Halk BolununSesi'ne güveniyor. Okunuyorsak sebebi budur

Akif.. Yaşam.. Teşaşür.. Sümer Tilmaç..

Erdoğan Mühürcüoğlu

    16 Haziran 2015

          Akif.. Yaşam.. Teşaşür.. Sümer Tilmaç..
           Kahvelerden Kıraathanelerden falan bahsedecektim bugün, eskilerin deyimiyle sukutu hayale uğradım.. Hiç bir şeyi fazla kurcalamaya gelmiyor, mutlaka bi çapanoğlu çıkıveriyor altından.. 'Kahvehanelerimiz! diye başlayacaktım.. 'Ve onun müdavimleri' diyecektim.. Bir iki fiyakalı laf da bulup sıkıştıracaktım aralara; Ben yazdım zannedecekti herkes.. Çıka çıka çok pis bir konu çıktı karşıma..
    *
             zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
             yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum
             kesilir belki, feekaaat çekmeye gelmez boyunum!
    *
            Böyle diyorduk sık sık kürsülerde..'Korkma sönmez bu şafaklarda' diye başlayınca en az elli küsur milyon vatandaş zınk diye ayağa kalkıyor, seyir halindeki arabalar durup bitmesini bekliyordu milli marşımızın.. Kollarımızı gösteriyorduk birbirimize 'bak, bak! diyorduk 'tüyler nasıl diken diken oldu..
    ***
           Mehmet Akif Ersoy'un tabutunu bir mahalle Kahvesi'nin orta yerine bırakıp kaçmışlar, duymuş muydunuz? Prof. Ali Nihat Tarlan "1936 yılının soğuk bir aralık günü kahvede oturuyordum' diyor 'birkaç tıbbiyeli arkadaş koşarak geldiler 'hocam' dediler, Akif'in cenazesini bizim kahveye bırakıp kaçmışlar, ne yapacaz? Dört hamalın omuzladığı bir tabutla Beyazıt'a getirilen cenaze üniversiteli gençler tarafından fark edilmiş önce.. Sonra yine o gençler tarafından tabutun üzeri 'Emin Efendi Lokantası'ndan alınan örtüyle örtülmüş..
    ***
           Ya Mehmet Akif´in Oğlu'nun cenazesi? O da Çöplükte bulunmuş.. Bir kış günü Beşiktaş'ta çöp bidonlarından birinde.. Kore gazisi 'Cıba' abiyi de Karaçayır'daki kulübede öyle bulmuşlardı hatırlayın.. Boynunda madalya, ayağında arkası basık ayakkabılar, elinde 33 lük tesbih ve donmuş olarak.. Hemşerim ters ters bakıyor bana, çık çık çık falan yapıyor.. Fotoğraflar var usta, fotoğraflar..! Çarşaf çarşaf hem de.. Yazıyı bitirelim bir tanesini koyacam yetiştirebilirsem.. Hastahaneye gidecem daha..

