincapları hep ilgimi çekerdi. Biz maalesef şehirlerimizde vaktiyle böyle geniş tabii park alanları oluşturamadık.

Hepimiz biliyoruz ki yeşil alanlar bir kentin ?ziynetleri? olduğu gibi buralar karbon emilimi de yaparak kirli havayı temizlerler. Bu da sağlığımız için çok önemlidir. Ayrıca içinde her çeşit ağacın bulunduğu kent parkları, o beldeyi güzelleştirirler ve daha cazip hale getirirler.

Kent parklarının bir de ?eğitici? yanı vardır. Çünkü ?doğa ile ilişki? kurulan en ?yakınımızdaki? yerler parklardır. Çocuklarımız çeşitli ağaçları, çiçekleri, hayvanları ?inceleme ve tanıma?imkânını buralarda bulurlar.

Parklar yalnız oturulan - yürüyüş yapılan yerler de değildir. Bu yerlere çeşitli ?kültürel ve sanatsal üniteler?de eklenebilir, buralarda çeşitli kültürel aktiviteler de yapılabilir.

Zira iyi bir kent parkı ?her yaş ve ilgi grubuna? hitap eder...

* * *

Şimdi gelelim bizim ?Atatürk Orman Parkı?na...?

Önce vaktiyle bu alanı bir park halinde düşünüp ?yapılaşmadan kurtaran?, içine ?çok değişik? ağaçlar diken ve bir düzen oluşturan ormancılara teşekkür etmemiz gerekiyor.

Sonra da bu alanı Bolu Belediyesi?ne kazandıran mevcut yerel yönetime...

Duyduğumuza göre Bolu Belediyesi bu alanın yeniden düzenlenmesi ile ilgili bir plân hazırlamış ve bunu hayata geçirmek için çalışmalara başlamış. Planın bütün ayrıntılarını bilmiyorum ama buraya 2000 kişilik bir düğün salonu yapılacağını duydum.

Bolu'da böyle büyük bir salona ihtiyaç olabilir. Buna itirazımız yok ama bunu niçin elimizdeki ?en güzel şekilde?değerlendirilebilecek bir alanda yapıyoruz?

Ben bunu anlayamıyorum!

Şimdi biz biraz kafa dinlemek için parka gideceğiz...

Korna sesleri, kavgalar, gürültüler ve ?dandik? müziklerle kafamız patlayacak!

Parkta ?gürültü kirliliği...?

Böyle bir şey olur mu?

Planlamacılardan bu konuyu tekrar düşünmelerini rica ediyoruz..

Esas itibariyle Bolu kent merkezindeki ?apartman altı? bir çok düğün salonunun da ?meskûn alan dışına? çıkarılması gerekiyor. Çünkü bunlar da önemli derecede ?gürültü kirliliği ve trafik problemleri? ortaya çıkarıyor, halkın şikâyetlerine yol açıyor.

* * *

Ya ?davul çaldırma? meselesine ne demeli?

Bu da konuyla alâkalı tabi ki..

Çünkü her şeyin başı eğitim...

Geçenlerde yerel televizyonun haberlerinde seyrettim.

Bir eğitim sendikası öğretmenler günü münasebetiyle o günleri bir ?pedagoji günleri? haline getirip, çeşitli ?seminer ve konferanslarla?üyelerinin gelişmesine kafa yoracağına, Kardelen meydanında ?davul çaldırıyordu.?

Hayret ettim...

Şimdi de ?sözün özüne? gelelim...

Eğitimde aklı, bilimi ?öncelemezsek?, bu önemli günleri ?kendimizle yüzleştiğimiz? günler haline getiremezsek ve ?davul çaldırarak?ıskalarsak ne olur?

Yetiştirdiklerimizin de park deyince aklına ilk ?düğün salonu? gelir...!