BolununSesi; Halkın Gazetesi

Raif Efendi.. Vali Bey.. Komşu.. Mektup..

Erdoğan Mühürcüoğlu

    25 Mayıs 2015


           Yüz yıl önce yaşamış bir yazar.. Ulan diyorum bu nasıl iş? Adam beni anlatıyor resmen.. O anlattıkça 'evet öyle huylarım da var gerçekten' diyorum.. 'Bak,diyor 'sen şunu şunu yapıyorsun ya; 'işte o yüzden ters gidiyor işler.. 'Ama Sabahattin abi aramızda tam bir asır var, sen beni nasıl böyle iyi anlıyorsun..'
    ***
           Sabahattin Ali ve onun kürk mantolu Madonna kitabı.. İsminden dolayı istemeye istemeye başladığım kitap.. Bir arkadaş tavsiyesi.. Uzun zamandır 'oku' diyordu.. 'Okudum!' deyip geçilecek bir adam değil.. Okudum mu okumadım mı anlamak ister.. İkide bir lafı dolaştırıp kitaba getirir, ağzımı arar..
           Gerçekten güzel bir kitap.. Her cümlenin altı çizilecek kadar değerli.. Kitap, 'Almanca mütercim Raif Efendi'yi anlatıyor.. Raif Efendi'nin çok gizlediği ve imha etmeyi düşündüğü, kızının okul defterine yazdıklarını.. Ömrünün, gerçekten yaşanmış bir kaç ayına tanıklık ediyoruz..
    ***
            Bazı kitaplar vardır okurken içinde kendinizi bulursunuz.. Hem kendinizi hem de caddeleriyle sokakları ile şehrinizi.. Kapının önünde tahta sekide bağdaş kurup oturan Fatma Nine'yi, dut ağacının gölgesinde yün eğiren Hayriy'anımı.. Oğlunun Ana Tamirhane'den, torununun Suni Tahta'dan dönüşünü bekleyen.. Ne kendi var şimdi, ne oğlu ne de torunu.. Ev harabe... Dut ağacı desen kuruyalı yıllar oldu.. Saraçhane Camisi'nin karşısında Maarif Fırını varmış eskiden, hala duruyor zannederdi garibim; belki de ağız alışkanlığı.. 'Maarif'ten bi ekmek alsanız bana' derdi abilere.. Hayal mayal hatırlıyorum.. Taşoluklular'ın evinin eskiden Vali konağı olduğunu da ondan öğrenmiştik..
    ***
             VALİ BEY..
             'Düşünsene abi..! dedim 'vali'ler, senatörler hep bizim sokakta oturuyormuş eskiden.. Polis karakolu desen şimdi Leblebicilerin alış veriş merkezi olan yerde.. Abdülhamit bile bizim sokakta oturmuş olabilir.. Bolu valisi imiş ya şeyhzade iken..  Eski Bahar Sineması'nın alt sokağı İsmail Abi.. 'Rakıcı Çavuş Amca' ile Buhara hazretlerinin yanı.. 'Oğlum yok öyle bir ihtimal, benim sabrımı zorlama' diyor.. Öyle deme be abi! Bir evin altında neden tünel olur, sığınak olur, mağara olur? Hani bu evde Sırrı Uzunhasanoğlu oturmuştu..
    ***
           O dönemde senatördü; kızları vardı Esin ile ablası Füsun, o ev.. Eskiden Kellecilerin evi imiş, sonradan el değiştirmiş. 'Ulan! diyorum bazen İsmai Abi ne şanssız adamız!' o devirlerde yaşamak vardı.. 'Abilerin abisi..! diye sarılmaz mıydık Abdülhamit'in boynuna.. 'Bizi disko'ya götür' demez miydik..? Tövbe yarabbi..! Esin'le Füsun'u sayarken gözlerim niye parlamış.. Evin yeri anlaşılsın diye saydık be İsmail abi..
    ***
            'Gülezler'in Konağı bu evin yanında solda sıfır' dedik; ona kızdı.. Biraz da o tarihlerde yaşayan Akpınarlı Hakkı Usta'dan falan bahsettik 'Kafasında kalıba çekilmiş fes, belinde Trabulus kuşağı, Bıçkınlık desen o biçim' dedik.. Öteki mahalledeki kızların yüreği hopur hopur hopluyormuş' dedik.. Keşke demeseymişiz..
    ***
           KOMŞU..
           Tavuklarını ve ördeklerini zehirleyen komşusunun cenaze namazında "Merhumu nasıl bilirdiniz? Sorusuna, "bi dakka hoca efendi' demiş adam 'ben hakkımı helal etmiyorum, ayrıca,'haşa huzurdan' boktan adamın da tekiydi.. Tavuklarımı, ördeklerimi zehirledi benim.. Kanserli karımın ve üç çocuğumun rızkını yani.. 'Komşumsun Osman amca, yapma,dedim, dinlemedi.."
    ***
           Hakkını helal etmemiş.. Etmesin zaten, iyi olmuş.. Helal edilecek diye bir kural yok.. Yok ama o günden sonra adamı hiç rahat bırakmamışlar; 'sen nasıl hakkını helal etmezsin, çepiş' demişler.. Huzuru kalmamış adamın. İkide birde gidip 'çabuk hakkını helal et ya da bas git burdan' demişler 'sana burada ekmek yok..! eşi ve çocuklarıyla, 20 yıldır yaşadığı Bodrum'dan memleketine geri dönmüş adam..