           YAŞAM..
           Gecenin en anlamlı sözüydü 'önce babalar ağlar, sonra analar ağıt yakar'.. Yatıp uyuyacaktım bir şey takıldı aklıma; kalktım oturdum.. Taa nerelere gitti aklım.. Hastane önünde kucağındaki battaniyeye sarılıp ağlayan bir anne, yanında yere çömelmiş başı elleri arasında bir baba.. Çamların arasından acile çıkan rampada gözler.. Feridun bey bekleniyor.. Doktor bey kalkmış, lambaları da yakmış, geldi gelecek..
    ***
          Çok ilginç.. Bir tek filler ve insanlar ölüleri için tören yaparlarmış.. İnsanlar için olan tamam da, filler için olanı ilginç.. Sürüde bir fil hastalandı mesela, diğerleri yardım olsun diye yiyecek içecek taşıyorlar ona.. Öldüğünden tam olarak emin olmuşlarsa bir çukur kazıp, üzerini toprak ve dallarla örtüyorlar.. Aralarında depresyona girenler bile oluyormuş.. Daha da şaşırtıcı olanı; ölü bir insana rastladığında da aynı töreni yapıyormuş filler..
    ***
           Son yıllarda daha mı hızlı dönüyor dünya, yoksa bize mi öyle geliyor? Biz yavaşladık diye mi daha hızlı geçiyor zaman? Gençken' Ölüm nereden gelirse gelsin hoş geldi, safa geldi' derdik.. Gülüyorum şimdi buna.. O zamanlar o kadar uzaktı ki her şey.. Şimdi kapının ardında artık; biliyoruz..'Aç kapıyı bezirgan başı' durumu, ya da 'sağdan soldan estarabim..!
    ***
           Ölüm nereden gelirse gelsin hoş geldi, safa geldi' sözü Kübalı bir abinin söylemi.. 'Ayakkabılarımın altı delik; ama üstü her zaman boyalıydı' diyen abinin.. Kasketinde yıldız olan..
    ***
           Hey yavrum hey! kimler geldi kimler geçti.. Mücellit Mustafa efendi elini kulağına bir attı mı, evlerin lambaları yanmaya başlardı teker teker.. "Şip- şakçı Hikmet' bile içinde yattığı tabutun kapağını kaldırıp bakardı 'geldik mi? diye.. Değişen bir şey var mı bugün? yok.. Ne insanlar değişti, ne roller, ne de çekilen acılar.. Tiyatro gibi, film gibi hatta rüya gibi her şey.. Yeni sinemada Cüneyt Gökçer, Refik Eren ve Şeref Gürsoy'un da seyircilerin arasında olduğu bir oyun vardı, onu bile hatırladım bu gece.. Edip beyin, bir dosya tutuşturulmuş kelepçeli elleriyle, iki polisin arasında önce adliyeye sonra da cezaevine gidişini..
    ***
           Sümüklü Sedat'ın 'ekmeğime yağ çalıve deyan..! diye anasına bağırmasını sokaktan.. Aşağı Taşhan'da Turan ile Burhan'ın babası yorgancı Mehmet Bulut'un dükkanında çekilen film.. Çekim sırasında Ayhan Işık'ın yanında başrol oynayan Talat Artemel'in ölümü.. Emniyetci Koca Usta'nın Amerikan Dodge veya Ford station arabası..
    ***
            Abim soruyor; 'Hoca İsmail; Cemal Gökçesu'yu, Kadife Kemal'i, Çakır Ayhan'ı, kaplıcada neden önüne kattı kovaladı.. Başı sabunlu ve bir elinde hamam tası, diğerinde takunya ile hem de.. Neden havuzun etrafında Red Kit ve Dalton kardeşler' gibi dört döndüler? 'Sen inanmasan da yıllarca konuşuldu bu sahne Bolu'da.. Şahitli ispatlı.. Mustafa abine sor, Mustafa Çizmecioğlu'na..'Eee, sonra kızgınlığı biraz geçti mi bari hoca İsmail amca'nın? ' yok canım ne geçmesi muhterem! daha da artmış..'Ulan siz benim başıma nasıl teşaşür edersiniz' diye yankılanmış sesi ılıca'nın duvarlarında.. Bar bar bağırmış 'sizi mahkemeye verecem diye..'
    ***
           Sen mutluluğun resmini yapabilir misin?" diye sormuştu Nazım Hikmet Abidin Dino'ya.. Ve eklemişti ardından: "İşin kolayına kaçmayacan ama.. Bir mizah dergisinin karikatüründe görmüştüm.. Nazım oturmuş gazete okuyor arka planda ise Abidin Dino çamaşırları asmakta. Nazım kahvesini höpürdetirken "bulaşığı da yıkayacan dimi Abidin'cim" diye soruyordu.. Hahahaha bu kimi hatırlattı bana dersiniz..?
    ***
            Bugün Şinasiyi kızdırdık.. 'Şu çayı yavaş içsen be aga, dedik, sessiz içsen.. Bir yudum içiyor sonra "eeeehhhhh" diye ses çıkartarak anlatıyor; 'Erdoğan abi bir gün yine dağdayız.. Terörist puştlarını takip ediyoruz.. Karların içinde düşe kalka yürürken pusuya düştük.. Yapma yaaa..! 'vallaha böyne, sonra bizim Salibeylerden arkadaş, teröristin arkasında güüüümm diye kese kağıdını patlatınca; Allah allah allah diye atladık üstlerine...
    ***
          'işkembeden atıyorsun deyince de çok bozuldu kahveci İsmet'e.. 'Sen git önce Bağ-kur borcunu öde, utanmaz! dedi 'Üç kağıtçı, şeref yoksunu..'Hahhaahaa öldüm ya..
    ***
           Sümer Tilmaç'ı da uğurladık.. Şaşırtıcı ölüm haberleri alıyoruz bu günlerde.. Gerçi ölüm bu; şaşıracak bi taraf da yok.. Ama korkmaya da başladım doğrusu.. Açlık kan şekerimi ölçtüm bu sabah.. Tok karın'a olan 557 çıktı.. 'Hemen acile gidin' diyor arkadaşlar, 'hastanede, doktor kapısında bekleyerek vakit kaybetmeyin.. Bu yazıyı döndüğümde tamamlarım artık, çok eksiği var çünkü..
    ***
           Döndüm hastaneden.. En zor yazı oldu bu haftaki.. Bitmek bilmedi..
             Hoşça kalın..
                                                         

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Gündüz kandilini Hazırlamayan, gece karanlığına razı demektir.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak