Ey Vatandaş haberin var mı, Çevre Günüymüş.....?

     5 Haziran 2010 Cumartesi günü Dünya Çevre Günü diye bir kutlama, bir merasim, bir faaliyetler oluşturuldu. Gördünüz ve duydunuz değil mi....? Peki bu, güya varmış gibi gösterilen çalışmalara inandınız mı....? Şimdi sizin kıs kıs güldüğünüzü görür gibiyim...
     Bırakalım dünya çevre gününü de, kendi ülkemize bakalım veya Bolumuz'a bakalım. Hangi çevreyi koruyorsunuz, hangi çevreye bakıyorsunuz, hangi ağaçları, yeşilliği, gölleri bakım altına almışsınız, hangi tarım arazisini koruyorsunuz, hangi ormanı muhafaza edebildiniz bunları yapıyorsunuz da, onun için mi bando ile yürüyüş düzenliyorsunuz?
     Şahsen ben, bu gerçekler ortada iken, dünya çevre günü diye bandolu o korteje iştirak etmekten ızdırap duyar, utanırım.
    Tarım arazilerine mesken yapılamaz diye bir yasa var, fakat asla uygulanmıyor, ciddiye alınmıyor. Bolumuz'un yapılaşmasını görüyorsunuz, bütün tarım arazileri, tarlalar hızla beton yığınları oluyor.
    Hiç uzağa gitmeyelim İzzet Baysal Caddesi'ndeki ağaçları görüyor musunuz, ne kadar bakımsız, ne kadar perişan ve ne kadar sahipsizler...? Gelip geçen insanların yüzüne bakarak ağlıyorlar...
   Hazır bir mahallenin çocuk parkı yerle bir edildi. Hiç kimsenin sesi çıkmadı, ağaçlar kesildi-parkın yerini asfaltlar aldı.
Bolumuz'un eski mesire yeri olan Karaçayır, gerçekten ismi gibi kara oldu. Lunaparkın orada ne işi var.....?
İnsan şöyle düşünüyor.... Bari eskiler ve eski çevre aynen kalsa da Bolu çevre gününü kutlasa daha yerinde olur.
     Zaman zaman ve yer yer insanlar konuşuyorlar, Bolu'nun sahibi yok diye....  Acaba bu düşünce ne kadar doğru-gerçek payı var mı....? Şehrine sahip olmayan bir toplum düşünülemez. En azından yetkililer ve ilgililer halk adına bu sahipliği üstlenirler. Çevreyi ele alırsak Bolu sanki sahipsizmiş gibi görünüyor. Diğer bütün konularda da Bolu diğer illere nazaran gerilerde. Bundan sonraki yazımızda da bu konulara değinmek gerekir diye düşünüyorum.