            POSTACILAR..
            Hakkında iki üç kelime bildiğin insanlara sayfalar dolusu mektup yazmalar vardı eskiden.. Siz hiç görünmeyen mektup yazdınız mı? Çok emniyetli bir teknik. Yüz kişinin elinden geçse kimse ne olduğunu anlayamaz.. İhtiyacınız olan şeyler bir limon, bir kürdan ve bir beyaz kağıt.. Kürdanın ucunu biraz yumuşatıp, limon suyuna batırarak yazmaya başlıyorsun.. Okunması da çok kolay; kağıt biraz ısıtılacak o kadar.. Ütüyle bir kaç sefer üstünden geçsen de olur..
    ***
            Müshil hapı yöntemi de var.. Bu yöntemde, havan lazım, müshil hapları lazım, hapları havanda iyice ezmen lazım, zor iş.. Hem zor hem de riskli.. Havanı iyice yıkamadan yaptığın  sarımsaklı bir yemekten; makarna gibi mesela, tüm aile 'cırcır' olabilir.. Makarna deyince Bolu'da 1970 de oynanan olaylı bir maç var o geldi aklıma.. Büyük olayların yaşandığı Maçtan sonra stat da mahsur kalan Balıkesir taraftarına jandarma makarna dağıtmış..
    ***
           O kadar gücenmişler ki; Hala anlatıyor adamlar.. Sen gel, aşçılığıyla ünlü bir şehrin stadında mahsur kal, sonra da jandarma makarnasıyla karnını doyur.. Maçtan sonra E-5 kenarında tam siper yatıp Balıkesir otobüsünü beklediğimizi hatırladım.. Geçerken el sallayıp çiçek atacağımız Otobüsü.. Boluspor Antrenörü Günaydın Özyurt otobüs şehirden çıkıncaya kadar yanlarından ayrılmayınca karanfiller elimizde kaldı..
    ***
           Maçtan sonra çıkan olaylar stad dışına kadar taşmış, miğferlerinden dolayı lakapları 'Fruko' ya çıkan toplum polisleriyle ilk defa o gün tanışmıştı Bolu.. Ben en çok maçın yabancı hakemi Roland Marandez'e acımıştım.. Bir o yana bir bu yana çekiştirip durdular adamı.. Çok enteresandır; statta üzerimize polis copu inerken 'oooh oooh..! çeken Balıkesirli'lerle  Gölyüzü'nde bir kahvede, 'Balıkesir'in neyi meşhur bilader? tadında sohbetler bile etmiştik..
    ***
           Kapalı tribünün çevresinde demir kapılar vardı hatırlarsınız.. O demir kapılardan birinde bir tartışma yaşanmıştı 80'lerde, onu konuştuk bugün.. Geçmiş gün; Stada girmek istiyorum; 'Yasak beyefendi' diyordu görevli 'yahu bir dakika görüşeyim ne olacak 'yok görüşemezsin! 'yahu sen kim oluyorsun ! görüşecem' 'derhal uzaklaşın burdan! 'Kime emir veriyorsun lan sen, yukarıda adamlarım var hepinizi sürdürürüm burdan! O kadar sinirlenmişim ki 'kapattırırım lan burayı' bile dedim.. Hahahahaha..
    ***
            İşe bak bizim Turgay da orada.. Demir kapının aralığından acele acele bir şeyler söylemeye çalışıyor.. Sana ne oluyo lan Turgay..! Dur, ben senin kanını bir emeyim de gör sen..!  Ah altın kalpli Turgay.. 23 Nisan kıyafetlerini vereceğimiz bir okulla renk model gibi şeyler görüşecektim, konu oydu; giremedim.. Fazla da kurcalamadım doğrusu.. Zeki Dere falan çıkabilir bir yerlerden diye.. Hahahahaha..
    ***
           Gerçi hakkını helal etmişti ama, belli mi olur.. Bugün bir yerde okudum; literatüre Nazi Sendromu olarak geçmiş bir olay var; ürperdim.. Nazi subayları yüzlerce kişiyi öldürdükten sonra araçlarıyla dönerken bir kuşu, kediyi falan ezince oturup üzüntüden ağlarlarmış.. Savaşın sebep olduğu hastalıklardan biriymiş bu.. İkinci dünya savaşının sebep olduğu Jeep (Cip) hastalığını duymuştum, bunu ilk kez duyuyorum..
    ***
            Nedense sadece geceleri daha bir derin düşünüyor insan.. geceleri daha çok şey akla geliyor.. En çok da unutmak istediklerin nedense.. Bir şarkı ya da bir koku silinmiş sandığın bütün anıları toplayıp geliyor yanına.. ya bir tebessüm oluyor dudaklarında; ya da  acı bir ifade, acı bir bakış gözlerinde..
    ***
           Eğri Fes'in meyhanesi geliyor aklına, 'Sabır taşı' eşliğinde kafayı çekmeler geliyor..'Eğri Fes' Buket Meyhanesi'nin sahibi.. Bu gün bir yerden arakladım 'Güzün patadisi satıyıncası meyhaneye gidee yanfes'e.. Niipacak kı başka.. Bolu'da pavyon mu vaa? Yanfes'de 'yağlı ekmek' yir, gayış garnına batınca, acuk gevşedüvör..'
    ***
          Neyse toparlanalım.. Saat dokuza gelmiş, haberleri de Nevşin Mengü' yü de kaçırdık.. 'Abi var mı bişey kapatıyoruz' dedim de, 'Yurdaer Abi işe almadı diye yazdın mı? diyor.. Ne deyim ben şimdi bu adama..
             Hoşça kalın.. ('Suni Tahta Fabrikası' diye başlayacaktım; adı bile geçmedi.. Nasipte olmayınca olmuyor demek..)

                                                                              

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Çok söyleyen değil, çok iş yapan yöneticeye muhtaçsınız.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak