Haydi! "Bolu Bilim Merkezi" için el ele...

     Türkiye 1970'li yılların başında Güney Kore ile kişi başına milli gelir, ihracat vb. kalemlerde eşdeğer olmasına rağmen bugün onlar bizi fersah fersah geçmiş durumdalar. Samsung'dan, Hyundai'ye küresel çapta çok sayıda marka çıkardı Güney Koreliler... Biz ise o güzelim yıllarımızı; siyasi kamplaşmalarla/ kavgalarla, darbelerle, zayıf koalisyonlarla, ekonomik krizlerle, hortumlarla, istemezükçü / devletçi kafanın takozuyla ve teröre giden büyük kaynaklarla heba edip gittik.
     Ülkemiz Allah'a şükür son on yıldan beri (her türlü çeteye/çelmeye ve de küresel krizlere rağmen) bir siyasi ve ekonomik istikrar içinde kendini toparlamaya çalışıyor.
     Bugün zar zor yıllık 135 milyar dolar civarında bir ihracata ulaşmış durumdayız ama bu 75 milyon nüfus için çok az... Hâlâ genel ihracatımız "yükte ağır, parada hafif" kalemlerle dolu... Hâlbuki gelişmişliğin önemli bir göstergesi de bunun tam tersi olmasıdır. Yani "yükte hafif, parada ağır" ürünler de yapıp satabilmemiz lâzım. Bir cep telefonu sektörüne yılda 2,5-3 milyar dolar para ödüyoruz. Yani biz 50-60 Kg'lık bir buzdolabı ihraç edip, aynı fiyata 100 Gr'lık bir - iki telefon ithal ediyoruz! Artık "katma değeri yüksek" ürünler yapabilmemiz lâzım.. Cari açığımızın kapanmasının en önemli çaresi de bu zaten...Yeni teşvik yasasında da bunu özendirici çok büyük destekler de var. Bu tür yatırımlar bütün bölgelerde teşvik görecek.
     Katma değeri yüksek, ileri teknolojik ürünler üretmek için de bilimsel araştırmalar, yüksek Ar-Ge yatırımları gerekiyor. Üniversite/sanayi işbirliğinin verimli bir şekle gelmesi gerekiyor. Burada da teknokentlerin önemli işlevleri var. Zira teknokentlerde bilim ile piyasa tecrübesi bir araya geliyor. (Sahi bizim A.İ.B.Ü. TEKNOKENTİ ne oldu? Proje uykuya daldı gitti gibi! Rektör Bey'den bu konuda bir açıklama bekliyoruz)
     Bilim, bilimsel araştırma deyince de bu konuda son günlerde çok güzel bir proje gündeme geldi. TÜBİTAK ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı işbirliği ile hayata geçirilecek olan projeye göre 81 ilde "Bilim Merkezleri" kurulacakmış.
     Peki, bilim merkezi nedir? Ne işe yarar?
     Bilim merkezleri her yaştan farklı birikimlere sahip insanları bilimle buluşturmak, bilime olan merakı artırmak için kurulan deneysel ve uygulamalı mekânlardır. Bu merkezlerde temel amaç insanlarda "bilime ilgiyi" artırmaktır. Özellikle çocuklarımız, gençlerimiz görsel, işitsel duyulara hitap eden mekanik ve elektrikli düzeneklerle, bilgisayar programları ile bazen de basit düzeneklerle bilimsel gerçekleri bu mekânlarda kavrarlar. Bilim merkezleri öğrenme şevki, keşfetme, becerme mutluluğu, deney yapma heyecanını hissetmek için en uygun yerlerdir.
     Gelişmiş ülkelerde bu tür merkezler çoktur. Dünya'da 1500 kadar bilim merkezi bulunuyor. Ülkemizde ise birkaç belediye küçük çapta Bilim Merkezi yapmışlardır. Meselâ Şişli Belediyesi Bilim Merkezi gibi... Türkiye'nin en büyük bilim merkezi ise halen Konya Belediyesi tarafından inşa edilmektedir.
     Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı büyükşehirlerin 2 yıl içinde, diğer tüm il merkezlerinin 5 yıl içinde bu merkezlere sahip olmasını istemektedir. Bakan Nihat Ergün yaptığı açıklamada; "Kim eline çabuk tutarsa o kazanacak. Alt yapı, bina, çevre düzenlemesi sizden, "teknik donanım" bizden. Elini çabuk tutan projede öncelikli olacak. Bu iş topluma, gençliğe yapılabilecek en önemli işlerin başında gelir" demiştir.
     Evet...
     Geliniz, "bu defa da biz elimizi çabuk tutalım" yarenler. Ki çocuklarımız, gençlerimiz zihni gelişimlerine, eğitimlerine, bilimsel düşünceye sahip olmalarına büyük katkıda bulunacak bu mekânın imkânlarından kısa zamanda faydalansınlar.
    Yapılacak ilk iş...
    Valilik, Bolu Belediyesi, Üniversitemiz, Ticaret ve Sanayi Odası, İzzet Baysal Vakfı, Bolu   Bağışçılar Vakfı başta olmak üzere ilgili tüm sivil ve resmi kuruluşlarımızın bu konuyu öncelemeleridir.
     Sözün özü, ben...
     Haydi! "Bolu Bilim Merkezi" için el ele diyorum...