BolununSesi; Halkın Gazetesi

Turist.. Feridun Samuray.. Lamba..

Erdoğan Mühürcüoğlu

    6 Şubat 2016

         Turist.. Feridun Samuray.. Lamba..
          Hanım Ankara'da.. Odayı havalandırayım dedim.. Paspası silkelemek için pencereden eğildim ki, kapının önünde oturmuş bekliyor.. Elektrikler kesikti, zili çaldıramamış..
    * * *
          Kendini koltuğa bırakırken 'Bilgileri nereden alıyorsun bilmiyorum ama' dedi 'çok eksiğin var.. Endi gün Orman okulundaki maçı yazdın mesela.. O ne öyle; yarım yamalak.. Adam bize de bir sorar yani.. 'Abantspor'un rengi yeşil- beyaz' diye başlayacaktın yazıya.. Bolu gençliğin sarı kırmızı.. 
    * * *
         'İki takım da siyasetin tam göbeğindeydi.. CHP Bolu Gençliğin, Demokrat Parti de Abantspor'un arkasında.. 'Siyasi ortam da çok gergin ya o sıralar; maçlar kıran kırana geçiyor.. Sen o maçın en önemli yerini, devre arasını yazmadın be bilader, atladın.. Abantspor başkanı ile Bolu Gençlik başkanı'nın sahanın orta yerinde kapışmalarını..
    * * *
          'Ceketler çıkarılmış o gün, gömleklerin kolları sıvanmış.. Hulki Abi saatini, gözlüklerini bile çıkartmış hatta.. 'Aaa, dedim 'Hulki Abi mi Bolu gençliğin başkanı? 'Kim olacak başka' diyor 'O'dur tabii.. Ama Abantspor'unkini bilmiyorum yalan yok.. Sen maç perşembe günü oynandı diye yazmışsın.. Perşembe günü maç mı olu la; gurban olduğum..'

            TURİST.. 
            'Ama bunlar normal' diyor 'Biz biraz agresif insanlarız toplum olarak.. Düşün! Türkiye'de 14 milyon ruh hastası var.. Öyle açıklandı..14 milyon ruh hastasını beşle çarp, 80 milyon eder.. Yani bugünkü nüfusumuz.. Her aileyi beş kişi olarak düşünürsek, her eve bir ruh hastası düşer..! Bıçağın burnuyla elma uzatırken fısıldıyor 'sen de içindesin bu 14 milyonun..!
    * * *
            'Bizim deli'lerimize can kurban' dedim.. Taaaa 1940'larda iki deli yaşıyormuş şehirde; ikisi de bir kaç tane dil biliyor.. Saçı sakalı birbirine karışmış Arslan var mesela; Beş on adımda bir secdeye kapanır, sonra kalkıp yürümesine devam eder.. Gazi Paşa Okulu'nun bahçesindeki kuyunun taşlarına tutunup iner çıkar.. Arabça bilir Farsça bilir az da olsa Fransızca bilir.. 
    * * *
          Diğeri de deli Kadir.. Kadir de Fransızca biliyormuş.. Şakır şakır hem de.. Günümüzde onların konuştuğu dili mekteplerde on senede öğrenemiyor çocuklar.. Bak ne geldi aklıma sayın okur.. Bir gün Numune fırınının önündeyiz, Tos Ahmet'in havuzlu kahvesinin önü oluyor orası.. Okullar dağılmış cadde öğrenci kaynıyor.. Baktım; Bir Amerikalı Turist ve etrafında kümelenmiş bir sürü talebe..
    * * *
           Gençlerden birini sıkıştırıyor arkadaşları 'Şunu da sor, bunu da sor.. Hiç unutmam Ayhan Işık'ı sordu delikanlı.. Hemi vallahi hemi billahi.. Bula bula Ayhan Işık'ı buldu.. Elini kolunu, kaşını gözünü oynatarak 'kanun namına' filmini anlatıyor.. Bakarsın anlar.. İzlemiştir belki Amerika'da.. Yalan yok biz de Ayhan Işık'ın dünya starı olduğunu sanıyoruz o sıralar.. Bütün dünyamız Bolu'dan, bir kaç küçük sinema ile panayırdan ibaret.. 
    * * *
           O tarihlerde Turist murist gelmezdi Bolu'ya.. Hani eski türk filmlerinde olur; Lüks bir araba gelir kenar mahalle'ye ve arabanın peşinden çocuklar koşar.. 'Yalın ayak, başı kabak' çocuklar.. Amerikalı pazar çeşmesi tuvaletine girdi; ondan önce biz patır patır indik merdivenlerden.. Kimimiz boş bir hela arıyoruz Amerikalıya, kimimiz tuvalet tasının yerini gösteriyoruz.. Karşıda Kadife Kemal Amca'nın tuhafiyeci dükkanı, önünde Baytar Şevki bey, Nasır Yümnüoğlu.. 'Dağların arkasında yar önündeyse ayrılıklar..' 
    * * *
           Hatırladınız mı o tuvaleti? Daha önce de bir vesile ile anlatmıştık.. Bizim akrabalardan biri yuttuğu afyonun etkisiyle kendini ılıcada sanmış, tuvalet tasını yere vurarak 'çıkma getiiiiiir! diye seslenmişti hani.. 
    * * *
          Emekli bandocu 'Şekerim Ali Amca'nın da sabaha karşı saksafonla 'zart zart zart..! 'Cezayir' çalması vardı orada.. Sonra da hem onun hem de tenekeci Hulisi' Amca'nın kendini Baykan'ın arka sokağındaki karakolda bulmaları.. Tek katlı 'ev gibi' bir yerdi o karakol.. Tenekeci Hulusi Amca'nın karakol'da da kendine gelemeyip 'harharlık' aradığını anlatırlardı eskiden.. 
    * * *
           FERİDUN SAMURAY.. 
           Laf İngilizce' den açıldı ya.. Aslında Bolu'da cereyan etmiş ve uzun zaman gündemde kalmış bir olay var; Teğmen Feridun Samuray vakası.. Feridun Samuray, San Francisco'da yaşarken eşini ve kızını ailesinin yanına bırakıp Ankara'ya askerlik yapmak için gelen bir genç.. Askerliğin biteceğine yakın 29 Ağustos 1958 günü izin alıp İstanbul'a ailesinin yanına dönmek istiyor
    * * *
          Bolu yakınlarında Amerikalı askerlere ait bir cip'in yaşlı bir adama çarptığını görünce duruyor yolcu otobüsü.. Bakıyorlar ki kazayı gören köylüler, taş ve sopalarla cip'e doğru koşmakta.. Hemen önlerine atlayıp müdahale etmek istiyor Feridun.. Onu üniformasıyla gören köylüler duraksayıp yol açıyorlar..
    * * *
          İngilizce bilen biriyle karşılaşmak.. Seviniyor tabii Amerikalılar.. Feridun'a 'tamam' diyorlar 'Biz yaralıyı hastaneye götürürüz ama, önce köylüler arabanın önünden çekilsin.. Feridun kalabalığı rica minnet geri çekiyor.. Herkes, Amerikalı'lar yaralıyı alacak diye beklerken Cip herkesin şaşkın bakışları arasında tozu dumana katarak kaçıyor olay yerinden.. Öfkeli kalabalık Feridun'a yöneliyor bu sefer.. 'Sen' diyorlar 'Amerikalılara yardım ettin, onlarla 'fanfinfon' konuşup kaçmalarını sağladın..! Yer misin yemez misin..!
    * * *
           Köylülerden 'Çamur Şevket' in sırtına sapladığı bıçak bir anda nefesini kesiyor Feridun'un.. Gözünde eşi Maide ile kızı Yasemin'ın hayali, yığılıp kalıyor olduğu yere.. Amerikalı askerler ise vın turizm.. Sen şimdi nasıl kalaylamazsın bu adamları, nasıl dümdüz gitmezsin ana avrat.. 
    * * *

           LAMBA..
           Aslında kalaylamak, dümdüz gitmek için çok uygun bir dilimiz var bizim.. Fonetiği filan çok güzel.. Başkalarının zorlandığı telaffuzları şipirt diye söyleyebiliyoruz.. Şinasi mesela; Bolu'dan geldi.. Apartmanın (ismi lazım değil) girişindeki sensörlü lambayı kırmış, onu anlatıyor.. 
    * * *
          'Önce, ben kırmadım dedim ama; godumun deyüsü anlamaya, üst kattan görmüş 'Süpürgenin sapıyla sen vurdun lambaya' deya.. Lambanızı bilmem napayım' dedim, ceremesi neyse çekerüz..! Beni gördüğü halde yanmaya godumun lambası.. El sallayan, zıplayan, geriye çekilip tekrar geliyan; yok..! 
    * * *
           Sona geldik.. Gölyüzü'nden arabacı 'Kocabıyık Rıza Çavuş'dan da bahsedecektik; olmadı.. Bir de Bolu'lu Cemal pehlivan vardı anlatacağımız.. Atatürk'ün huzurunda 'Bakır yırtan Salih Pevlivan'ı paçavraya çeviren.. Ona da yer kalmadı. O Cemal pehlivan ki; Denizli'de 'şu Bolulu'yu bi görelim'diye 22 bin kişi gelmiş stadyuma.. Bir de Koca Yusuf'la gezinti yapmak için fayton çağırmaları var.. Çağırdıkları faytona sığamayınca iki ayrı faytonla dolaşmışlar şehrin sokaklarında..
           Hoşça kalın..
                                                   

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak